Erzurum Güncel -Karakoç, 46 gündür Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi görüyordu. Abdurrahim Karakoç kimdir? 1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Ekinözü ilçesinde dünyaya geldi. Dedesi, babası ve kardeşleri de şair olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sardı. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. Fedai Yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi. 1981 yılı Mart ayında emekli oldu. Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır. 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. 30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı. Şiirlerinde esas unsur insandır. Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı. 1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı: "Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım". BAŞBAKAN ERDOĞAN BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, vefat eden şair Abdurrahim Karakoç'un oğlu Türk İslam Karakoç'u telefonla arayarak başsağlığı diledi. Başbakanlık Basın Merkezi'nden alınan bilgiye göre Başbakan Erdoğan, Türk İslam Karakoç'u telefonla arayarak, taziyelerini bildirdi. ARINÇ: BİZ ONU HEP İYİ VE DOĞRU BİLDİK Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şair ve yazar Abdürrahim Karakoç'un vefatı ile ilgili twitter'da değerlendirmelerde bulundu. Türk şiirinin en önemli temsilcilerinden olan büyük şair, büyük dava adamı ve düşünce dünyasının münevverlerinden Karakoç'un Hakk'ın rahmetine kavuştuğunu belirten Arınç, şunları kaydetti: ''Ben Abdürrahim ağabeyi uzun zamandır tanırdım. Kendine has sade üslubuyla yazdığı makaleleri, yorumları bana hep yol gösterici olmuştur. Şiirinden aldığım hazzı tarif edebilmem nerede ise imkansız. Mihriban gibi bir şiiri edebiyat dünyamıza kazandıran bir buyuk gönül insanıydı. Kim bilir kaç kişi onun şiirinin satırları arasına sıkışan dev mana ile yüreğinde büyüttüğü aşkı özgürce haykırabildi. Kim bilir kaç kişi yüreğine sığdıramadığı devasa sevdasına Mihriban şiiri ile hudut çizdi. O hem yazıları ile hem şiiri ile hep kenarda kalan, oyunun dışına itilen insanların sesi oldu. Hep hakki savundu, haktan yana durdu. Bu memlekete ve bu memleketin insanına ait değerlerin savunucusu oldu.'' ''Yüzünde teslim olmuş insanlarda görülebilen bir huzur vardI'' Abdürrahim Karakoç'un hastaneye kaldırıldığını duyunca hemen ziyaretine koştuğunu anlatan Arınç, Karakoç'un, kurumuş bir dala dönüşen vücuduna aldırış etmeden hasta yatağında kendisini muhabbetle karşıladığını belirtti. Bülent Arınç, şöyle devam etti: ''Öyle içten ve güzel bir sohbet ettik ki o anın bitmesini hiç istemedim. Hastalığı ağırlaşmıştı, kendisi de bunu farkındaydı. Ancak yüzünde teslim olmuş insanlarda görülebilen bir huzur vardi. Gönlünde sevgililerin en sevgilisi ile buluşacak olanlardaki coşku ve heyecan vardı. Biz onu hep iyi ve doğru bildik. Bize güzel şeyleri hatırlattı. Kocaman şair yüreğini bizlere bırakarak gitti. Rabbim cennetine koysun. Çocuklarının dostlarının, sevenlerinin başı sağolsun.''