1. HABERLER

  2. EGE

  3. 'Meğer o ayakkabıyı biz ters giymişiz'
'Meğer o ayakkabıyı biz ters giymişiz'

'Meğer o ayakkabıyı biz ters giymişiz'

Merkez Bankası başkanlığından ayrılan Durmuş Yılmaz, başkanlığa atandığı dönemde evinin girişinde fotoğrafı çekilen ayakkabılar bir anda Türkiye'nin gündemine oturmuştu. O dönem Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök bugünkü yazısında

A+A-

Erzurum Güncel-NEHRE bakarken fark ediyorsunuz ki, önünüzden geçen sadece başkaları değil. Bir bakıyorsunuz, o sulara yansıyan gölgeler arasında kendiniz de varsınız. Bazen yaralı bereli. Bazen kömürcüden çıkmış gibisiniz, üstünüz kapkara. Bazen ise alenen zift ve katrana bulanmışsınız. O zaman geriye bakıyor ve konuşmaya başlıyorsunuz. *** Mesela, gözünüzün önüne, açık bir ev kapısı ve önüne dizilmiş ayakkabılar geliyor. Sırf o ayakkabılara bakıp, o ev sakinleri hakkında saçma sapan şeyler düşündüğünüzü, ne ağır önyargılara vardığınızı hatırlıyorsunuz. Tabii ki utanıyorsunuz. Hem kendinizden, hem de temsil ettiğinizi zannettiğiniz o zihniyetten… Eğer zerre kadar vicdanınız varsa, hâlâ kalmışsa. Eğer bir hakkı teslim etmek sizin için hiç de zül değilse. Öyle yetişmemiş, yetiştirilmemişseniz. Yapacak tek şey kalıyor. Çıkıp açık açık söylemek, o hakkı teslim etmek. Helalleşmek. *** Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, sadece bizim değil, bütün dünyanın kabul ettiği çok başarılı bir başkanlık döneminden sonra görevinden ayrılıyor. Duyuyoruz ki emeklilik maaşı 4 bin lira olacakmış. Geriye gidip evinin önüne dizilmiş ayakkabılara, eşinin başındaki örtüye bakıp neler düşünmüş, neler yazmışız diye bakıyorum. Sansürsüz yazılardı, samimiydi de. Bugün de içimden geleni aynı samimiyetle ve sansürsüz cümlelerle yazmak istiyorum. Sayın Başkan; Başta size çok hoyratça davrandık. Siz, hiçbir zaman mukabele-i bilmisil yapmadınız. Onu bırakın, mukabelede bile bulunmadınız. Bir tek gün bize sitem dahi etmediniz. İlk günlerin hoyratlığı için sizden özür diliyorum. Sizden önce eşiniz Duriye Hanımefendi’den özür diliyorum. Bize unutamayacağımız bir ‘insanlık dersi’, ‘hayat bilgisi dersi’ verdiniz. Bize, en iyi dersi işinizi çok iyi yaparak verdiniz. Siyasi iktidar karşısında dik durdunuz, Türk ekonomisinin başarısında çok büyük rol oynadınız. O günlerde, eşinizin başörtüsüne bakıp, ‘Liyakat değil itikat’ diyorduk. Yanılmışız, sapına kadar liyakatmış. Size bir teşekkür de nezaketinizden dolayı borçluyuz. Bizlere bu dersi, sopayla, tehditle, aşağılayarak, öfkeyle değil; gerçek bir başarı hikayesi ve nazik bir duruşla verdiniz. Size ve eşinize mutlu, sağlıklı ve keyifli bir hayat diliyorum.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.