Erzurum Güncel-Erzincan’daki silahlı terör örgütüne ilişkin Özel Yetkili Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya bugün de devam edildi. Duruşmada Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ‘savunma izni’ verdiği tutuklu üç MİT mensubu ifade verdi. Tutuklu MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir "45 gündür bulunduğum bir ilde, hem örgüte üye olmuşum hem de örgüt adına çalışma yapmışım. Ömrüm boyunca bana verdikleri için Allah’a şükretmiş bir insanım, hayatımda ilk kez Erzincan’a atandığım için lanet ettim. Erzincan’a atanmamış olsaydım, şimdi evimde televizyon izliyor olurdum" dedi. MİT Müdürü Demir, eleman diye bahsettiği muhbirlerle ilgili olarak da, "Amiyane bir tabirle elemanımız bizim namusumuzdur. Bir insanın eşiyle olan ilişkisi ne kadar özelse, bizim elemanımızla olan ilişkimiz o kadar özeldir" dedi. BAŞSAVCI CİHANER: CD’LER NE OLDU? Sabah sat 09.40’da başlayan duruşmada, ilk olarak söz alan tutuklu Başsavcı İlhan Cihaner kendisi hakkında suçlamalarda bulunan gizli tanık Erzincan ile ilgili yapılan görüşmelerin 3 adet CD kaydının akıbetini sordu. Başsavcı Cihaner, "Biz bir CD meselesini bir türlü açıklığa kavuşturamadık. Bu 3 CD olayını. Benim tahminim herhalde gizli bir görevli görevlendirilmiş. Çünkü bize verdikleri CD’de bir çözümleme, sorgulama olduğu görülüyor. Burada bir ajan provakatörlük söz konusu. İddia edilen 3 CD’ye hala ulaşamadık. İkincisi ise savunmalarda sıkça ismi geçen İlyas Meral,ifade vermek için adliyeye, savcılığa getirilmiş midir? Bu konuda delilerin muhafaza altına alınmasını istiyoruz. Adliye giriş çıkışlarına ait kamera kayıtlarının geriye doğru incelenip muhafaza altına alınmasını talep ediyorum" dedi. İlhan Cihaner’in soru ve talepleri üzerine açıklama yapan Özel Yetkili Başsavcı Vekili Taner Aksakal, "3 adet CD’de gizli tanık Erzincan’ın ifadesi ve itirafları mevcuttur. Gizli izleme kararı alınıyor. Delil değeri olsun diye, teknik izleme kararı ile soru sorulmuş, kayda alınmıştır. 3 CD’nin de görüntüleri net olmadığı için işlemsiz iadesi istenmiştir. Tape’sinin yapılmasına ihtiyaç duyulmamıştır" dedi. Bunun üzerine Başsavcı Cihaner, "Başlangıçtaki tespitimiz haklı. İki kişinin rızası dışında bir kayıt. Delil hukuk dışı" dedi. Başsavcı Vekili Taner Aksakal, "Tanık Erzincan’ın rızası dahilinde alınan bir kayıt. Gizli yapılmış bir kayıt değil. İkinci CD tanık Erzincan’ın bilgisi haricinde. İlyas Meral ile ilgili konu ise diğer soruşturma devam ettiği için açıklama yapamıyorum" dedi. "BEN EN BAHTSIZ SANIKLARDAN BİRİYİM" Daha sonra tutuklu sanıklardan MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir, savunma yaptı. "Milli İstihbarat Teşkilatı’nı (MİT) çok katı bir hiyerarşisi mevcuttur" diye söze başlayan Şinasi Demir, "Sayın Başbakanın yazılı izni olmadığından bugüne kadar savunma yapamadım. Ancak Başbakandan konuşmam için izin gelmiş" dedi. Araya giren Şinasi Demir’in Avukatı Sadullah Kara, "Sayın Başbakanlıktan şu ana kadar gelmiş bir izin yok. Ancak MİT’ten savunma yapması için izin geldi" diyerek düzeltme yaptı. Bunun üzerine MİT’ten savunma yapması için izin geldiği şeklinde açıklamasını düzelterek konuşmasını sürdüren MİT Müdürü Şinasi Demir, "1 Temmuz 2009 tarihinde Erzincan’a atandım. 