Obama ile paralel çeteyi konuşacak
NATO Zirvesi yolunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ABD Başkanı Obama’ya Gülen konusunda vereceği mesajı açıkladı: Ya bunu deport edin ya da verecekseniz bize verin. Gelsin ülkesinde yaşasın. Madem suçu muçu olmadığını söylüyor. Siyasete soy
Erzurum Güncel- NATO Zirvesi için Galler’e giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni uçağının toplantı salonu olarak düzenlenmiş bölümünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. İlk kez Cumhurbaşkanı sıfatıyla zirveye katılan Erdoğan, yeni hükümetin çalışma düzeni ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kongre performansını değerlendirirken, “Bu iş tutmuştur” dedi. Erdoğan’ın, ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşmede, Fethullah Gülen konusunu açıp açmayacağına yönelik soruya verdiği yanıt da çok netti: “Ya bunu deport (sınırdışı) edin ya da verecekseniz bize verin. Gelsin ülkesinde yaşasın. Madem suçu muçu olmadığını söylüyor. İdare edecekse buradan idare etsin, siyasete soyunacaksa burada soyunsun.” Cumhurbaşkanlığı görevini devraldıktan sonra ilk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yapan Erdoğan, hemen ardından gerçekleştirdiği Azerbaycan ziyaretinden sonra Türkiye’ye dönmeyerek, doğrudan NATO zirvesi için Galler’e uçtu. Cumhurbaşkanlığı’nın yeni uçağına gazetecileri ilk kez KKTC ziyaretinde davet eden Erdoğan’ın ikinci konukları da bizlerdik. Erdoğan, uçakta, sorularımızı şöyle yanıtladı: Obama ile yapacağınız görüşmenin gündeminde neler var? - Öncelikle Irak, Suriye, İsrail-Filistin meseleleri. Diğer taraftan ulusal güvenliğimize yönelik, paralel yapı, ekonomi ağırlıklı gündem maddemiz olacak. NATO zirvesinde dinleme konusunu gündeme getirecek misiniz? - Evet ikili görüşmelerimizde bu konuyu da gündeme getireceğiz. ‘Biz teröristleri veriyoruz’ Obama’ya paralel yapıyla ilgili mesajınız ne olacak? - Her şey ortada. Türkiye’de elde bilgi-belge olmadan ne yapacaksınız diyenler var. Oysa bütün her şey, dinlemeler, tapeler ortada. Bir ülkenin Başbakanı dinlendi, bakanları dinleniyor, daha büyük belge olur mu? Başbakan yazışmalarda, ”Dönemin Başbakanı” ifadeleriyle yer alıyor. Bunlar yakalandı, ele geçti. Kabineler oluşturuldu. Tabi ki şimdi inkar edecekler. Şu anda bu adamlar bütün elektronik cihazları vesaireleri kaçırmak suretiyle delilleri yok etme noktasına geldiler. Adeta bir casusluk örgütü oluşturmuşlar. Bütün bu işlerin odaklandığı merkez şu anda Pensilvanya. Biz de tabi Amerika’dan madem biz stratejik ortağız, madem aramızda bir model ortaklık var, siz nasıl bizden zaman zaman bazı teröristleri istiyorsunuz biz de size veriyorsak, şu anda bizde size diyoruz ki böyle böyle. Ya bunu deport (sınırdışı) edin ya da verecekseniz bize verin. Gelsin ülkesinde yaşasın. Madem suçu muçu olmadığını söylüyor. İdare edecekse buradan idare etsin, siyasete soyunacaksa burada soyunsun. Siz daha önce de Obama’ya bu konuyu telefonda söylemiştiniz. - Şu anda belirli bir sürece doğru işler gidiyor. Bazı adımlar var, daha sonra bu sürecin içerisine