Kuvvetler ayrılığı bu mu ola!
YİNE operasyonlu günlere uyanıyoruz anlaşılan. Bu seferki operasyon “yemekhane”den başlamış. Operasyona katılacak emniyet mensupları, sabahın 5’inde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün yemekhanesinde toplanmışlar ve orada kendilerine kapalı zarflar içinde operasyon yapılacak yerlerin bilgileri dağıtılmış, hemen ardından da baskınlar yapılmış, gözaltına alınacaklar alınmış. İçişleri Bakanı’nın bile operasyondan haberi olmadığına göre, belli ki İstanbul Emniyet Müdürü’nün de haberi olmamış. Vakti zamanında dönemin müdürü Celalettin Cerrah, “Benim de haberim yoktu” derdi de inanmazdık. Meğer olabiliyormuş... Eskinin operasyonlarına kızanlar dün keyifli, eskinin operasyonlarını övenler dün tedirgindi. Operasyon önemli, operasyon büyük. Ancak operasyonla ilgili olarak yapılan yorumlar “güzel ve yalnız ülkem” açısından “üzüntü” verici. Dün bütün gün resmi, yarı resmi ve gayri resmi açıklamaları dinledim, sosyal medyada operasyonla ilgili tepkileri izledim, dijital matbuatta yapılan yorumları okudum. Çok ama çok üzüldüm. Niye mi? Anlatayım. Hiçbir yerde, tek satır bile olsa “Türkiye’de yargı harekete geçti. Savcılar harekete geçti. Temiz eller operasyonu başladı” gibisinden bir yorum, bir yazı, bir haber görmedim. Siyasiler dahi tüm yorumcular, başlatılan operasyonu “Hükümet-Cemaat” ya da “AK Parti-Hizmet”çekişmesinin ya da hesaplaşmasının bir adımı olarak görüyorlardı. Kimse “yargı” demiyordu, kimse “emniyet” demiyordu. Kimsenin aklında “Kuvvetler ayrılığı prensibi çalışıyor” cümlesi yoktu. Herkesin söylediği “Cemaat harekete geçti” idi. Galiba Türkiye’deki “kuvvetler ayrılığı prensibi” bundan böyle bu şekilde algılanacak. Vay o kuvvetlerin arasında kalanın haline! (Fatih Altaylı'dan alıntı yapılmıştır)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.