4 aydır gözaltında bulunuyorum. Ben en bahtsız sanıklardan biriyim. Erzincan’a atanmasaydım şu an evimde televizyon izliyor olurdum. Atandığım ay olan Temmuz ayı taşınma işlemleri ve ziyaretlerle geçti. 8 Ağustos’tan 30 Ağustos’a kadar izinliydim. Eylül ayında iadeyi ziyaretlere devam etti. Görevim gereği fırsat buldukça elemanlarla (muhbir) tanışmaya başladım. 15 Ekim’de gizli tanık Erzincan’la da tanıştım. Burada şöyle bir garabet çıkıyor ortaya. Ben nasıl oluyor da 45 günde örgüte üye oluyorum, çalışma yapıyorum. 3 ay önce gazetede okuduğum bir belgenin tarafı oluyorum. Görevimi en iyi şekilde yaptığı için bugün buradayım. Çalışkan birisi olmasaydım, işimi yapmasaydım bugün burada olmazdım" dedi. BURADA YARGILANAN BEN MİYİM, MİT’Mİ? "Cezaevinde her gün kendime ’ben ne yaptım’ diye soruyorum ama bir şey bulamıyorum" diyen MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir, "Burada yargılanan benmi yim MİT’mi? Biz gizli görev yapan, terörle mücadele eden insanlarız. Soruşturma yapıldığı günden beri ismimiz, fotoğraflarımız gazetelerde. Ben MİT’in en genç müdürlerinden biriyim. Meslek hayatım bitirilmiştir. Burada bulunan sanıklardan Sayın İlhan Cihaner ile iadeyi ziyaretler dolayısıyla bir tanışıklığımız var. Yan yana ya da karşılıklı oturmuşluğumuz yok. Sayın Saldıray Berk’e göreve başladığımda bir defa nezaket ziyaretinde bulundum Temmuz ayında. Bir defa öyle tanışmışım. Sayın Recep Gençoğlu’nu, tayini çıktığı için nezaket ziyaretinde bulunmuştum oradan tanırım. Telefonla da yeni göreve başladığı zaman hayırlı olsun demek için görüşmemiz olmuştur" dedi. Gizli tanık Erzincan’ın eleman adayları olduğunu belirten Şinasi Demir, gizli tanıkla yaptıkları her görüşmenin MİT’e bildirildiğini, bazı görüşmelerde elemanın isteği doğrultusunda MİT’in bilgisi dahilinde para verildiğini söyledi. Demir, "PKK ile ilgili mailler attı, bilgi vereceğini söyledi. Daha sonra verdiği bilgilerin yetersiz olduğu anlaşıldı, sonra cemaatlerle ilgili bilgiler vereceğini söyledi. Cemaatlerle kısa süre önce tanıştığını söyledi ancak verdiği bilgiler, çok ayrıntılıydı. Kısa süre önce tanışan birinin vereceği bilgi olamaz düşüncesiyle yalan söylediği kanaatine varmaya başladık" dedi. ERZİNCAN’A ATANDIĞIM İÇİN LANET ETTİM Görevleri ile ilgili bilgi de veren Şinasi Demir, "Biz MİT mensubuyuz. Yeri gelir takım elbise giyer en üst düzey kişilerle görüşürüz, yeri gelir kot pantolon giyer köy kahvesinde köylüyle görüşürüz. Biz niye bu bataklığın içine çekildik anlamış değilim. Ben kariyerimi bıraktım, çoluk çocuğumun derdine düştüm. Ömrüm boyunca bana verdikleri için Allaha hep şükreden bir insanım, hayatımda ilk kez Erzincan’a atandığım için lanet ettim. Cezaevinde kaldığım her gün lanet ediyorum" dedi. Savunmasının ardından çapraz sorguya geçilirken, Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, "Tanık Erzincanla görüşürken kendinizi ne olarak tanıttınız, hangi kod ismi kullandınız" diye sordu. Demir, "Gizli tanık Erzincan ile ’Şahin’ kod ismini kullanarak görüştüm. Gizli tanıkla görüşmelerin bazılarında para verilmiş, bu paralar Müsteşarlığın bilgisi ile faturalandırılmıştır. Ödenen paraların makbuzları MİT’te mevcuttur" dedi. Cemaat evlerine silah konulması iddiası ile ilgili bir soruya ise, "MİT personeli kesinlikle silah koy demez. Biz sadece haber alma makamıyız. Bizi bir yerlere çekmeye çalıştılar. Gözaltına