de girebilir. Mesela kırmızı bültenle arananlar var. Peki bu arananları Türkiye’ye veriyorlar mı? Bölücü terör örgütleri mensupları, bunun dışında Cem Uzan, kardeşi, Fehriye Erdal gibi arananlar var. Yerleri o ülkelere bildirilmiştir. Dönmemiştir. Bunlar bilinen şeyler. Çok farklı anlayışlarla ülkelerinde koruma altına alınanlar maalesef var. Bu mücadele sürerken bir dirençle karşılaşıyor musunuz? - Ben şu ana kadar kendi mensupları dışında herhangi bir direnç görmediğimizi belirteyim. Her geçen gün siyasi otorite de otoritesini tesis ediyor. Bizzat şahsım başta olmak üzere bu işin takipçisi olacağız. MGK’nın tavsiye kararına da girdi. Sayın Başbakan da hükümet programında konuyu dile getirdi. Ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir konudur. Taviz vermemiz asla mümkün değildir. Nasıl bir takvim öngörüyorsunuz, sonuca ulaşacak mı? - Bu tür olayların bir takvimi olmaz. Şu anda hukuk çerçevesinde bir temizlik harekatı başlamıştır. Emniyet teşkilatından başlamıştır. Diğer bakanlıklarda da çalışmalar aynı şekilde devam edecektir. Her şeyin şu anda açıklanması doğru olmaz. Yol haritasının bir özelliğidir. Yapacağınız şeyi önceden anlatacak olursanız karşı tarafın da tedbirler almasına fırsat verirsiniz. Bir polis şefi, “Biz tedbir alıyoruz ama arkadan polis akademisinden Çin ordusu gibi geliyorlar” dedi. - O artık tarih oldu. O geçti artık. Artık o iş bitti. Oralara yönelik de farklı projelerimiz var. Masaya yatırıyoruz, bir miktar yenilikler gelecek. Hükümetimizden duyarsınız. Programa göre yaparız Bakanlar Kurulu’na hangi periyotta başkanlık yapmayı düşünüyorsunuz? - Onu başbakanımız ile görüşerek şartların elvermesine, programımıza göre bunları yaparız. Bu iş tutmuştur Siz çok deneyimli bir isim olarak, Davutoğlu’nun Ak Parti Kongresi’ndeki konuşmasını nasıl buldunuz? “Tamam bu iş oldu” hissi sizde uyandı mı? - Bu iş bana göre tutmuştur. ‘Yargıtay’ı idare etmiyor’ Adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı, siyasi otoriteye bazı eleştiriler yöneltti ama diğer iddialara değinmedi. - Yargıtay Başkanı, Yargıtay’ı kendisi idare etmiyor. Kendi ifadesi de budur. Benim konuşmamı Başkanlar Kurulu hazırlar ifadesini bizzat bana yanımda Adalet Bakanı da olduğu halde etmiştir. Devir teslim öncesindeki ziyaretinde. Başkanlar Kurulunuz konuşma metninizi hazırlayabilir. Benim konuşmalarımı ekibim hazırlar ama editörlüğünü ben yaparım. Tamamen benim kontrolümden geçer. Eğer Yargıtay Başkanı yarın ben sadece spikerliğini yaptım derse çok ayıp olur. Demek ki; sen o konuşmayı kabullendin, çıktın yaptın. Bu ne demektir? Sen bir defa yargı olarak yasama organına, yürütme organına karşı bir tavır takınıyorsun. Özellikle Barolar Birliği Başkanı’nın buralarda yasal olarak konuşma yetkisi yoktur. Ama Başkanlar Kurulu kararı diyor. Adama sormazlar mı sen neyin başkanısın? Barolar Birliği gider, yargı yılıyla ilgili açılışlarını yapar. Orada ne yaparsa yapsın. Bunları kendilerine anlattık. Buna rağmen bildiklerini yaptılar. Arkadaşlarım akşam resepsiyona da gitme niyetinde değillerdi. Sordular. Resepsiyon farklı bir olay. Orada konuşma söz konusu değil. Sizin tercihinizdir dedik, gittiler. 