Özal, Gülen'i 'saklan' diye uyarmış!
Turgut Özal'ın 1980'de Başbakanlık Müsteşarı'yken Nur Cemaati'nin önde gelen isimlerinden Fethullah Gülen'i, "Askerlerin darbe yapması kesinleşti. Saklanman iyi olur" diye uyardığı ortaya çıktı.
Erzurum Güncel-ANAP döneminin etkili isimlerinden eski bakan Ekrem Pakdemirli, 'Özal'ın Mirası' adlı kitabında Turgut Özal'ın 1980'li yıllarda Başbakanlık Müsteşarı'yken Fethullah Gülen'i, "Askerlerin darbe yapması kesinleşti, saklanman iyi olur" diye uyardığını yazdı. Pakdemirli, ANAP'ın iktidar yılları ve Özal'ın başbakanlığı ile cumhurbaşkanlığına döneminde meydana gelen önemli gelişmelerin perde arkasının da yer aldığı anılarını, "Özal'ın Mirası" adıyla kitaplaştırdı. Turgay Yavuz'un kaleme aldığı kitap, önümüzdeki günlerde Ufuk Yayınları tarafından piyasaya çıkartılacak. Aydın Hasan'ın haberleştirdiği kitapta yer alan bazı çarpıcı bölümler şöyle: GÜLEN'İ UYARDIK: Fethullah Gülen Hocaefendi ile İzmir'de tanıştık. Hocaefendi, Bornova Merkez Camii'nde vaiz idi. Ben de üniversitede hocaydım. Ben İzmir'e 1972'de taşınmıştım. İlk başlarda vaazlarını dinledim. Daha sonra Hacı Kemal Erimez vasıtasıyla zaman zaman Hocaefendi ile görüştük. Hocaefendi ile irtibatımız Hacı Kemal Erimez vasıtasıyla devam etti. 1980 ihtilali yaklaşırken Turgut Özal, Hacı Kemal Erimez ve Fethullah Gülen'in de aralarında bulundugu kişiler ile beraber Ankara'da benim evimde bir araya geldik. Bu toplantıda Fethullah Gülen'e askerlerin söz dinlemediğini, darbe yapacaklarının kesinleştiğini, kendisinin saklanmasının iyi olacağını tavsiye ettik. Amerika'ya gitmeden önce kendisi ile zaman zaman görüşüyorduk. Amerika'da da yanlış hatırlamıyorsam bir defa görüştük. Fethullah Gülen'in camiası eğitim öğretim işlerinde harikalar meydana getirdiler, ülkenin yurt dışında tanıtımını çok başarılı biçimde yaptılar. BİTLİS ÖLDÜRÜLDÜ: 1993'te Eşref Bitlis, Jandarma Genel Komutanı'ydı. 1980'den beri Bitlis Paşa'yı tanırdım. Ülkesine baglı bir vatan evladıydı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde sorunların çözülmesi için bazı adımların atılmasını o da gerekli görmekteydi. Bazı siyasi adımların atılmasıyla sorunun daha iyi yönetileceğine inanıyordu. Bu konularda raporlar hazırladı. Bir kısım çevreler bundan rahatsızlık duyarak onu ortadan kaldırdılar. Bitlis Paşa kasıtlı öldürülmüştür. Bundan yüzde yüz eminim. Bir pilot olarak söylüyorum. O uçagın siparişini ben verdim havada öyle kolay kolay düşmesi mümkün degildi. Özelliklerini hala hatırlıyorum. Zamanın Genelkurmay Başkanı'na bu olayın bir suikast olduğunu söyledim ve konu ile bizzat ilgilenmesini rica ettim. Bu işte mutlak surette derin devletin parmağı vardır. MASON BAKANLAR: ANAP çok renkli bir partiydi. Bu durum hükümete de yansımıştı. Mesela Sanayi ve Ticaret Bakanı olan Cahit Aral masondu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Devlet Bakanlığı yapmış olan Cemal Büyükbaş da masondu. Özal, Büyükbaş'ı okuldan ve bürokrasiden tanıyordu. Bu arkadaşların masonluklarının aktif olduklarını zannetmiyorum. Yükselmek için zamanında bu teşkilata girmişlerdi diye düşünüyorum. Yine mesela Şahap Kocatopçu hem 1961'deki Kurucu Meclis'te Sanayi Bakanı'ydı ve o da masondu. Hem de masonların önde gelenlerindendi. SEMRA HANIM'IN AYAKLARINI YIKIYORLARDI Semra Hanım, Özal'a çok iyi bakıyordu. Özellikle hasta oldugu dönemde Turgut Ağabey'e çok iyi baktı. Yani onun için Turgut Ağabey'e iyi bir hasta bakıcı oldu diyebilirim. Zamanla etrafında çok insan toplanmasından dolayı başı biraz sersemlemiş olabilir. Bazı kadınlar yanına geliyordu. Efendim siz bugün çok yoruldunuz deyip ayaklarını yıkıyor, sonra da kuruluyordu. Böyle olunca tabii Semra Hanım da bu durumdan etkilendi. Sonra bazı programlara katıldı. Orda ona sesiniz güzel dendi. Bir mikrofon uzattılar, başladı şarkı söylemeye, tabii bu durum Özal'a biraz zarar verdi. Biz Turgut Ağabey'e bu durum üzerine biraz yüklendik. Agabey dedik siz Bülent Ulusu'nun veya Süleyman Demirel'in karısının çıkıp şarkı söylediğini gördünüz mü? Bu sözlerimiz üzerine rahmetli, gözleri dolarak 'Karısına söz geçiremeyen tek erkek ben miyim?' dedi. 