Meral Akşener'den ittifak açıklaması: AK Parti ile ittifak yapmayız ama...
Halk TV'de Özlem Gürses'in sunduğu 20. Saat programına katılan İYİ Parti Lideri Meral Akşener, önemli açıklamalarda bulundu.
Erzurum Güncel- İYİ Parti lideri Meral Akşener Halk TV'de Özlem Gürses'in sunduğu 20. Saat programında açıklamalarda bulundu. Akşener, yaptığı açıklamada "AKP ile ittifak yapmayız ama parlamenter sistem için masada oluruz" dedi.
Meral Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
27 yıllık siyasi hayatımda böyle bir atmosfer yaşamadım. Ben politikaya çok genç başladım, kadınlığım üzerinden hiç hakarete uğramadım. Genellikle siyasi duruşumuzdan dolayı bize bağırıp çağrılmıştır. Cinsiyetim üzerinden hiç hakarete uğramamıştım. Çok ayıp bir şey bu.
"CUMHUR İTTİFAKI PSİKOLOGLARIN İNCELEMESİ GEREK BİR BİRLİKTELİK"
Türkiye’de uzun süreden bu yana değerler üzerinden siyaset yapılıyor. Farklılıklarımız üzerinden karşı olduğumuz, siyasetçilerin buna teşvikte bulunduğu bir dönemden geçiyoruz. Öğretmen gözü ile baktığım zaman siyasi cenahta Türkçeler de yetersiz. Ana dilinizi yetersiz konuşamadığınız zaman anca söversiniz. Birbirini düşman ilan ettirme konforlu bir alan.
Bir diğer taraftan da ikimizin siyasetçi olduğumuzu sayalım. Tutumlarımız üzerinden eleştiri yapmamız gerekirken, çok özel anlar üzerinden eleştiriler yapılıyor. Bu biraz da entelektüel birikimin eksikliği ile alakalı. Bir siyasetçi, diğer siyasetçiye zürriyetsiz dedi ve sonra bu insanlar yan yana geldi.
Çok böyle psikolojik olarak incelenmesi gereken bir birliktelik kuruldu. Çözüm ortaklığı üzerinden yan yana geliş değil, pazara kadar değil mezara kadar gibi cümlelerin havada uçuştuğu bir yan yana geliş oldu. Vatandaşın derdi üzerinden politikayı şu anda sadece biz yapıyoruz. Sizin derdiniz nedir, bunun çözümünü kamuoyu ile biz paylaşıyoruz. Yavaş yavaş bu makul siyasete vatandaşın gözü kayıyor.
"FETÖ'NÜN YERİNİ METÖ'LER ALACAK"
Vatandaş, makul siyasete döndükçe birbiri ile kavga etmeyi ön gören sistem devre dışı kalacak. FETÖ’nün yerini METÖ’ler alacak. Eğer siz şeffaflıktan kaçarsanız, partili Cumhurbaşkanlığı seçimi için elinizden ne geliyorsa yapmışsanız, Türkiye’de ekonominin uçacağını söylemişseniz ve bunu elde etmek için partili Cumhurbaşkanlığı için her yola başvurmuşsanız, günün sonunda böyle bir sonuç ile karşılaşırsınız. Saray, her yerde paralel evren oluşturur.
Afrika’nın sağ diktatörlükleri ortadan kaldırmak için Marksist insanlar hareket geçiyorlar ve daha sonra Saraylarda oturmaya başlıyorlar. Marksisizm sadece sözde kalıyor. Ama sağ dikdatörlerin hepsinin hayat tarzını benimsiyorlar. Saray ayrı bir hayat tarzı yaratır. Oligarşik bir yapı yaratır.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı’na atanmış bir şahıs hakaret edebiliyor. Atanmış insanlar, milletvekillerine hakaret ettiler. Sayın Fuat Oktay’ı ben feraset sahibi bir insan diye bilirdim, inanılmaz çirkin konuşmalar yaptı.
