Kürt Hamas'ı olabilir mi?
İki ve üç numaralı liderleri cezaevinden şartlı salıverilen ve ortadan kaybolan Hizbullah 1990'lardaki yalnızca İslamcı söyleminin aksine yeni dönemde, Kürt milliyetçiliğini sahiplenen bir örgüt olarak ortaya çıkıyor.
Erzurum Güncel-1990'lı yıllardaki tarzını unutturarak toplumsal tabanını genişletmek isteyen örgüt, bölge ve Türkiye siyasetinde giderek daha güvenli ve görünür hale geldi. Hizbullah liderlerinin serbest bırakılmasının tesadüf olmadığını savunan PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan, 'Kürt Hamas'ı yaratılmaya çalışıldığını iddia ediyor. -Hizbullah, PKK'ya karşı, Hamas'ın FKÖ'ye karşı oynadığına benzer bir rol oynayabilir mi? -Olası bir silahlı mücadelede Hizbullah kentlerde PKK’ya galip gelebilir mi? -Kürt milliyetçiliğini sahiplenen Hizbullah'ın devlete ve Gülen hareketine yönelmesi mümkün mü? -Hizbullah'ın Said-i Nursi'yi sembolü haline getirme çabası Gülen hareketini nasıl etkiler? -Silahlı mücadele dönemindeki militanları da pişmanlık yasası ile yıllar önce hapisten çıkmış olan örgüt, eski dönem liderlerinin salıverilmesiyle tekrar silah kullanmaya yönelebilir mi? -Hizbullah'ın genel seçimlerdeki tavrı ne olacak? -PKK-Hizbullah çatışmasından kim kazançlı çıkar? Hizbullah ile PKK arasında olası bir çatışmanın temel belirleyenlerini, Hizbullah’ın Kürt milliyetçiliği ile PKK’nın, Said-i Nursi’yi sahiplenerek Gülen hareketinin alanlarına girmesinin muhtemel sonuçlarını Türkiye’deki illegal silahlı örgütler konusunu yakından inceleyen güvenlik uzmanı Gareth Jenkins’le konuştuk. Örgütün iki ve üç numaralı liderleri salıverildi Gareth Jenkins: Serbest bırakılan Edip Gümüş ve Cemal Tutar, cezaevindeyken, Hizbullah liderlik yapılanmasını değiştirdi. Bildiğimiz kadarıyla, Hizbullah’ın gerçek lideri, şu anda Avrupa’da bir yerde yaşıyor. Bu kişiler tutuklanmadan önce örgütün iki ve üç numaralı isimleriydi. Şimdi onların kişilerin dışarı çıkmasıyla birlikte örgüt içinde, bir iktidar savaşı demesek de, en azından liderlik düzeyinde bir yeniden yapılanma olmak zorunda. Ayrıca, Hizbullah bu iki kişi cezaevindeyken stratejisini de değiştirdi. Şimdilerde, sivil toplum kuruluşlarına yoğunlaşıp, toplumsal taban oluşturmaya çalışıyor. Dolayısıyla bu iki kişinin, örgütün bu yeni yapı ve stratejisine nasıl uyum sağlayacaklarını, stratejide değişiklikler olup olmayacağını izlemek ilginç olacak. Tabi burada bilemediğimiz şey, bu kişilerin örgüte yeniden aynı düzeyde kabul edilip edilmeyecekleri. 'Hizbullah artık Kürt milliyetçisi bir örgüt' Güney Yıldız: Hizbullah taktikleri dışında ideolojik ve söylem düzeyinde de değişiklik yapmış gibi görünüyor. Örgütün eskisine göre daha Kürdî özellikler sergilediğini, daha çok milliyetçi Kürt örgütü gibi davrandığını söyleyebilir miyiz? Gareth Jenkins: Evet. Aslında geçen aylarda Hizbullah'la ilişkili bir sivil toplum kuruluşunu ziyaret ettim ve bu dönemde oldukça güçlü bir Kürt ulusal kimliğini vurgusuna sahip olduklarını gördüm. Yaptıkları toplantılarda da Türkçe'nin yanında Kürtçe de kullanıyorlar. Geçmişten beri Türkiye’nin Güneydoğusunda PKK ile bir nüfuz mücadelesi içindelerdi. Şimdilerde, kitle desteği için Kürt kimliği ve milliyetçilik alanında da PKK ile mücadele ediyorlar. 