1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. Onur Sağsöz yazdı: Çırçırlı Murat mucizenin adıdır!
Onur Sağsöz yazdı: Çırçırlı Murat mucizenin adıdır!

Onur Sağsöz yazdı: Çırçırlı Murat mucizenin adıdır!

Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Çelik ve ekibinin 15 yıldır üzerinde çalıştığı ilacın hikayesini gazeteci Onur Sağsöz yazdı.

A+A-

15 yıldır üzerinde çalışıyordu.

 

Dünya’da bir ilki gerçekleştirdi, efektif yöntemle molekül sentezledi.

 

Bu işin teknik ifadesi, Türkçesi şuydu.

 

Şeker hastalığı pençesindeki Aslıhan ninenin ayaklarını kesilmekten kurtardı.

 

Sadece onu değil, yarası olan kim varsa hepsine şifacı oldu.

 

Öyle bir krem geliştirdi ki, ilaç sektörünün dünya devlerini peşinden koşturdu.

 

Almanyaİngiltere ‘açık çek’ verdi, “hayır” dedi, ilacın ‘yerli ve milli’ olması için büyük çaba gösterdi.

 

“Tüm insanlık bu ilaçtan yararlansın” derdindeydi ancak sektörün devleri bir yana Dünya Sağlık Örgütü’nü (WHO) aşamadı.

 

Çünkü ruhsat alıp, ilacın Türkiye’den ihraç edilmesine ne ABD ne de AB izin vermiyordu. 

 

“O zaman kim daha ucuza üretecekse onunla çalışırım” dedi, aylardır peşini bırakmayan ABD’yle masaya oturdu.

 

Derdi para kazanmak, zengin olmak değil, toprağın verdiği mantardan yola çıkarak ürettiği bu organik ilacı insanlığa kazandırmaktı.

 

Ve Çırçırlı ‘mucize profesör’ Murat Çelik başardı. New Jersey’de bir ilaç şirketiyle ile anlaşmaya vardı.

 

İlacının taban fiyattan piyasaya sürüleceğinin garantisini aldı.

 

Boşuna ‘mucize profesör’ demedim!

 

Şekeri 400’e vuran hastaların uzuvlarını kurtarmak, yara ağrısından ‘öldürün beni’  diye haykıranlara şifacı olmak ‘mucize’ değil de nedir?

 

Sektörün devlerini peşinden sürükleyip, Dünya Sağlık Örgütü’ne kafa tutmak üstelik bunu Atatürk Üniversitesi’nin ‘şu yönetim’ anlayışıyla başarmak mucize değil midir?

 

Bana göre Çırçırlı Murat Çelik, mucizenin adıdır.

 

Hem biliyor musunuz, Atatürk Üniversitesi’nden göz yaşlarıyla kaçırttığımız efsane hocalardan biri olan Prof. Dr. Metin Balcı’nın öğrencisidir Murat Çelik.

 

Türk bilim dünyasının altın bir ismi tarafından yetiştirilmesiyle bugünlere geldi.

 

Ve de gitmiyor. ABD’nin oturma izni verdiği Murat hoca, New Jersey’e yerleşmiyor. 

 

Aradım, tebrik ettim ve duymak istediğim cevabın sorusunu yönelttim.

 

Hocam Rektörlüğe aday olur musunuz?

 

“Adayım ve de bir yığın projem var” dedi.

 

Bir çırpıda anlattı; süngerden laleye, ekstra proteinden jenerik ilaca kadar milyon dolarlık projelerinden söz etti. 

 

Gerçekleştirilmesi hiç de zor olmayan başlıkları anlatıyordu. 

 

Uzun zaman sonra projeleri olan bir rektör adayıyla, gerçek bir bilim insanıyla konuşmanın keyfini yaşıyordum.

 

Şehrim adına heyecanlandım. Neredeyse ‘parti kur oy vereceğim’ diyecektim ki, devam etti.

 

“Gardaş ben Çırçırlı bir bilim insanıyım. Yerli ve milli anlayışla yetiştim. Siyasi görüşümde bu yönde oldu. Haliyle ‘bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz’ sözüne inanmıyorum. Ben ve ekibim bu işi başardıysak bundan sonraki projelerimizi de gerçekleştirebilir, hükümetimizin desteğiyle şehrimize, ülkemize çok büyük bir katma değer sağlayabiliriz. Yeter ki, liyakat sahibi doğru isimlerle çalışalım…”

 

Tekrar tebrik ve teşekkür ettim.

 

Ve tüm bu başarılara rağmen Rektör Ömer Çomaklı’nın bir tebrik telefonunu çok gördüğü başta ‘mucize profesör’ Murat Çelik olmak üzere çalıştığı liyakatli isimler…

 

Prof. Dr. Zekai Halıcı, Prof. Dr. Özlem Barış, Doç. Dr. Ufuk Atmaca ve Dr. Sevinç Ersan…

 

Türk bilim insanlarının başarı halkasına biri yenisini eklediniz.

 

Türkiye’nin, Erzurum’un, Atatürk Üniversitesi’nin adını sınır ötesine taşımanız ve yaralara derman olduğunuz için canı gönülden teşekkür ediyorum.

 

İyi ki varsınız.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum