1. HABERLER

  2. GENEL

  3. MİT talimatına sert tepki!
MİT talimatına sert tepki!

MİT talimatına sert tepki!

MİT’in tüm dini grupların izlenmesine yönelik talimatı kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanırken, başta hukukçular ve gazeteciler olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden önemli uyarılar geldi. Görüşler özetle şöyle:

A+A-

Erzurum Güncel- Yeni Asya gazetesi Genel Yayın Müdürü Kazım Güleçyüz: Endişemiz de tam olarak buydu. ‘Reformlar yaptık, demokratikleşmede ileri gittik’ denilirken, şu son örnekler bunun aksini gösteriyor. Taraf’ta çıkan haber doğruysa endişelerimiz haklı çıkmış oluyor. Türkiye’deki sistem hala darbe dönemi sistemi. 12 Eylül Anayasası’na dayalı yapıya dokunulmuş değil. Bir kez daha görülüyor ki, irticayı tehdit olarak sayıyorlar. Bütün dini grupların, manevi hizmet yapan cemaatlerin hepsini içine dahil ediyorlar. AK Parti hükümeti Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden ‘irticayı tehdit olarak çıkardık’ açıklaması yapmıştı. Ama zerre kadar değişiklik olmadığı görülüyor. Emekli Yargıtay Başsavcısı Ahmet Gündel: Suç işlediği iddia edilen oluşumlar varsa takip edilir. Ama bu ad altında bir takım sivil toplum örgütlerini, oluşumları taciz etme, hapsetme, onlara suç isnat etme gibi birtakım çalışmalar yasadışı olur. Devlet kimseye inancından, düşüncesinden dolayı farklı muamele edemez, izleme, takip, suç yükleme işlemine gidemez. Demokrasi ve hukuk dışı olarak, birtakım dini cemaatlerin toplumun önüne suç işleyen örgütler gibi konulmasını toplum kabul etmez. Gazeteci-Yazar Mehmet Altan: MİT’in 2014’te dinî grupları hedef almasını aslında MGK’nın, YÖK’ün bütün 12 Eylül rejiminin ortada durduğu bir yapı içinde değerlendirmek gerekir. Kullanılan aparatlar faşizan. Tek parti rejimi anlayışının devleti bu. Sen, beni fişleyemezsin, bu anayasal suç. Belli ki cemaati bir suç örgütüne sokmak için hazırlık yapıyor siyasi iktidar. Bir şekilde bunun altyapısını yapıyor kendine göre. Bir taraftan darbe diyor, ortaya suç örgütü çıkarması lazım inandırıcı olmak için. Şimdi kanıt üretilecek, kanıt imal edilecek. Gazeteci-Yazar Nazlı Ilıcak: İddia doğruysa, son derece vahim bir gidişatın işareti. Kendi dokusundan olan insanlara karşı bir iktidarın böyle savaş açmaya doğru yönlendirilmesi onun sonunu sadece hızlandırır. MİT’in faaliyetleri arasında bunun zaten hukuken olmaması gerekir. Hiçbir demokratik ülkede, ki biz bunu 28 Şubat’tan beri söylüyoruz, iç düşman kavramı mevcut değil. Hele bu iç düşman senin dindar vatandaşın ise... Bu, dindarların iktidara taşıdığı bir iktidar açısından son derece vahim bir gelişmedir. Belgenin ciddi olmamasını temenni ediyorum. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak: Dini hassasiyetleri gözeterek, iktidar olmuş AK Parti döneminde böyle bir şeyin yayınlanıyor olması akla ziyan bir husus. Paralel devlet yapılanması gibi meçhul bir kavram etrafında bu takibin yapılıyor olması da, ayrı bir garabet. Öyle sanıyorum ki, eski derin yapılar bir biçimde kılık değiştirerektekrar hassas kuruluşlarda etkin olmaya başlamışlar. Bu haberin yalanlanmasını umuyorum. Gazeteci-Yazar Lale Kemal: Bu haberin özelinde söylemiyorum. Fişleme, vesayet döneminde yaşanan bir olaydı. Bu, Türkiye’nin iç düşman olarak kendi vatandaşını görmesinden kaynaklanıyordu. Bu yüzden dış tehditleri ihmal noktasına geldik. Bunca demokratikleşme adımına rağmen vatandaşların halen görüşlerinden, inanışlarından dolayı fişlendiği korkusunu yaşamasını tehlikeli buluyorum. Bu, insan haklarına aykırı olduğu gibi bir ülkenin hangi standartta yaşadığını da gösteriyor. Bu ancak eski komünist ülkelerde, az gelişmiş, diktatörlüğün olduğu ülkelerde yapılır. Bugün hepimiz fişlendiğimiz hissine kapılıyoruz. Geçmişteki gibi iç düşman yaratmaya devam edilmesi can sıkıcı. İlahiyatçı-Yazar Cemil Tokpınar: Haberi okurken gözlerime inanamadım. Çünkü MİT’in takip ettiği örgütlerle ilgili çalışmaların sonlandırılıp ‘dinî cemaatlerin’ takip edilmesi, devletin tehdit algısının değiştiğini gösteriyor. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri her türlü dinî cemaat veya hareket, devlete yönelik tüm tehditlerden daha korkunç ve yıkıcı gösterilmişti. İktidara muhafazakar partiler geldiğinde bu anlayışın dozu değişse bile aslı değişmedi. 2010’da yeniden yazılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde dinî cemaatler, ‘irticai faaliyet’ ve iç tehdit kapsamından çıkarılmıştı. MİT’in talimatı, bundan geri dönüldüğünü gösteriyor. ‘Hedef önce Cemaat, sonra AKP, sonra tüm cemaatler’ diyenleri haklı çıkarıyor. (Kaynak: Zaman)

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.