'Said-i Nursi’yi Hizbullah'ın sembollerinden yapmak istiyorlar' Bunun dışında Said-i Nursi’yi de kendi ideolojik temellerine dâhil etmek ve Hizbullah’ın sembollerinden biri haline getirmek istiyorlar. Tabii ki, Said-i Nursi geleneksel olarak Gülen hareketiyle birlikte anılıyor ve hareketin düşünsel kurucusu olarak görülüyor. Dolayısıyla, Hizbullah’ın Kürt milliyetçiliği ve Said-i Nursi’yi kendisine malederek daha merkezdeki alanlara ilerlediği görülüyor. Örgüt yayınlarında Said-i Nursi’ye çok yer veriyor ve kendisini örgütün ruhani kurucularından biri olarak görüyor. Sonuç olarak Hizbullah, saf olarak İslamcı bir söylemden, daha Kürt milliyetçisi bir söyleme kayıyor. Said-i Nursi’nin kendisi de tabii ki bir Kürttü.Hizbullah bir yandan Said-i Nursi’yi kendisine maledip bir yandan da Gülen hareketinin devlete yakınlığını vurgularsa bu Gülen hareketinin güneydoğudaki desteğini de baltalayabilir. Onlarla görüşmeye gittiğimde, Diyarbakır’ın İslam tarihindeki yerinden söz ediyorlardı. Hüseyin Velioğlu örgütü kurduğu dönemlerde ise, üyelerinin çoğu Kürt olmasına, Kürtçe konuşmalarına rağmen, Kürtçülüğün örgütte merkezi bir yeri yoktu. Şimdi, bir yandan kendi söylemlerine Kürt milliyetçiliğini dâhil ederken, bir yandan da Kürt bölgesine İslam dünyasında yeni bir bir rol vermek istiyorlar. Kürdistan’ın İslam’ın gelişiminde oynadığı rolü öne çıkarıyorlar. Bence, devletin perspektifinden baktığımızda bu, örgütü daha da tehlikeli kılıyor. Çünkü, Kürt milliyetçiliği ve İslam’ı birleştirmeyi deniyor. Devlet şimdiye kadar ya birini ya da ötekini öne çıkaran örgütlerle mücadele etmişti. Hizbullah her iki siyaseti de aynı anda öne sürüyor. Hizbullah’ın Gülen hareketi ve devlet ile mücadele olasılığı Güney Yıldız: Hizbullah, tarihinin hiç bir döneminde devletle çatışmadığını açıkça ifade ediyor. Sizce, Kürt milliyetçiliğini sahiplenmek için yakın ya da orta vadede örgütün, devlet, hükümet ya da Gülen hareketiyle de bir çatışmaya girmesi söz konusu olabilir mi? Gareth Jenkins: Bence, Gülen hareketine karşı mücadele etmeye başladılar bile. Türkiye’nin güneydoğusunda şu an üçlü bir mücadele yürüyor PKK, Hizbullah ve Gülen Hareketi arasında. Sivil toplum kuruluşlarıyla ve kişilerle yaptığım görüşmelerde de vardığım sonuç bu oldu. Gülen hareketi geleneksel olarak güneydoğuda büyük bir varlığa sahip değil ancak etkinliğini artırmaya çalışıyor. PKK onlarla mücadele halinde. Şimdi de Hizbullah’la mücadele etmeleri gerekecek. Tabii, Gülen hareketi hiçbir zaman şiddete başvurmadı. Dolayısıyla ortada ikisi şiddete başvuran, biri ise ise vurmayan üç hareket var. Hizbullah’ın ideolojisi bir İslam devleti kurmasını öngörüyor. 2001 yılında örgütün kurucusu öldürüldükten sonra odaklarını sosyal tabanlarını genişletmeye yönelttiler. Ancak bu, ilerde gerekli olması durumunda cihadın hazırlıklarını da yapmak için. Hizbullah için sorun, şiddete başvurmadıkları zaman üye kazanmalarının daha kolay olması. Şiddete başvurmaları durumunda, onları destekleyen kesimlerin bazılarını yabancılaştırabilir. Dolayısıyla, şiddete başvuracaklarsa bile bu çok titiz bir şekilde hesaplamaları gerekli. Ayrıca, ideolojik bakımdan, kuracakları İslam devletini şiddete başvurmadan kurmayı