1990’da Önder Sav Barolar Birliği Başkanıyken, Özal konuşmasına yanıt verdi. Yargıtay yeni yargı yılı için kendisinden konuşma metni istedi. Vermediği için davet edilmedi. - Zihniyet aynı zihniyet. Parlamentoda tavırlara bakın. Zihniyet aynı, aktörler değişebilir ama bu zihniyet CHP zihniyetidir, değişmez. İşte seçimler ortada. Hepsi toplandı bir araya geldiler ama Yüzde 52. Ama bunlar yine ders almaz. Aslolan şu; Adalet Bakanımız da açıkladı. Biz yasama yılı başlar başlamaz bu konuyla ilgili bir karar çıkaracağız. Gelişmiş ülkelerde böyle adli yıl açılışı vs. yok. Bu gelişmemiş ülkelerin yaptığıdır. Bu törenler sadece Yargıtay’da değil hiçbirinde... Ama yeni gelen üyeler olabilir onlarla ilgili bişeyler olabilir. ‘Bağımsız, tarafsız olmalı’ HSYK seçimleri için bir değerlendirmeniz olacak mı? - Yargının kendi içinde böyle bir şey yapabilmesi birinci derecede HSYK ile ilgili bir konu. HSYK’nın mevcut yapısı içerisinde ancak büyük atamalarla ilgili düzenlemeler yapılabildi. Yeni seçimle inanıyorum ki; gerçekten bağımsız, tarafsız herhangi bir yerin kontrolü altında olmayan HSYK’nın oluşması zannediyorum birinci derece mahkemeleri çok daha farklı konuma taşıyabilir. Bunun dışında atanacaklar var. 22 üyeli bir yapı olacak. O yapının en ideal biçimde oluşması inanıyorum ki gelecek süreçteki kontrolü... İstinaf mahkemelerinin de alt yapısı oluşmuş vaziyette. Süratle devreye girince Yargıtay ve Danıştay’ın yükünü de ciddi manada almış olacak. ORGENERAL ÖZEL’E CEVAP: ‘Keşke açıklama yapmasaydı’ Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “İmzasız ihbar mektuplarıyla işlem yapamayız. İnsanları fişliyorlar” dedi. 30 Ağustos resepsiyonunda Genelkurmay Başkanı da benzer bir ifadeyi kullandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? - Ben şu anda ne Anayasa Mahkemesi Başkanı, ne de Genelkurmay Başkanı ile ilgili değerlendirmeye girerim. Genelkurmay Başkanı ile haftalık görüşmelerimde bu konuyu görüşürüm. Başbakanımızla da rutin görüşmesi var, O da konuşur. Ama şunun bilinmesini isterim ki; her şey imzalı mektuplarla takibe alınmaz. En azından burada bu geçiyorsa, ‘acaba’ der onu bir incelemeye alırsınız. Öyle bir ihbar mektubunu gönderen kişinin imza koymamasının nedeni pekala kendisine ilişkin endişelerden de kaynaklanmış olabilir. Benzer pek çok şey olmuştur ki; bunlar o insanın başını yemiştir. Sizin kurumunuzla ilgili böyle bir şey gelmişse; sen onu bir incelemeye al. Yoksa bir şey atarsın. Fişleme diyorlar? Fişlemeyi bundan önce yaptılar. Hep bizim elimize geçti. Emniyet istihbarat geçmişte bunları yaptı. Ben şimdi AYM Başkanı’na, Genelkurmay Başkanı’na da medya aracılığı ile cevap vermem. Ama keşke Genelkurmay Başkanımız böyle bir açıklamayı, bugüne kadar yapmadığı gibi, aynı şekilde yapmasaydı. Bizimle paylaşsaydı daha isabetli olurdu. Bugüne kadar cevap vermemiştir. Gerekirse Genelkurmay sitesinden gerekli açıklamayı yapmıştır. Ama burada nasıl olduysa böyle bir açıklamayı yapmak durumunda