Önüne gelen şair olursa!
Erzurum'da önüne gelen şair oldu, önüne gelene şiir okutuldu. Şairlik ayaklar altına düştü. Şimdi ise suyunu çıkardılar. İşte Orhan Bozkurt, kendine has üslubuyla yazdı...
Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazının ayrıntıları... Gün geçmiyor ki Erzurum'da sulu, susuz; konulu konusuz , sözüm ona şiir şölenleri düzenlenmesin. Yani şiirin de suyunu çıkardılar. ESKİ'den Su şiirleri… Aziziye'den Kar şiirleri… Bu hızla önümüzdeki günlerde; Hasankale’de Kartol şiirleri, Tortum'da Kızılcık şiirleri, Ve… İspir'de de Ayı şiirleri şöleni var… Gören, duyan da bu ülkede on binlerce şiir kitabı satılıyor sanacak! En baba şiir kitabının raf satışı bini geçmezken, memleketimizin edebiyat sofrasında neredeyse yüz bin şairli cacık var! Bunlara; "Kaç şair biliyorsun, kaç şiir kitabı okudun?" diye soracak olsan, yüzüne melül melül baktıktan sonra, ıkınarak saydıkları şair adı beşi geçmez. Çünkü, bunlar için en önemli şair kendileridir. Yazdıkları üç beş satırın ne olduğunu bilmedikleri gibi, şiir hakkında kulaklarına çalınan birkaç sözün kırıntılarıyla ahkâm kesmeye kalkarlar! Ve kendi paralarıyla bastırdıkları, bir sayfasında beş dize bulunan kırk sayfalık kitaplarıyla da kendilerine "şair" sıfatını yakıştırırlar. Sonra da haydi şiir şölenine! Bu seferki şiir şölenimizin konusu, sobamızın borusu, olsun. Şiirin inceliği ve anlamı ne demek! Yeter ki iki sesle, ölçüsü de ölçüye uysun! Elbette, okullarda genç gönüllere şiiri sevdirmek gerekir; gerekir de bu böyle olmaz! Şiir ziyafetini şiirde yetkin kişiler verirse o masa donatılır ve o masaya oturanlar da oradan sevmiş ve doymuş kalkar!.. Kaldı ki şiiri sevdirmek, önce gerçek şairlerin şiirlerini kitaptan okutmaktan geçer! Bakın gerçek şairler diyorum!... Yoksa, kendine "şair" diyerek, anlatımı ve imlası bozuk kitaplarını işportada satmak için başını bekleyen müteşairlerden (heveslilerden) bahsetmiyorum. Şiirde metaforla imgenin farkını bilmeyenler ve bunun ayrımını şiirde bile gösteremeyen sözde şairler, şiirin her duygudan oluşan sefasını veremedikleri gibi, bu durum dinleyenler için bir cefaya dönüşür! Ki; Daha şiir çözümlemesinden haberdar olmayanlar, şiir yazsa ne yazar! Şiiri sevmenin ilk şartı, şiir çözümlemesinden geçer! Şart değil, Şeyh Galib'in "Meyhaneyi seyrettim uşşaka mataf olmuş/ Teklüf ü tekellüften sükkanı maaf olmuş… " dizelerini açması!.. Açık yazılmış bir şiiri anlamaları yeter! Yok, bunlara gerek yok, diyenler ise kendilerini sözde şölenlerle avuturlar. Bir hafta, su konulu şiirle şiirin suyunu çıkarırlar; başka bir hafta da tezek konusuyla şiirin bokunu çıkarırlar.. Eğer amaç kendimizi eğlendirmek ve bazı duygularımızı tatmin etmekse konu çok! 'Kar 'şiirlerinden başlar, tavlada düşeş beklediğin 'zar' şiirlerinden çıkarsın. Sonra da milletin asla toz kondurmayacağı değerleri över durursun; ama şairliğin de bir muhaliflik olduğunu unutursun! Bugün bu şehirde şairlik kisvesiyle caka satanlar, hiç değilse şiiri toprak yaparak yatanlardan biraz utanmalı. Açların ziyafet verdiği nerede görülmüş!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.