"ERDOĞAN GERÇEKLİK DUYGUSUNU KAYBETTİ"
Her çıkan bakan, milletvekillerine ağzı alınmayacak şeyler söyledi. Partili Cumhurbaşkanlığı seçimi ile atanmışların, seçilmişlere hakaretlerini gördük. Bugün Pelikandır yarın melikanlar çıkar. Çünkü Saray yöneticiyi körleştirir.
Sayın Erdoğan benim gözümde bütün gerçeklik duygusunu kaybetmiştir. Konfeksiyon mağazasındaki kız çocukları ile konuştuk. Onların arasında bir kavga yoktu ama dördünün de esas meselesi akşam evlerine ekmek götürebilmektir. Sağ salim çocuklarına kavuşmayı hedeflerler.
Eğer başka bir ilçede oturuyorlarsa evlerine ulaşmaları 21.30’u bulur. Kadınlar korkuyor. Kadınlara şiddet uygulayanlar yakalanmıyor, yakını ise korunuyor. Kadınlar evine gidip çocuğu ile huzur içerisinde bir gece geçirmek istiyorlar. Bu çocukların ne hisseliğini Erdoğan’ın bilmesi mümkün değildir.
"BU ARKADAŞLAR GELDİĞİ ZAMAN 6 DOLAR MİLYARDERİMİZ VARDI, ŞİMDİ DOLAR MİLYARDERİMİZ VAR"
22 milyon insanın yardım almasına biz kesinlikle itiraz etmiyoruz ama bir tarafı ile bu insanların çocuklarının da iş bulması gerekiyor. Evlerde hiç değilse en az bir kişinin eve maaş getiriyor olmasını sağlaması gerekiyor devletin. Bu arkadaşlar geldiği zaman 6 dolar milyarderimiz vardı, şu anda 33 dolar milyarderimiz var. 22 milyon da yardım ile yaşayan insanımız var. Her 3 üniversite mezunu gencimizden biri işsiz.
Enflasyon yüzde 14 açıklandı. Gıda enflasyonu yüzde 24-25’lerde. Biz her hafta bir araştırma yapıyoruz. Her hafta aynı marketten alışveriş yapılıyor ve her hafta zamları görüyoruz. Ayda bir kontrol yaptığımız zaman yüzde 24-25 gıda enflasyonu oluştuğunu gördük.
Biz enflasyonu hesaplarken, zam vermek için asgari ücretli için hesap yaparken bir endeks var. O dar gelirlinin satın almadığı ne varsa o var. Biz diyoruz ki yoksul insanların satın aldıklarına dair ürünleri koyun. Onlar bunu yapmadığı için biz de kendimi yapıyoruz. Sayın Erdoğan’ın Saray’a harcanacak bütçe ile ilgili 30 milyar TL fark konuldu. Günahtır.
"BAKANLAR MİLLETVEKİLLERİNİN TELEFONLARINA ÇIKMIYOR"
Ak Parti Denizli Milletvekili, kuru ekmek yiyen aç değildir dediğini gördük. O arkadaşı, ekmek yoksa pasta yesinler diyenlere benzettik. Ak Partili arkadaşların da vatandaş ile bağını kopardı. Bu partili Cumhurbaşkanı sistemi milletvekili ile vatandaş arasındaki bilgi bağını da kopardı.
Bakanlar, bakan yardımcıları milletvekillerinin telefonlarına çıkmıyor. Gerçekten vatandaşın kalbine dokunuyor. Çok acıtıyor. Ben 1 yıldan bu yana esnaf geziyorum. Milletin kürsüsü diye bir uygulama yaptık. 2002’de bu arkadaşlar iş başına geldiler.
Kemal Derviş’in ortaya koyduğu bir programı ellerinde buldular. IMF’nin kuralları vardı. Ve bu iktidar, Merkez Bankası gibi kurumların bağımsız olmasını sağlayan kuralların olduğu bir programdı. İş başına geldiklerinde mesafe alınmış ve Bahçeli seçim istediği diye seçime gidildi. 2002’de DYP, ANAP baraj altı kaldı. 2008’e kadar bu program devam etti. Arkadaşlar da buna uydu.
