1. HABERLER

  2. GENEL

  3. PKK'ya 'Akdeniz' projesinin aklını bakın hangi ülke vermiş!
PKK'ya 'Akdeniz' projesinin aklını bakın hangi ülke vermiş!

PKK'ya 'Akdeniz' projesinin aklını bakın hangi ülke vermiş!

Suriye'de bir süre terör örgütü PYD/PKK'nın paravan kuruluşu SDG'nin sözcülüğünü yaptıktan sonra bölgeden kaçan Talal Silo, örgütün "Akdeniz'e çıkış projesi"ne dikkati çekti.

A+A-

Erzurum Güncel- Silo, ABD'li bir istihbarat yöneticisinin kendilerine, "kalıcı" olabilmek için karadan Akdeniz'e ulaşmak gerektiği telkininde bulunduğunu açıkladı.

PYD/PKK, Suriye topraklarının dörtte birinden fazlasını işgal ediyor.  Örgütün yayılma stratejisi, ülkenin doğusunda Irak sınırında başlayan hakimiyet  alanını Türkiye sınırı hattından batıya doğru ilerletmek şeklinde gelişmişti.

Gelecekte, dış dünyayla doğrudan bağlantı kurma ve destek alma  imkanına kavuşabilmesi, örgütün karadan Akdeniz'e çıkacağı bir koridor  açabilmesine bağlı. Türkiye'nin örgütün hedeflerine ilişkin uyarıları karşısında,  ABD yönetimi gelişmelerin DEAŞ'a karşı mücadeleden ibaret olduğunu savunuyor.

 

 Suriye'den ayrılmadan önce PYD/PKK'nın silahlı kanadı olarak bilinen  YPG elebaşlarıyla yakın ilişkiler geliştiren Silo, ülke genelinde SDG adını  kullanan örgütün faliyetlerine içerden tanıklık etti.

 

Silo, PYD/PKK'nın en büyük destekçisi durumundaki ABD'yle yapılan  temaslara birçok zaman katıldı.

 

Eski "SDG'li Silo, ABD'nin "Akdeniz'e çıkış projesi"ne bakışı, örgütün  silah depolarını Türkiye'ye karşı nasıl koruduğu, Afrin'deki durum ve petrol  ticareti gibi konularda AA'nın sorularını yanıtladı.

 

SORU: Son dönemde Irak sınırındaki Deyrizor'da hem savaş hem de  uluslararası rekabet şiddetlendi. Perde arkasında neler yaşandı?

 

CEVAP: 9 Eylül'de (DEAŞ'a karşı SDG adıyla) operasyonu başlattık.  Duyurusunu bizzat ben yaptım. Hedef Suriye’nin el-Cezire bölgesinin kalanını ve  Fırat Nehri’nin kuzeyini almaktı. Ne bizim ne YPG'nin DEAŞ’a karşı operasyon  başlatma imkanımız vardı. Bu operasyon ABD'nin isteğiyle oldu. Konu kesinlikle  petrol ile alakalı değildi. Hedef bu güçlerin SDG adı altında rejimden önce  Bukemal ve Meyadin ilçelerine varmasıydı. Böylelikle Irak ve Suriye arasında bir  barikat kurulacaktı. ABD başında yardım etmeye çalıştı ama başarısız oldu. İlk  başlarda Rusların tacizine uğradık. Hatta birçok kişi Rus ve rejim saldırılarında  öldü. ABD ile SDG omuz omuza savaşıyordu. Rejim uzaktaydı. Ama ABD, rejimin hızla  o bölgelere ulaştığını görünce SDG'yi harekete geçirdi. (YPG'li) Şahin Cilo’dan  bu işi yapmasını istedi. Çoğu kimsenin bilmediği bir şey var. Alınan birçok nokta  Ruslara bırakıldı. Hatta Konoko gaz tesisi ve çevresindeki petrol sahaları  Ruslara terkedildi. Bunlar devredilince  rejim ve Ruslar daha fazla ilerlemedi.

 

  

SORU: PKK, Deyrizor ve Haseke'deki petrolü nasıl işletiyor ?

 

CEVAP: YPG ve PKK, 2012’de Rumeylan’daki petrol kuyularını ele  geçirdikten sonra işletmeye başladı. Önceleri bu petrolleri, DEAŞ bölgeleri  üzerinden ihraç ediyorlardı. PKK kadrolarının Cezire’deki parasal işlerinin  sorumlusu Ali Şeyr, Kamışlı'da yaşıyor. PKK elebaşlarıyla doğrudan bağlantılı.  Petrol anlaşmaları yapmaya yetkili olan kişi. Elde edilen gelirleri sadece o  bilir. Bu, PKK’nın sırrıdır. Ali Şeyr, 2012'den beri petrolü dışarıya satıyor.  Eskiden satış sadece DEAŞ bölgeleri üzerinden sağlanırdı. Rejim ordusunun subayı  el-Katırcı, PKK’dan petrol alan genel sorumludur. Hatta Şahin Cilo’nun bile buna  müdahale edemeyeceğini söylediler. Petrol konusu örgütün sırrıydı. Sora sora bazı  bilgilere ulaştım. Sattıkları petrolün parası, Lübnan bankalarında kendilerine  yakın bazı isimlerin hesabına yatıyordu. Sonra para Avrupa’ya aktarılıyordu.  İsimlerin hepsi PKK'lı. Konu çok büyük. Her gün yüzlerce tankerle petrol  taşınıyordu.