kalmıştır. Akıllı bina olarak inşa edildi Sizin Cumhurbaşkanlığınız döneminde Başbakanlığın zayıflayacağı öngörüleri vardı. Başbakan’ın Çankaya Köşkü’nü kullanacak olması güçlü Başbakan mesajı mı? - Zayıf veya güçlü başbakan konusu fiziki imkanlarla alakalı değil. Başbakanlık görevini üstlenen sayın Davutoğlu arkadaşımın bu işi güçlü ve başarılı şekilde yürüteceğine inanıyorum. Şimdi üzerinde çalıştığımız bazı seçenekler doğrultusunda, bizim Söğütözündeki Cumhurbaşkanlığı sarayına taşınmamızın akabinde, Başbakanlığın bazı törenler ve resepsiyonlar için Çankaya’yı kullanmasına izin verebiliriz. Zira Başbakanlığın mevcut yerde resepsiyon verecek yeri yok. Başbakan gidip otellerde mi resepsiyon verecek? Bizim resmi konutta misafirlere yemek verdiğimiz yer de yakışmıyor. Dar, şık değil. Türkiye artık eski Türkiye değil. Yeni Türkiye bir şeylerle kendisini ortaya koymalı. Cumhurbaşkanlığı makamı yeni binada çok farklı şekilde düzenlendi. Orada biz bir şeye çok dikkat ettik. O proje üzerinde bu fakirin çok katkısı var. Ankara bir Selçuklu başkenti mesajı vermemiz lazım. Buna çok dikkat ettik. İçerde Osmanlı motiflerine dikkat ettik. Modern dünyadan da etkileri yansıttık. Akıllı bina olarak burayı inşa ettik. Bizim şu anda 2-3 bin kişilik alanımız var. Hava güzelse 5 bin kişiye de çıkabilir. Büyük devlet olmanın gerekleri. Çözüm süreci Bülent Bey’de Başbakan, çözüm sürecini üzerine aldı. Çözüm süreci hangi aşamada, siz bu sürece nasıl bir katkı vermeyi düşünüyorsunuz? - Çözüm süreci bildiğim kadarıyla Bülent Beyin üzerinde. Kamu Düzeni Müsteşarlığı İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Ama çözüm süreci Bülent beyde. O şekilde değerlendirildi. Bunların hepsi Başbakan’a bağlı olup da Başbakan’ın pas ettiği görevlerdir. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu da aslında Başbakan’a bağlıdır. Onun başkanlığı mesela Bülent beye verilmiş durumda şu an. Çözüm sürecinde kararlılığımız aynen devam edecektir. Burada bir önemli konu da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın doğrudan Başbakanımıza bağlanmış olmasıdır. O da o görevi Başbakan yardımcılarından birisine verecektir. Kendisi sürekli olarak yoğunlaşamaz. Yoğun iç ve dış programları olacaktır. Ama Diyanet’in özellikle manevi noktadaki konumunu bir yerde iade-i itibar noktasında yüceltmek için böyle bir değerlendirme yapmışlardır. Buna hayırlı olsun denir. 2015’te silahlara veda edildiği bir dönemi görmeyi ümit ediyor musunuz? - İnşallah. Şu anda tedbirlerimizi ona göre aldık. Alıyoruz. Gerek hükümet gerekse MİT çalışmalarını bu yönde kararlılıkla sürdürüyor. Yakaladıklarımızı sınır dışı ediyoruz Bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçen Avrupalılar ile ilgili Türkiye’yi suçlayan ifadeleri var. Bu konuyu NATO’daki muhataplarınızla görüşecek misiniz? - Büyük ihtimalle onlar gündeme getirir. Bizim hiç tavizimiz yok. Terörle ilişkisini tespit ettiklerimizi yakaladığımız anda sınırdışı ediyoruz. Ama Avrupa ülkeleri de bazen gelenin terörist olduğunu bilmiyor. Turist olarak çıktığını zannediyor olabilir. Zaten