2008’den sonra programın sonuçları yaşanmaya başladığında iktidarın zihniyeti farklı olduğunda sürdürülebilir kalkınma programına evriltemedi. Beton ekonomisinde para çok hızlı akıyor. Doğal bir para bolluğunun getirdiği refah oluyor ve bu paranın harcanacağı ürünü de ithal ediyorsunuz. Bir süre sonra bu döngü dondu kaldı.
"ERDOĞAN'IN BAŞINDAN BERİ HEDEFİ TEK ADAMLIKTI"
Bir sıkıntı söz konusu olduğunda demokrasiyi genişletmek, arızaları gidermek yerine yargıyı siyasallaştırma gibi yeni bir yol tuttular. 2010 referandumu ile ilgili Sayın Erdoğan ve yanındaki Mehmet Ali Şahin’e yapmayın diye uyardım. 2010’daki yargı değişiklikleri olmasaydı, 15 Temmuz da olmazdı.
Sayın Erdoğan’ın en başından beri hedefi tek adamlıktır. Herkes ile el sıkışabiliyor, o zaman da FETÖ ile el sıkıştı. Bütün nihai hedefin tek adamlık olduğuna inanıyorum.
Sonuç itibariyle bu tek adam sistemi içerisinde ekonomiye bakın. Güvenilmez bir ülke haline dönüştükçe, adalet sisteminiz, liyakat sisteminiz zarar gördükçe siz görünmez bir ülke oluyorsunuz ve size para gelmemeye başlıyor.
Meşhur 2017’deki referandumda ise Eyy Hollanda, portakal bıçaklanmasını kullandılar. Ondan sonraki fasılda kabul edildi ve duvara dayandık. Şu andan itibaren bahane uyduracak hiçbir şey yok.
"ASGARİ ÜCRETİ 3 BİN TL YAPIN DİYORUZ"
Kayınpeder sebep, damat sonuçtur. O kadar aptalca işler yapıldı ki, Türkiye altın ile borçlandı. Yabancı para cinsinden borçlandı ve yanlış hatırlamıyorsam 144 milyar TL fark geldi.
Asgari ücreti 3 bin lira yapın diyoruz. 675 TL zam yapıldığında sigorta primini, + gelir vergisini devlet üstlendiği zaman 675 lirayı vatandaş cebine koyacak. Devlete maliyeti 71 milyar TL olacak. Sigortasız çalışanlar sigortalı hale dönüyorlar. İşverenin cebinden bir şey çıkmıyor. Aşağı yukarı 1,5 milyona yakın istihdamın içerisine alınmış oluyor.
Milli ekonomiye 400 milyar Türk Lirası da katkı yapılıyor bu sayede. Sayın Erdoğan’ın reforma yapabilmesi için yapısal reform yapması gerekiyor. Bu tür kurumların gerçekten işlerini yapacak vesayet dışı olması gerekiyor. Merkez Bankası başkanı Erdoğan’ın dediğini yapmadığı için gitti, Ağbal’ın getirildiği sistemde de her dediğini yaptığı için gitti. Erdoğan’ın ekonomide reform yapabilmesi için tek adam rejiminden, güçlendirilmiş parlamenter sistem için masaya oturması gerekiyor. Bunu da yapar mı? Zannetmiyorum, yapmaz.
"ERDOĞAN KENDİ YETKİLERİNİ AZALTACAK BİR ADIM ATMAZ"
2009’da Ergün Ozbudun’a bir anayasa taslağı hazırlatıldı. Başkanlık sistemine dair, ben bunu hazırlamam dediği için parlamenter sistemi iyileştirmek için bir taslak hazırladı, o da kabul görmedi. Cemil Çiçek, parlamenter sistemin güçlendirilmesi için bir çalışma yaptı, Meclis’te 47 maddede uzlaşıldı.
Sayın Erdoğan, kendi kafasındaki başkanlık seçimine dönmek için adım attı. Önce sayın Necdet Sezer suçlandı, Abdullah Gül geldi, daha sonra şikayetlerin arkası kesilmedi. Kendi yetkilerini azaltacak hiçbir adım atmaz.
