Kimlerin cebi doldu!
Erzurum atlama kuleleri çöktü: 65 milyon liranın bir kısmı birilerinin cebine mi gitmişti? Radikal gazetesinden Bülent Eriş yazdı...
Erzurum Güncel- Erzurum'un 2011 yılında ev sahipliği yaptığı Dünya üniversiteler Kış Oyunları için, 65 milyon liraya yapıldığı idda edilen atlama kuleleri çöktü. Bu paranın bir kısmının sonuç itibariyle birilerinin cebine gitmiş olabileceği olasılığına dair hadi gelin adım adım ilerleyelim ve sorulması gereken soruları da sormaktan geri kalmayalım.
Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya herhangi bir dolgu maddesiyle oluşan bir yamacın, yer çekimi, su, eğim gibi dış kuvvetlerle aşağı-dışar doğru hareketidir. Oldukça tehlikeli olan bu duruma karşı, riskli bölgelerde ağaçlandırma, setler çekilmesi, istinat duvarları gibi önlemlerin mutlaka alınması gerekir.
Zemin Etüdü, Jeoloji Mühendisleri tarafından inşaat öncesi arazi hakkında yapılan bir değerlendirme, olası riskler açısından olmazsa olmaz bir incelemedir. Etüd raporu ilgili İlçe Belediyeleri tarafından değerlendirilir ve ruhsatlandırma kararı alınır. Projenin ilk kararı Büyükşehir Belediyeleri, Bakanlıklar tarafından alınsa da Erzurum projesinde olduğu gibi bir ortak çalışma söz konusudur.
Bu bilgilerin ardından Erzurum atlama kulelerinin inşaat safhasına bakalım:
Dönemin Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz özak incelemelerde bulunmuştu o dönemde, sonrasında yapılan açıklamalara bakarsak övgü dolu sözler mevcuttu. Arasına Erzurum'a yapıldığı söylenen 500 trilyonluk yatırımın da sıkıştırıldığı bu açıklamalarda ayrıca kulelerin her pahasına olursa olsun 2011 yılına yetiştirileceğinin de altını çizilmekteydi.
Devam edelim, son yıllarda özellikle Meslek Odaları tarafından çevre Şehircilik Bakanlığı'na açılan davaların bir çoğunun benzer ortak noktaları mevcut. 'Rant amacıyla ki bu genellikle birlikte çalışıldığı söylenen şirketin girdiği ihale boyutunda olan bir durumla, adı geçen sağlam arazinin riskli şeklinde rapor edilmesi ya da riskli bölgelerin bir şekilde sağlam olarak imara açılması'
Risksiz bölgenin riskli olarak raporlanması şu demek; Hükümetin ısrarla çıkardığı Dönüşüm Yasası'yla beraber olan bu durumun Bakanlığın birçok imar ve koruma yasalarını, Meslek Odalarını ekarte etmesine olanak hazırlaması. Daha Türkçesi, Bakanlık bu şekildeki riskli bölgelerde istediği gibi at koşturabiliyor. Azalan fiyatla beraber, fazladan inşaat hakları, yükseklik sınırlamalarının kalkması gibi mesela.
Evet, sıra geldi sorularımıza:
1) Kiremitlik tepe arazisi her şeyden önce kime aitti? İmara açık mıydı? Riskli bölge konumunda mıydı ya da ilk raporu ne şekildeydi? Raporlarda imzası olan Mühendisler kimlerdir?
2) İnşaat kararı alınan bu bölgenin gerçek ederi neydi? İhaleyi kim, hangi şartlarla aldı, bu alış fiyatıyla gerçek eder arasında bir fark var mıydı?
3) İhale sürecinde raporlarda herhangi bir değişiklik oldu mu? Dönüşüm Yasası'yla alakalı bir imza eklendi mi? Belediyelerin etüd raporları nerede? Ruhsat onaylarında bir usulsüzlük var mı?
4) Riskli bölge olduğu için ederi gösterilenden daha mı düşüktü? İhale fiyatı nasıl belirlendi? Hangi şirketler katıldı ya da kaç şirket teklif verebildi?
5) Aslında riskli olan bölge, risksiz bölge olarak mı gözüküyordu? Ya da tam tersi miydi?
6) 65 milyon lira kalem kalem ne şekilde harcandı?
Sorular, sorular ve sorular. Sanırım en önemli konu heyelan riskinin nasıl olupta en başından beri hiç görülemediği. Şu resme bakın;
Burası aynı Kış Oyunları için yaptırılan turizm yolu, bir sene geçmeden çatlamış, kullanılmaz bir hale gelmişti. Demek ki bugünün geleceği daha o zamandan belliymiş. O zaman bu heyelan göstere göstere yaşanmış demek ki bu çok daha acı.
Bu soruları elbet benim gibi soracak, bunu resmi yollardan yapacak birileri mutlaka olacaktır, olmalıdır. Cevapları bende çok merak ediyorum, tabii açıklanırsa ama hiç sanmıyorum, ne zaman gerçekler kamuoyuna ulaşabildi ki?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.