Orada bir Türkü Paşa var!
Erzurum’un değerleri birer birer yok olup gidiyor. Ancak, edebiyete gittiklerinde hatırlanıyorlar. İşte Erzurum’daki bir değeri bugün Derya Doğan kaleme aldı…
Günün birinde hepimiz yitip gideceğiz, ebedi ve asıl hanemize ulaşacağız. Tasavvuf ehli olanlar bu dünyaya, "bir nefes" mesabesinde bakarlar ve bu geçici hayatı, ebedi hayatla mukayeseye bile değer bulmazlar. Fakat gerçek o ki, "bu dünya" diye de değişmez bir hakikat mevcut...… Kendimizi ne kadar "misafir" ya da "fani" görürsek görelim, bize biçilen ömrü tamamlayacağız, taksim edilen vadeyi bekleyeceğiz. Bu geçici konaklama sırasında, kimilerimiz şu gök kubbenin altında hoş bir sada bırakarak, hayata veda ediyor, kimilerimiz de geldiği gibi göçüp gidiyor. Bugün dünya denilen bu alemin bir lahzalık keyfi varsa şayet, o da ardımızdan bırakacağımız hayatın nasıl olup olmayacağına bağlıdır. Erzurum bu manâda hayli zengin ve bi o kadar da iz bırakanları çok olan bir şehirdir. Edebiyattan sanata, politikadan askerliğe kadar, hayatın her alanında bu şehir abide şahsiyetler yetiştirmiş mümbit bir vadidir. Ne yazık ki aynı zamanda bu şehir, "ölü ozanlar" diyarıdır da...… Kimisinin baş ucunda dikili bir mezar taşı yoktur, kimisi de diyar-i ellerde sürgündür...… Emrah'ı da vardır bu şehrin, Nef'isi de...… Ziya Paşa da bu topraklardan neşed etmiştir, Sümmani de...… Reyhani'si de var bu şehrin, (Allah sağlıklı uzun ömürler versin) Türkü Paşa'sı Raci Alkır'ı da...… Türkünün mimarı, halk ezgilerinin ince işçisi, Erzurum kültürünün bezirgânı...… O, unutulmaz adı ve gök kubbede bırakacağı silinmez bir izle, bu toprakların ozanı, bu coğrafyanın sanatçısı, bu yanık yürekli halkın maşeri vicdanıdır. O Türkülerin Paşası, O unutulmaz ilahilerin bestecisi...… O Raci Alkır ve O bu şehir...… Oğlu Vahit'ten sık sık haberlerini almaya çalışıyoruz; işin doğrusu yüreğim el vermiyor bir devrin çınarını öylece yatıyor görmeye; bu sebeple hep uzaktan izliyorum, sağlığını ve yaptıklarını...… Neylersin ki, O da bir fani ve vakti geldiğinde O da en sevdiklerini arkada bırakarak çekip gidecek. Ve bizler arkasından sayfalar dolusu ağıtlar yazacağız, O'nun Türkülere nasıl hayat verdiğini anlatacak, tatyanların ve müstezatların artık yetim kaldığını söyleyip duracağız...… Kimse kusura bakmasın ama bu biraz sahtekârlık olmayacak mı? İşte Raci Alkır hayatta ve evinden bizleri izliyor. Bu şehir hızla değişiyor, dönüşüyor. Bugün öyle bir nesil var ki, ne tatyanı biliyor, ne de müstezatı… Ama biz biliyoruz ki O büyük mimar, O büyük usta orada ve sessizce bizi gözlüyor...… Bunu söylemekten utanıyorum lakin söylemek de zorundayım: Raci Alkır az bir isim midir ki, bugüne kadar hiçbir belediye O'nun o büyük adını bir esere vermeye layık görmedi? Muhtemelen öldükten sonra ağıt yakan da çok olacak, ne büyük bir sanatkâr olduğunu söyleyen de… Hayır sayın büyüklerim hayır; marifet, yaşarken o büyük değerlerin kıymetini bilmektir. Düşünün ki Raci Alkır olmasaydı, bugün hangi Erzurum uzun havasını siz radyolarınızdan dinliyor olacaktınız ve hangi Erzurum türküsünün Erzurum türküsü olup olmadığını anlayacaktınız...… TRT Erzurum Radyosu bivefa diye, TRT Erzurum Radyosu kendi değerini inkâr etmeyi marifet zannediyor diye, TRT Erzurum Radyosu sanattan ve sanatçıdan bihaber diye...…Bu şehir de mi Raci Alkır'ı yok sayacak, bu şehir halkı olarak bizlerde mi O büyük ustayı yaşamamış kabul edeceğiz? Olmaz...… Bu bize ve bizim şiarımıza yakışmaz...… Erzurum'a "ölü ozanlar" diyarı denilmesin istiyorsak, önce yaşayan ozanlarımıza sahip çıkalım...… İşte Raci Alkır bu büyük ozanlardan biridir, ustadır, mihmandardır, mimardır...… O, bu şehrin "Türkü Paşası"dır, O bu şehrin sanat vicdanı ve kavrulan yüreğidir. Bu şehirde eksik olan o gerçeği görecek yöneticiler ve o estetiğe sahip olacak ileri gelenlerdir. Vali Sebahattin Öztürk, Milli Eğitim Müdürü ile birlikte Türkü Paşa'yı evinde ziyaret edip hal hatır sormuş olmasaydı, inanın ki bu şehir Raci Alkır'ı hatırlamayacaktı...… Etmeyin, eylemeyin...… Siz unutsanız da tarih unutmaz O'nu...… Siz yok saysanız da sanat dünyası yok saymaz O'nu...… Çünkü O bir sanatçı, O bir sanatkâr ve O bu şehrin Türkü Paşası...… Özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler'e çağrıda bulunuyoruz...… "Sayın Başkan Türkü Paşa orada ve sizi bekliyor. Kimseden para pul istediği yok. Sadece ve sadece bu şehrin bir ferdi ve bu şehrin bir değeri olduğunun bilinmesini istiyor" Sayın Küçükler; ne demek istediğimizi anladınız...…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.