'EVREN BIYIKLARIMI SEVMEZDİ' ANAP döneminde Ulaştırma ve Maliye Bakanlığı ile Başbakan Yardımcılığı yapan Pakdemirli, kitapta dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in bıyıklarını hiç sevmediğini anlatıyor: "Onun için bana çok sempatik davrandığını söyleyemem. Benim kararnamelerimi hiç imzalamazdı. Turgut Bey benim kararnamelerin akıbetini sorduğu zaman da 'O imzalanacak kararname göndermedi' derdi. Ben de makamına gider, durumu anlatırdım. İkna edici konuştuğum zaman fikrinde çok ısrar etmezdi. En iyi tarafı buydu. Enflasyon konusunda beni birkaç defa makamına çağırdı. 'Niye düşmüyor bu enflasyon? Emir veriyorum, düşsün şu enflasyon' dedi. Ben de kendisine 'Tabii ki inmez Paşam, mesela sizin kaç tane eviniz var, 3 tane, ama siz gittiniz İzmir Karşıyaka'dan 4'üncü evi de aldınız. Mala talep yarattınız, talep artınca fiyatlar da artıyor. Mala talepler azalsa kimse zam yapamayacak, mala talep azalacağı yerde artıyor. O zaman da mal sahipleri zam yapıyor. Türkiye'de uzun zamandır her ürün bulunamıyordu, şimdi insanlar istediği gibi ürünleri bulunca sanki bedava kabul edip mala hücum ettiler' dedim." "ÖZAL'I DAHA ÖNCE DE ÖLDÜRMEK İSTEDİLER" Özal'ın ölümünü suikast olarak düşünmemin sebebi daha önce de onu öldürmek istemiş olmalarıydı. Özal yeni bir uçak almıştı. Bu uçak 21 milyon dolara alınmıştı. Ben alınmasına karşı çıkmıştım. Bu iki motorlu bir uçaktı. VIP yolcuları taşıyan uçakların en az üç motorlu olması lazımdı. Özal bu uçakla bir seyahatte iken elektrik sistemi aniden sıfırlandı. Uçağı Pakistanlı bir pilot kullanıyordu. Onun mahareti ile uçak kazasız belasız indirildi. Sonradan bu durumun, bir farenin uçağın kablolarını kemirmesinden kaynaklandığı söylendi. O zaman bunun bir suikast tertibi olduğuna kanaat getirdim. Çünkü Başbakan'ın kullandığı böyle bir uçağın bu tür olaylara karşı gerekli tedbirlerinin alınmış olması lazımdı. İlk operasyonda denediler başarılı olamadılar, bundan sonra başka senaryoları devreye soktular diye düşünüyorum." NAİM İÇİN 7 MİLYON DOLAR VERDİK "Maliye Bakanı idim. Örtülü ödeneğin harcama evrakları bendeydi. Turgut Ağabey dedi ki 'Naim Süleymanoğlu'nu Türk vatandaşı yapacağız ama 7 milyon dolar istiyorlar.' Ben 'Vermem' dedim. 'Ben bu 7 milyon dolar ile 70 köye su götürürüm.' Bana dedi ki 'Naim Süleymanoğlu'nu aldık, olimpiyatlara gitti, Türk bayrağıyla yarıştı ve şampiyon oldu. Türk bayrağı göndere çekilerek İstiklal Marşı okundu. Bu İstiklal Marşı'nın yurtdışında okunması için kaç para verirsin?' Bunu anlatınca gözlerim doldu. 'Verelim be ağabey o zaman' dedim. Bulgar istihbaratına 7 milyon doları çantaya koyup gönderdik." "ÇANDARI'I ÖCALAN'A GÖNDERDİ" "Cengiz Çandar, Özal'a çevreden bilgiler getiriyordu. Bu yüzden Özal onunla arkadaşlığına önem veriyordu. Özal'ın, Çandar'ı bir kez de Öcalan'a terörle bir yere varılamayacağını anlatmak için gönderdiğini hatırlıyorum." "KABİNENİN ŞAKIYAN BÜLBÜLÜYDÜ" "ANAP çok renkli bir partiydi. Mesela Sanayi ve Ticaret Bakanı olan Cahit Aral masondu. Özal'ın ilk kabinesinin şakıyan bülbülüydü. Yani basına en çok demeç veren bakanıydı."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.