Kandırılma devam ediyor. Bu bahaneyi dün söyleyebilirdiniz ama bu faturayı koyacağınız kişi sizin damadınız. Damattan akraba olmaz diye söylemiş. Ama damat bir sonuçtur, kayınpeder bir sebeptir.
Sayın Albayrak üzerinden ekonomiyi bilmemesi, kararlarının doğru olmaması üzerine eleştiride bulunduk ama tüm faturanın kendisine çıkarılması da doğru değil. Sayın Oktay da dahil olmak üzere bir kararnamelik canınız var. Milletvekillerine hakaret edemezsiniz.
Çakıcı, sayın Kılıçdaroğlu’nu tehdit etti. Demokrasinin kör topal işlemeye başladığı dönemden beri siyasiler tehdit edilir ama ilk defa bir başka siyasetçi, tehdit eden kişiyi dava arkadaşım olarak nitelendirdi. Bana sormuşlardı, sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan şey çok çirkin. Tehdit eden şahsa, MHP Genel Başkanı dava arkadaşım dedi. Bu Türkiye’de ilk defa oldu.
Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili göremem, kızım sana söylüyorum gelinim sen de işit var bu işin içinde. Sonra ilginç bir şey oldu, yargı reformunu destekliyorum dedikten sonra sayın Bülent Arınç bir konuşma yaptı, ondan sonra o programa telefonla Cemil Çiçek katıldı ve Çiçek de dengelerden bir tanesidir. Rastgele konuşan bir adam değil.
"BURADAN BAHÇELİ'YE UYARIDA BULUNMAK İSTERİM"
Sayın Bahçeli’nin etrafında ne kadar adam varsa, Arınç’a hakaret seviyesine ulaştı. Erdoğan, Arınç’ın sözlerinden alındığı söyledi. Yalnız buradan sayın Bahçeli’ye de uyarıda bulunmak isterim. Sayın Erdoğan bugün oradan rencide olmuştur ama Bahçeli’nin Numan Kurtulmuş’u azarladığı bir sistem var. Sayın Erdoğan şimdi bu azarlamanın ardından kime rencide olacak.
Sayın Erdoğan, şöyle anlatayım. Açılım süreçleri olduğu dönemde, herkes inanılmaz mutluluktan ağladığı dönemde o zaman bir televizyon kanalında açılımı destekleyen bir hanımefendi ile program yapıyoruz. Aşırı derecede mutluluktan ağlamayın, Erdoğan bu dönüştürecek. Yeteri kadar oy gelmiyorsa, açılım saçılım olabilir demiştim. Şimdi de bu rencide oluşlar artabilir.
Sayın Arınç YİK üyesi. Direk Erdoğan tarafından seçilmiş. Dolayısıyla sayın Erdoğan’ın bilgisi olmadan programa çıkması mümkün değil.
"MHP TABANINDA BİR RAHATSIZLIK VAR"
Bir fikrin etrafında yürümüşsünüz. Dikkat ederseniz Ak Parti’de siyasetçiler doğru dürüst konuşmuyor. Kadrolu gazeteciler var, onlar eli ile çeşitli konuşmalar var. Ama bir Ak Partili siyasetçiyi görmüyorsunuz. Ölçme biçme meselesidir bu.
Sadece Ak Parti içinde değil, MHP’nin tabanında da bu iletişim biçimine karşı bir rahatsızlık olduğunu görüyoruz. Sadece Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı var. Ama Ak Parti’den biz böyle bir eşy duymadık.
Seçimlere fısıldayan kişi olduğu için. Çünkü ekonomi maalesef felaket durumda. Pandemi ile beraber kırılganlığı daha da arttı. Esnaf kan ağlıyor, işsizlik had safhada. Türkiye bu işi taşımıyor. Bu sistemi taşıyamıyor, bu sistem de Türkiye’yi taşıyamıyor.
Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşım falan değildir. Ben haksızlıkları anlatsam, gerçekten kötü şeyler yaşadım ama anlatamıyorum. Netice bu yolda yürüyorsanız bunları göze almak zorundasınız. Yanlış olan bir politikacının bunları göze alıyor olması.
Çok samimi bir şey söyleyeyim, bazı insanların bu ülkeden aldıklarını ödemesi gerekiyor. Okuma şansına eriştim, o sınavlarla yol yürüdüm. Okumamıza, üniversite kazanmamıza yol açan sınavlardan geçtik ve şimdi karşınızda oturuyorum. Ben bu ülkeden aldım.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in torununu, babaannesinin şanslarına sahip olması mümkün değildir. Ben hep parasız yatılı okudum. Reformu önce yöneten arkadaşların zihinlerinde yapması gerekiyor.
"SOKAKTA GÖRDÜĞÜMÜ SÖYLÜYORUM, ERDOĞAN'IN SEÇİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL"
Bizim kanunlarla ilgili sorunumuz yok, uygulamalarla ilgili sorunlarımız var. Ben Sayın Bahçeli’nin parmağının dışında gördüğüm şey, bugüne kadarki olan her adım partili Cumhurbaşkanlığı seçimi için atıldığı için bundan vazgeçilmek istenmeyecektir.
İster 2020 Haziran’da ister 2023’te yapılsın, sokakta gördüğümü söylüyorum Erdoğan’ın seçilmesi mümkün değil. Ak Parti’nin yüksek oy aldığı ilçeleri geziyorum, MHP ile birlikte 85’i bulan yerler var. Oralarda insanların tavırlarını görmeniz lazım.
Olmaz, gerçekten olmaz. Esnaf siftah yapmadan kapatıyor. 750 lira ile 1000 lira kira, biz en başında dedik ki bütün esnafa ve KOBİ’de çalıştırılan insan sayısı bir yıl ödemesiz 10 bin lira verin.
Sigorta paylarını üstlenin, stopajlardan şikâyet ediyordu esnaf, onu sıfırlayın dedik. Tüketim de olsun diye esnafın dışında geliri olmayan ailelere 500’er lira para verin. Dolayısıyla üretimin de devamı için satın alınması gerekiyor. Tüm bunları söyledik ama yarım yamalak hayata geçirdiler.
Bahçeli, HDP’nin kapatılmasını söyledi. Yargıdaki kararların acilen verilmesi gerektiğini söyledi. Ben de bunun doğru olduğunu söyledim. Numan Kurtulmuş cevap verdi. Sonra sayın Bahçeli, beni ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu da içine katan twitler attı.
Sayın Bahçeli’ye önerim, twitterde gündem yaratmak yerine ben Cumhur İttifakı'nı bir radyo olarak görüyorum. Bir düğmesi Bahçeli, diğeri Doğu Perinçek. İç politikada Bahçeli, dış politikada ise Perinçek.
Sayın Erdoğan da zaman zaman deneme yanılma metotlarını konuşuyor. Sayın Bahçeli, bana ve partime saydırmasın. Derhal ortağından randevu alsın ortağından. Bu fikirlerini söylesin.
"BENİM ESNAF GEZMEMDEN BAHÇELİ'YE NE?"
Siyasi parti reysen, Adalet Bakanı’nın talebi ile kapatılması için dava açılır. Bahçeli, Sayın Erdoğan’dan bunu talep etmeli. Bir siyasi partinin kapatılması için diğer siyasi parti Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabilmesi için bazı şartlar var. Ve bu şartlar MHP’ye uygun. Partinin genel başkanı Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılabilir. Derhal bunu yapsın.
İP’in genel başkanı esnaf geziyor diyor, size ne sayın Bahçeli benim esnaf gezmemden. Türk milliyetçiliği bu ülkenin her bitkisini, toprağını ve insanını severek, refah içinde yaşatmak ile olur. Keşke sayın Bahçeli de ihtiyaç sahiplerini gezerek, taleplerini iletse. Bunlar twitterden tabela yapılacak işler değil. Türkiye’de maalesef bir ciddiyet problemi var ve ben herkesi ciddiyete davet ediyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.