Koronavirüs belirtilerini saklayanlara hapis cezası!.
. Yurt dışından gelen her vatandaş 14 gün boyunca aile hekimleri tarafından aranarak virüs belirtileri taşıyıp taşımadığı kontrol edilecek. Peki hastaların karantina korkusuyla salgın belirtilerini doktordan saklaması durumunda ne gibi yaptırımlar olacak?
Erzurum Güncel- Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve ardından Avrupa merkezli küresel bir salgına dönüşen koronavirüsle ilgili mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Bilindiği üzere, koronavirüsün Avrupa ülkelerinde yaygın bir şekilde görülmesinin ardından Türkiye birçok ülkeye seyahat yasağı getirdi.
Bu ülkelerden gelen vatandaşların sağlık durumu 14 günlük süre boyunca aile hekimleri tarafından aranarak kontrol ediyor. Peki yurt dışından gelen kişiler olası salgın belirtilerini doktordan gizlemesi durumunda ne olacak? İşte uzmanların yanıtları…
Sağlık Hukuku Uzmanı Avukat Melda Merve Tekcan, koronavirüsle ilgili alınan tedbirlere uyulmamasının Türk Ceza Kanunu'na suç teşkil ettiğini söyledi.
HAPİS CEZASI İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRLER
Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, TCK'nın 195. maddesince bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirleri düzenlendiğini hatırlatan Tekcan, "Kanuna aykırı davranan kişiler 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabiliyor. Bu hüküm tedbirlere uymayanlar için düzenlenmiştir ve şikayete tabi de değildir. Konudan haberdar olan ilgili makamlar kendiliğinden soruşturma başlatabilecektir" değerlendirmesinde bulundu.
KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇUNDAN YARGILANABİLİRLER
"Kanuna uymayan kişiler hastalığı başkasına bulaştırması durumunda ne olur?" sorusuna yanıt veren Tekcan, şunları söyledi:
"Bu durumda kasten veya taksirle öldürme suçundan dolayı yargılanabilir ancak burada önemli olan mağdurun tespit edilebiliyor olması ve aradaki nedensellik bağının eksiksiz bir şekilde kurulabilmesidir"
"KİŞİLER SAĞLIK DURUMUNU EKSİKSİZ BİLDİRMELİ"
Sağlık Hukuku Uzmanı Avukat Mehmet Yusuf Dağ da doktorlar tarafından aranan kişilerin, anlık sağlık durumlarını eksiksiz ve doğru bir şekilde bildirmekle yükümlü olduğunu söyledi.
Bu tür semptomları olan kişilerin tedbir almadan ve çevresini ikaz etmeden sosyal ilişkilerine devam etmesinin suç teşkil ettiğini belirten Dağ şöyle devam etti:
"Bu tür durumları dikkate almayan kişilerin bilinçli taksirle öldürme/yaralama suçlarından sorumluluğunu gündeme getirebilir. Bilinçli taksirde kişi bir fiili işlerken tehlikenin ve sonuçlarının farkında olmasına rağmen, neticenin gerçekleşmesini istemediği durumlarda söz konusu olacaktır. Koronavirüs semptomlarını gösteren bir kişinin de bu durumu önemsemeyip sosyal çevresini uyarmadan rutin hayatına devam etmesi, ya da yetkiliklere yanlış bilgi vererek karantinadan kurtulmaya çalışması sonucu salgın hastalığın yayılmasına sebebiyet vermesi durumunda kategorik olarak bilinçli taksirinden sorumlu olur"
Bulaşıcı hastalıklarla ilgili ihlallerin TCK 195 madde kapsamında cezai sorumluluğuna gidilebileceğini vurgulayan Dağ şu detaylara da yer verdi:
"Umumi Hıfzısıhha Kanununda salgın hastalıklara karşı birçok önlem ve buna uymayan kişilere çeşitli cezai müeyyidelerin öngörülmesine ilişkin düzenlemeler mevcuttur. 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda bulaşıcı hastalıklarla ilgili olarak alınan tedbirlere karşı aykırı davrananlara yönelik adli para cezası öngörülmüştür. Bu kanunda sadece adli para cezası vardır. Ayrıca 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanununa muhalefetten dolayı, o dönemin şartları içerisinde, bulaşıcı hastalıklarla ilgili mülki amirlerin tedbirlerine aykırı hareket edenlere idari para cezası öngörülmüştür."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.