alınmasaydık bu işi çözerdik" dedi. MİT mensuplarının elemanla ilişkisi yönündeki bir soruya ise, "Amiyane tabirle eleman (muhbir) bizim namusumuzdur. Bir insanın eşiyle olan ilişkisi ne kadar özelse elemanla olan ilişkimizde o kadar özeldir" dedi. "TABİP ÜSTEĞMEN HAKKINDA BİLGİYİ KARA KUVVETLERİ İSTEDİ" MİT mensubu Kıvılcım Üstel ise, savunmasında, "Yapılan her görüşme yazılı olarak MİT’e gönderilir. Gizli tanık Erzincan’la MİT’in emri üzerine görüştüm. MİT müsteşarlığına çektiği maillerde, PKK konusunda bilgi vereceği yönünde sürekli mailler atmış. Görüşmemizin nedeni de budur. Görüşmelerimizin hepsi müsteşarlıkta kayıtlıdır. Kayıt dışı bir görüşme yoktur. Kendisine ’kerem’ kod adı ile kendimi tanıttım. Maddi ya da manevi hiç bir vaatte bulunmadım Ancak verdiği bilgiler çerçevesinde şahsa zaman zaman ödemeler yapıldı. Yapılan bu ödemelerde faturaları ile birlikte MİT’e gönderildi. Tabip Üsteğmen Yıldırım Öz hakkında da Kara Kuvvetlerinden gelen talep üzerine araştırma yapıldı. Gizli tanık Erzincan ile haftada bir ya da iki gün kadınlar hamamı olarak anılan bir yerde, görüşürdük. Görüşmelerimiz, 12 Mayıs, 15 Haziran tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Yaptığımız görüşmeler belli bir çerçevede kibarlık içerisinde olmuştur. Neden böyle bir kurgu yapıp, neden bizi olayın içine çektiğini bilmiyorum. Saldıray Berk’i basında, İlhan Cihaner’i de mahkeme salonunda gördüm. Görüşmelerimin tamamında yanımda Sadri Barkın İnce’de vardı" dedi. Çapraz sorgu sırasında da Mahkeme Başkanı Karatay, Tabip Üsteğmen Yıldırım Öz’ün neden araştırıldığını ve rapor olarak ne beyan edildiğini sordu. Sanık Kıvılcım Üstel, "Kara Kuvvetleri Komutanlığından gelen yazıda, Tabip Üsteğmen Yıldırım Öz’ün güncel irticai faaliyetlerle ilgisi bulunup bulunmadığının araştırılmasının istendiği, yapılan araştırma sonucunda Kurdoğlu cemaatinin faaliyetlerini icra ettiği, bunlara aittir evlerde kaldığını rapor etmiştik" dedi. Avukatı Sadullah Kara ise, müvekkilinin yaptığı bu araştırmanın ardından Üsteğmenin ordudan atılmadığını, dava dosyasında söz konusu kişinin yüzbaşı olarak anılmasına rağmen rütbesinin tabip olmasına dikkat çekti. Diğer tutuklu MİT’çi Sadri Barkın İnce’de suçlamaları reddederek, "Gizli tanık Erzincan ile yapılan ilk görüşmeyi biz gerçekleştirmedik. Kendisi ile PKK konusuna bakan arkadaşımız görüştü. Ancak verdiği bilgilerin yetersiz olduğu, cemaat evlerinde kaldığını ve bu konuda bilgi verdiğini rapor etmesi üzerine kendisi ile cemaat konusuna bakmamız nedeni ile görüşmeye başladım. Yaptığımız her görüşme kayıt altındaydı. ’Burak’ kod ismi ile yaptığı görüşmeler, haftada bir veya iki gün. 30- 45 dakikalık süreler arasında geçekleşti. Yaklaşık 3 ay içerisinde 20 civarında bir görüşme yapmışımdır. Kendisine verdiği bilgiler doğrultusunda en çok 150 TL ödeme yapıldı. Bunun dışında kendisine hiç bir vaatte bulunmadığımız gibi, 800 bin TL’lik çek verme vaadinde bulunduğumuz iddiası da yalandır. Suçsuzum, tahliyemi ve beraatımı istiyorum" dedi. Sanıkların Avukatı Sadullah Kara ise, "Kimsenin aklında soru işareti kalmasın diye, çapraz sorgu istedik" dedi. Avukat Kara, 2937 sayılı MİT kanununa göre müvekkillerimin gözaltına alınması, sorgulanması ve tutuklanmalarının yasal olmadığına vurgu yaptı. Duruşmaya, saat 14.00’a kadar ara verildi.