1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Oltu taşına adanmış bir ömür
Oltu taşına adanmış bir ömür

Oltu taşına adanmış bir ömür

Ahmet Kara, 64 yıldır oltu taşı ve gümüş işlemeciliğiyle Erzurum’un geleneksel el sanatlarını yaşatan bir usta... Mesleğin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Kara, “Gençler kolay para kazanma peşinde" dedi.

A+A-

Gazete Güncel- Erzurum'un yaşayan değerlerinden biri olan Ahmet Kara, 13 yaşında çırak olarak başladığı Oltu taşı ve gümüş işlemeciliğini tam 64 yıldır ilk günkü aşkla sürdürüyor. Birçok dönem dizilerinin aksesuvarlarını işleyen ve geleneksel el sanatlarını yaşatan usta, kendi çizdiği motifleri kalem kullanmadan işleyerek benzersiz eserler üretiyor. Ancak, ustaya göre bu meslek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya... Evli ve 4 çocuk babası olan Ahmet Kara, Erzurum'un Pasinler ilçesine bağlı Kurbançayır Köyü'nde 1948 yılında dünyaya geldi. Yedi çocuklu bir ailede büyüyen Kara'nın köyde kalmasını istemeyen annesi, onun bir meslek sahibi olması için Erzurum şehir merkezine göndermeye karar verdi. Babasının maddi durumu iyi olsa da annesi, oğlunun kendi ayakları üzerinde durmasını istiyordu. Annesinin kararlı duruşu, onun hayatını değiştirdi. Ahmet Usta, "Annem dedi ki, 'Köyde kalmasın, bir meslek öğrensin.' Beni Erzurum'a gönderdi. O zaman çırak dediğin ustaya teslim edilirdi. Usta, 'Eti benim, kemiği senin' derdi. İşin özünü, emeği, disiplini öyle öğrenirdik" dedi.

ÇIRAKLIKTAN USTALIĞA...
Ahmet Kara, annesinin yönlendirmesiyle Erzurum'un ünlü kuyumcu ustalarından Hamza Dumlu'nun yanına çırak olarak verildi. O dönemin ustaları, çıraklarını sıkı bir disiplinle yetiştirirdi. Çırak, ustasının yanından ayrılmazdı, saygı ve sadakat esastı. O günleri özlemle anımsayan Ahmet Usta, "Şimdiki gibi değildi. Ben geldim, usta oldum diye bir şey yoktu. Kalfalarımız vardı, onların ihtiyaçlarını karşılardık. Kimisine takım getirirdik, kimisine sigara alırdık. Biz ustaların önünde saygıyla dururduk. Terzi de olsa, kuyumcu da olsa fark etmezdi.

Ustayı gördüğümüzde elimizi göğsümüze koyar selam dururduk" diye konuştu. Ustasının atölyesinde iken, işçiliği merakla izleyen Ahmet Kara, ustasının yaptığı desenleri dikkatle izlerdi. Kalem kullanmadan, gümüşe motif işleyen ustasının tekniğini çözmek için, sandalye arkasına ayaklarını koyar, omuzundan sarkarak desenleri öğrenmeye çalışırdı. Ahmet Usta, "O zamanlar ustam bilezik yaparken ben nasıl çizdiğine bakardım. Kalem falan yoktu. O yüzden omzundan sarkar, ne yaptığını izlerdim. Kalemle değil, direkt gümüşün üzerine motif işliyordu. Ben de merak edip onu taklit etmeye başladım" ifadelerini kullandı. Ahmet Usta merakı ve azmi ile yıllarca çıraklık yaptı, ardından kalfalığa yükseldi ve sonunda kendi dükkanını açtı. Usta olduktan sonra kendi çıraklarını yetiştirmeye başladı. Ancak ne yazık ki, yetiştirdiği çıraklardan çok azı mesleğe devam etti. Eskiden iş öğrenmenin farklı olduğunu ifade eden Ahmet Usta, "O zamanlar herkes her işi yapardı. Şimdi meslek dallara ayrıldı. Biri sadece kalemci, biri sadece kaynakçı, biri sadece montör. Eskiden ustalar her şeyi kendi yapardı. Ama yeni nesil kolay yoldan para kazanmak istiyor, meslek öğrenmek istemiyor" dedi.

64 YILDIR ELLERİNDE YAŞAYAN SANAT
Ahmet Kara, gümüşe işlediği motifleri tamamen kendi tasarlıyor ve kalem kullanmadan doğrudan işliyor. Bu özelliği sayesinde, geleneksel zanaatın en önemli temsilcilerinden biri hâline geldi. Dönem dizilerinin çoğu yönetmenleri bile onun eserlerini tercih ediyor. Ahmet Usta, "Birkaç dönem dizilerinde bulunan aksesuvarların süslemelerini ben yaptım. Dizi ekibinden bana sipariş veriliyor, ben de el işçiliğiyle hazırlıyorum. Hazır malzeme kullanmam, her şeyi kendim çizerim" diye konuştu. Kara elmas Oltu taşının Erzurum'a özgü bir değer olduğunu belirten Kara, taşın işlenme sürecini de anlattı: "Erzurum'un kara elması Oltu taşı, ardıç ağacının köküdür. Yıllarca hava altında fosilleşerek oluşur. İçinde beyaz damarlar olur, bu damarlar fosilleşmiş köklerdir. Damarı olmayan taş gerçek değildir. Taş, tünellerde kazılarak çıkarılır. Eskiden madenciler sürüne sürüne bu taşları çıkartırdı. Şimdi makineler var ama yine de zor bir iş. Oltu taşından yüzük, tespih, ağızlık ve çeşitli süs eşyaları yapılıyor. Ancak taşın hassas olması, işçiliğin büyük bir ustalık gerektirdiğini gösteriyor. Oltu taşı çok narin bir taş. Yere düşerse kırılır. O yüzden işçiliği de çok önemlidir. Ben her motifi kendi elimle çizerim, hazır döküm kullanmam" dedi.

 


BU MESLEK ÖLÜYOR
Ahmet Kara, 64 yıldır severek yaptığı mesleğin giderek yok olmasından büyük üzüntü duyuyor. Artık gençlerin bu mesleğe ilgi göstermediğini, el işçiliğinin yerine seri üretimin geçtiğini dile getiren Ahmet Usta, "Gençler çalışmıyor. Sanayide usta yok, kuyumcuda çırak yok. Telefon ellerinde, akşama kadar ona bakıyorlar. Eskiden adamın mesleği olurdu, yuvasını ku- kurardı, ailesini geçindirirdi. Şimdi insanlar kolay para peşinde" rardı, ifadelerini kullandı. Bunca yıl çalışmasına rağmen hâlâ yorulmadığını ve se-severek yaptığı için meslekten kopamadığını vurgulayan Ahmet verek Usta, "Ben 77 yaşına girdim ama hâlâ severek çalışıyorum. Evde oturamam. Çalışmadığım gün hasta gibi oluyorum. Bir meslek sahibi olmak insanı hayata bağlar. Ben bu mesleği çok sevdim. Gençler de sahip çıksın. Eğer bizden sonra kim- kimse devam ettirmezse, bu sanat yok olacak" dedi. se Bugün Erzurum'da tezgahının başında sessizce çalışan bir usta, belki de son temsilcilerden biri. Onun ellerinden çıkan her eser, yüzyıllık bir geleneğin izlerini taşıyor. Ahmet Kara'nın en büyük dileği ise bu mesleğin unutulmaması ve yeni neslin geleneksel el sanatlarına sahip çıkması.

Ayşe Nur ERDOĞDU Ayşe Nur ERDOĞDU/ Sabah

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.