bizden de o şekilde geçiyor. Bize isim bildirilirse biz hemen o isimleri alıkoyarız. Nitekim 4 binin üzerinde isme Türkiye giriş yasağı uygulanıyor. BM Genel Sekreterliği’ne Türkiye’den bir aday gösterilmesi söz konusu olabilir mi? - Olmaması için hiçbir neden yok. Olabilir. Şu anda henüz böyle bir gelişme söz konusu değil. Ama bu bir hayal değil, niye olmasın, olur. ‘Demek ki savaş bekliyorlar’ 30 Ağustos, 29 Ekim törenlerinde değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz? - Daha durun dün bir bugün iki. Şimdi hükümetimiz bir program açıkladı. O programı okuyacağım. Başbakanımızla program üzerine görüşeceğim. Her ne kadar muhalefet programı pek beğenmediyse de arkadaşlarımdan dinlediğim kadarıyla ben programı beğeniyorum. Bu hükümet yeni kurulmuş bir hükümet değil. Ama bu hükümet eski Türkiye’yi bir kenara bırakıp yeni bir Türkiye’yi inşa etmenin özlemi içerisinde olan bir hükümettir. Bunlar daha ne bekliyor anlamak mümkün değil. Yenilik adına kendileri ne adım atıyor? Bunlar hala eski Türkiye’de kalmış. Adam kalkıp da Anayasa ve İçtüzüğün bulunduğu kitapçığı parlamento başkanına fırlatacak kadar kendinden geçiyorsa bu demokratik bir ülkenin yansıması olarak konuşalamaz. Oranın genel başkanı kalkıp bu meşru müdafaa diyor. Nasıl bir meşru müdafaa ise. Meclis Başkanı kalkıp beyefendilerin üstüne mi saldırdı. Sorarsanız cumhuriyet tarihi kadar eskiyiz diyorlar. Nasıl eskiyse orada kalmışlar. Sayın Kılıçdaroğlu savaş dışında Cumhurbaşkanı ile görüşmem dedi.. - Demek bunlar savaş bekliyorlar. Parlamentoda grubu bulunan partilerle talep halinde görüşürüz. Biz makamın gerektirdiği bir davet iki davet üç davet yaparız. Geldiler geldiler. Gelmediler kusura bakmasınlar. Burası cumhurun başkanının olduğu makam. Bu makam savaşlara dayalı kurulmuş bir makam değil. Önümüzde 29 Ekim kutlamaları olacak arkasından düzenlenecek birçok törenler olacak. Onların katılmaması makamın çalışmasını hiçbir zaman etkilemeyecek. Anadolu’ya gideceğiz, BM Genel Kurulu var, G-20’ye Ahmet bey katılacak. Afrikayı ve Güney Amerika ülkelerini dolaşacağız. 2015’e çok canlı bir yıl olarak başlayacağız. Böylece 2023 hedeflerine ulaşacağız. Köşk seçimi ve Ak Parti’deki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? - Biz bütün işlerimizi istişare ile yaparız. Bunun için kavga gürültü hiçbir şey olmadı. 13 yılda göremezsiniz. Arada bazı ufak tefek bazı şeyler yaşanmış olabilir. Ahmet beyle bu süreçte müşterek çalışmamız kendilerinin de enerjik biçimde bu süreci işletmesiyle ön adımları atmış bulunuyoruz. Görevden ayrılan arkadaşlarımızın herhangi bir sıkıntı meydana getirmediğini görmekle mutlu oldum. Onlar için de şükranlarım var. Uçağın tasarımını ben yaptım Uçağı kim dizayn etti? - Ben yaptım. Değişik dizayn ve önerilerle geldiler. Ancak tasarımını ben yaptım. Şu şöyle olsun, bu böyle olsun dediler. Seçimleri ben yaptım. İsmi konusunda bir tartışma var uçağın. - Türkiye’nin kısaltılması TUR olduğundan böyle oldu. Biliyorsunuz üç harften fazla olamıyor. Milliyet
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.