hedeflemeleri de pek olası değil. Bu nedenle de bir aşamada devlete karşı da silah kullanmaları gerekecek. Olası ittifaklar denklemi Güney Yıldız: Peki sizce, PKK tehlikesine karşı devlet ile Hizbullah, ya da Gülen hareketi ve Hizbullah arasında geçici de olsa bir görmezlikten gelme yaşanabilir mi? Gareth Jenkins: Böyle olması benim için şaşırtıcı olur, çünkü Gülen hareketi her zaman şiddete sert bir şekilde karşı olmuştur. Fethullah Gülen’in mesajları da her zaman şiddete başvurulmasına karşı mesajlar. Hizbullah ile Gülen hareketi birbirlerini düşman olarak görüyor. Şimdiye kadar Hizbullah destekçilerinin Gülen hareketiyle ilişkili kurumlara ve kişilere baskı kurmaya çalıştığına da tanık olduk. Düşmanlık özellikle Hizbullah’ın Gülen hareketinin kurucusu sayılan Said-i Nursi’yi kendine maletmeye çalıştığı düşünüldüğünde daha da pekişecek gibi görünüyor. Bence bu nedenlerle, Gülen hareketi Hizbullah’tan ayrı durmaya dikkat etmek zorunda. Bana göre daha olası fakat güçlü olmayan bir diğer ihtimal eğer PKK’nın ateşkesi kalıcı hale getirmesi durumunda, BDP'liler gibi laik Kürt politikacılarla Gülen hareketi arasında bir çeşit ittifak söz konusu olabilir. Hizbullah 2011 seçimlerinde ne yapacak? Güney Yıldız: Peki bu çerçevede 2011 seçimleri sırasında ne olabilir? Hizbullah bugüne kadar bağımsız adaylar çıkarmadı ve kendi söylemleri de şimdiye kadar oylarını bir düzeyde Adalet ve Kalkınma Partisi’ne verdiklerine işaret ediyor. Gareth Jenkins: Hizbullah şimdilerde güneydoğuda olağanüstü bir nüfuza sahip. Çok geniş bir dernekler ağı var, kendi dergileri, gazeteleri, kitapçıları var. Bence, artık kendilerini bağımsız adaylar yoluyla ortaya koymaları söz konusu olabilir. Tabi bu adaylar kendilerini açıktan “Hizbullah’ın adayları” olarak ifade etmeyebilirler. Ben seçimlerde bu şekilde Ak Parti ve laik Kürt milliyetçisi BDP ile karşı karşıya gelmelerinin de ihtimal dâhilinde olduğunu düşünüyorum. 'Hizbullah, Hamas modelini izleyebilir'Güney Yıldız: PKK’nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan Hizbullah’ın PKK’nın karşısına, Hamas’ın FKÖ’ye karşı çıkması gibi çıkabileceğini söyledi. Böyle bir ihtimali güçlü görüyor musunuz? Gareth Jenkins: Öcalan ile aynı fikirde olmak hoşuma gitmez fakat haklı olabilir diye düşünüyorum. Hamas’ın şiddet ve teröre başvurduğu tarihini ve oluşturduğu sosyal tabanı düşündüğünüzde, Hizbullah’ın da benzer bir yolda ilerlediğini gözleyebiliriz. Hizbullah’ın sorunu, bazı genç üyelerinin bir an önce şiddete başvurmak istemeleri. Öcalan bunları söyleyerek, Hizbullah liderlerinin salıverilmesini devletin planladığını ve Hizbullah’ın PKK’ya karşı bir denge unsuru olarak kullanılmak istediğini ifade ediyor. Ben militanların salıverilmesinin planlı bir şekilde salıverildiklerini düşünmüyorum. Ancak, Hizbullah devlete ve PKK’ya karşı Hamas modelini izleyebilir. 'PKK Hizbullah çatışması devlete ve Gülen hareketine yarayabilir'Güney Yıldız: Peki sizce PKK ile Hizbullah çatışması en çok hangi tarafa güç kazandırır? Gareth Jenkins: Bence güç kazanacak olan Türk devleti olacaktır. 