Erzurum Güncel/ Ceyda Ulukaya'nın haberi - Fatih Arda İpcioğlu, Türkiye’nin en genç branşlarından kayakla atlamada Dünya Kupası finali seviyesine yükselen tek sporcu. Ayrıca Türkiye’den bu branşta kendi kotasıyla olimpiyatlara katılmaya hak kazanan ilk ve tek sporcu. Bu yüzden uluslararası arenada “Uçan Türk” olarak da anılan İpcioğlu, milli sporcu olarak ilk olmanın tüm gururu ve sorumluluğunu taşısa da antrenman olanaklarının yetersizliği nedeniyle aslında rakipleri karşısında dezavantajlı. Buna rağmen dünyanın en iyileri arasındaki yerini korumayı başarıyor. “Kendime güvendim, vazgeçmedim. Tabii birçok şeyden feragat ettim” diye anlatıyor, bunun sırrını. Nisan ayına dek devam eden Dünya Kupası kapsamında bu haftasonu Almanya’da yarışan İpcioğlu’yla, kayakla atlama macerasını konuştuk.

Kayakla atlamaya nasıl ilgi duydunuz, her şey nasıl başladı?

Çocukken ailemle beraber haftasonu Palandöken’e giderdik. Babam hobi olarak kayak kayardı, ben ve ablam kızak kayardık. Bir kayak hocasının (Ejder Budak) yönlendirmesi üzerine yaklaşık 3 yıl kayak branşıyla ilgilendim, bazı ulusal başarılarım oldu. 2009’da bir kulüp yemeğinde bazı yöneticilerin, 2011 Erzurum Üniversitelerarası Kış Oyunları için kayakla atlama branşının açılacağını ve kulübümüzden sporcu istediklerine kulak misafiri oldum. Bunun üzerine gizli gizli seçmelere katıldım ve seçildiğimden beri bu branştayım.

Kısa sürede Dünya Kupası için yarışacak seviyeye de geliyorsunuz...

Kayakla atlama branşında Uluslararası Kayak Federasyonu tarafından 3 çeşit yarışma düzenleniyor. İlk ikisinde (FIS CUP ve COC CUP) ilk 30 sıralamasına girmeyi başarırsanız üçüncü aşama olan dünya kupasında yarışmaya hak kazanıyorsunuz. Ben de şu yıldan beri dünya kupası seviyesindeyim. Ayrıca 2018’de kayakla atlama branşında olimpiyatlara giden ilk Türk sporcu olmayı başardım, aynı şekilde 2022 kış olimpiyatlarına da gittim ve elemeleri geçmeyi başardım. Bu spora gerçek anlamda sıfırdan başladım, önümde hiçbir örnek yoktu. Bu bilinmeyen yolda birçok başarı kaydettik, uluslararası mecrada uçan türk olarak anılmaya başlandık.

Olimpiyatlar için nasıl bir elemeyi geçtiniz?

Bu branşta her sporcu kendi kotasını alarak olimpiyatlara katılıyor yani dünyada ilk 50 sporcu arasına girerek olimpiyatlara gidebiliyorsunuz ben bunu 2 defa başardım.

Kayakla atlama Türkiye’de çok yeni bir branş. Antrenmanlarınız için en temel ihtiyaç olan atlama kulesi bile yok. Bu durum rakipleriniz karşısında nasıl bir dezavantaj yaratıyor?

Evet, 2011’de Erzurum’a muhteşem bir kayakla atlama tesisi inşa edildi ancak tam anlamıyla kullanamadık, tesisin tekrar hayata döndürülmesi için Bakanlığımız çalışma başlattı; umuyoruz ki en kısa sürede tesisin problem yaşamayacak şekilde onarımı tamamlanır. Şu anda dünya kupasında kendi ev rampaları olmayan veya olup da kullanamayan tek takımız. Bu yüzden yurtdışında antrenman yapmak zorundayız, dolayısıyla antrenman sayılarımız diğer ülkelere göre daha az. Örneğin bu sezon şu ana kadar benim antrenman ve yarış atlayışlarım toplamı 250-300 atlayış, diğer ülke sporcuları yaklaşık 600 sadece antrenman atlayışı yapıyor. 

Böyle temel bir eksikliği bireysel çabayla gidermeyi nasıl başardınız?

Kendime güvendim, vazgeçmedim. Tabii birçok şeyden de feragat ettim. Şu ana kadar çalıştığım bütün antrenörlerim bana şunu söyledi: Gerek fiziksel gerek mental olarak sen kayakla atlama için yaratılmışsın ve senin potansiyelin senin düşündüğünden daha fazla.

O uçuş anını da tarif eder misiniz?

Yaptığım spor tamamen ciddiyet gerektiriyor, konsantrasyon çok önemli, ufak veya büyük bir hatada sakatlık yaşayabilirim. Her zaman hatalarıma konsantre olarak o hataları düzeltmeye çalışıyorum. Havadayken kötü bir atlayış yaptığımı anladığımda vücut pozisyonumu düzeltmeye odaklanıyorum, iyi bir atlayış yaptığımın farkına vardığımda ise anın tadını çıkartıyorum diyebilirim.

Milliyet