1990’ların başında PKK ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalarda kazanan büyük ölçüde Hizbullah olmuştu. Şu anda bölgede, PKK Hizbullah’tan korkuyor, Hizbullah’ın ise PKK’dan bir korkusu yok. İleride tekrar şiddete dönülmesi durumunda iki örgüt de bundan zarar görecek. PKK şu anda şiddet kullanıp kullanmayacağı ya da ne şekilde kullanacağına karar vermeye çalışıyor. Uzun yıllardır savaşıyorlar ve şiddetle muhtemelen daha fazla bir şey elde edemeyeceklerini biliyorlar. Kentlerde çatışma yürütmek için, Hizbullah kadar güçlü bir ağa da sahip değiller. Bu anlamda, iki örgütün çatışmasından yalnızca devlet de değil, Gülen hareketi de kazanç sağlayacaktır çünkü her iki örgüt de zayıflar. Örgütlerin birbirlerini yenememeleri durumunda bu böyle olsa da, birinin galip gelmesi halinde bu daha büyük sorunlara yol açabilir. 'PKK Hizbullah’tan çekiniyor, Hizbullah PKK’dan değil' Güney Yıldız: Hizbullah’ın PKK’yla mücadeleyi kazandığını söylediniz. Ancak, Hizbullah’ın silahlı PKK militanlarıyla çatıştığının çok örneği var mıydı? Genellikle hedefler PKK’ya şu ya da bu düzeyde yakın siviller olmadı mı? Gareth Jenkins: 1990’larda Hizbullah ile çatışmayı PKK seçti aslında. Hizbullah’ı düşman bir örgüt olarak görüyordu. O yıllarda kentlere yerleşmeye çalışan PKK bunda hiçbir zaman tam olarak başarılı olmadı. Kentlerin bazı bölgelerini kontrol etme çabası içinde Hizbullah’la da mücadeleye girişti. Bu çatışmaya, PKK’nın kırsaldaki asıl askeri kadroları dahil olmadı. Hizbullah da hiçbir zaman kırsal bir örgüt olmadığı için PKK ile dağda mücadele edemeyeceğini biliyordu. Ama kentlerdeki çatışmada PKK’yı yenilgiye uğrattı. PKK kentlerde bombalı saldırılar yapma ya da suikastlar gibi taktikleri genel olarak kullanan bir örgüt değil. İki örgüt arasında zaman zaman gerginlikler oluyor. PKK’yı destekçisi bir grup Hizbullah’la ilişkili kişilerin düzenlediği bir semineri bastıktan sonra, PKK’ya yakın Kürt milliyetçileri Hizbullah’a giderek çatışmanın gelişmesini engellemeye çalışmışlardı. Bu tür gerginliklerde, karşı tarafa gidip “Biz yeniden çatışmaya girmek istemiyoruz” diyen hep PKK oluyor. Hizbullah’ın kentlerdeki askeri kanadı ve hücre ağı, PKK’nınkinden çok daha etkin işleyebilen bir sisteme sahip. Dolayısıyla Hizbullah PKK ile dağlarda çatışmayı denemediği sürece avantajlı konumda. KCK'nin 'öz savunma birimleri' ve Hizbullah Güney Yıldız: PKK son dönemde, KCK yapılanması içinde “savunma birimleri” oluşturmaktan söz ediyor. Sizce bunun kentlerdeki olası bir çatışmaya etkisi olabilir mi? Gareth Jenkins: Kentlerde silahlı hücreler örgütleme konusunda PKK her zaman çok başarısız olmuştur. PKK daha çok kitle örgütlenmesine ağırlık veriyor. Fakat, kentlerde silahlı bir örgütlenme için çok üst düzeyde gizlilik uygulayabilme ve iç güvenlik kapasiteniz olması gerekli. Hizbullah militanlarının aldığı eğitimlere baktığınızda, haberleşme sistemlerinin deşifre olmaması için ne kadar çaba sarfettiklerini görürsünüz. PKK ise örgüt düzeyinde kentlere girdiğinde, güvenlik güçlerinin onların içine sızması hep kolay olmuştur. PKK’nın kentlerde geniş bir militan desteği olsa da, bu destek silahlı şiddet uygulamaya dönük bir örgütlenmeye dönüşmüş değil. PKK’nın şehirdeki askeri eylemlerini de gerçekleştirenler çoğunlukla o kente dışarıdan gelen militanlar oluyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.