 

  

SORU: Uzun süredir, PYD/PKK'nın Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e  çıkacağı bir hakimiyet koridoru projesinden bahsediliyor. Ziyaretler ve  görüşmelerde Amerikalı yetkililerin tutumunu öğrenme şansınız oldu mu ?

 

CEVAP: Proje değil, bir sözdü. Araştırma merkezinden geldiği söylenen  bir Amerikalı ile görüştük. Görüşmeyi onlar istemişti. Çok sayıda koruması vardı.  Daha sonra ABD istihbarat yöneticisi olduğu ortaya çıktı. Bize dedi ki "Eğer siz  Deyrizor’a yönelirseniz, ABD de SDG ve Suriye Demokratik Meclisi'ne, denize doğru  bir nokta sağlama konusunda gereken desteği verir." Bunun için söz verildi. Ancak  şu anda Deyrizor’u alma operasyonu başarısız oldu. Asıl mesele köylerin ya da  petrol sahalarının alınması değil. Şahin Cilo ve SDG’ye (Akdeniz'e çıkış için)  söz verildi. Ben de orada hazır bulundum, oradaydım. Bu (Deyrizor) operasyon  başarıyla sonuçlansaydı, zafer kazansaydık ABD belki SDG için denize doğru bir  koridor açmaya çalışacaktı. (Amerikalı istihbarat yöneticisi) "Böyle bir oluşumun  denize bir erişimi olmazsa, bir geleceğinin olması mümkün değil" dedi. Kürdistan  ve Erbil konusunu örnek gösterdi. Kürdistan'ın denize açılan bir noktası yok.  Dolayısıyla diğer tarafları her zaman razı etmek durumunda. Yoksa petrolü nereden  ihraç edecek. Mecbur bir noktası olacak, bir liman gibi. ABD tarafı bu konuda söz  verdi. Ama bundan sonra, şu an sanırım planlandığı gibi gitmedi. Ne olduğunu  önümüzdeki günlerde göreceğiz.?

 

  

SORU: Türk ordusu, 25 Nisan'da Irak'ın Karaçok mevkiinde YPG  hedeflerini vurdu. Karaçok'ta YPG'nin ne tür unsurları vardı?

 

CEVAP: Karaçok, YPG'nin silah ve mühimmat depoları ile para kasasının  bulunduğu başlıca üstü. Bahoz Erdal ile Şahin Cilo oralarda ikamet ediyordu. PKK  liderlerine ideolojik eğitim verilen yerdi aynı zamanda. YPG'liler de askeri  eğitim alıyordu. Ben oraya iki kez gittim. Birinde Şahin Cilo'yla görüşüp  kendisinden araba devraldım. YPG'nin arşiv ve basın merkezi de Karaçok'taydı.  Burada bulunanların hepsi lider kadroydu. Türkiyeli Nalin, kadınlardan  sorumluydu, Arapça bilmiyordu. Şevin de Türkiyeli Kürttü, çok az Arapça  biliyordu. (YPG gruplarından sorumlu) Rüstem ve Haseke sorumlusu Gerzan da vardı.

 

Şahin Cilo'ya ölü sayısının bu kadar fazla olmasına şaşırdığımı  söyledim. O da "Karaçok'ta Türkiye güvenlik ihlali yaptı. Liderler arasında yeni  görevlere seçilecek olanlar vardı. Rüstem, Türkiye'ye giderek orada çalışacaktı.  Türk istihbaratı bunu biliyordu. Biz ise zaten ABD'den 'hedef alınmayacaksınız'  mesajı henüz gelmediği için dışarda kalıyorduk" dedi.

 

SORU: ABD'li komutan Karaçok'ta vurulan yere gelince neler yaşandı ?

 

CEVAP: İkinci gün ABD'li sıradan bir komutan oraya geldi. Şahin Cilo  da ilk defa basında çıkmış oldu. ABD'linin koruması İngilizce konuşan Selar'dı.  Saldırının nasıl gerçeleştiğini anlattılar. Komutana, orada PKK'lı yöneticilerin  değil, sivillerle militanların bulunduğunu anlattılar. Komutan kınamadı bile. 5  gün kadar sonra Cilo bize, ABD'nin Türkiye ile konuştuğunu ve hiçbir saldırı  olmayacağını anlattı.

 

SORU: YPG, silah deposu sorununu nasıl halletti?

 

CEVAP: Ağır silah ve mühimmatlar Hemin'e teslim ediliyordu. Hemin de  bunları depolara bırakıyordu. Türkiye, Amerikalıların koruduğu bu depoları hedef  almadı. Birçok silah ve mühhimat Türkiye hedef almasın diye ABD'lilerin olduğu  (üslere) yerlere bırakılıyordu.

 

SORU: PKK, Afrin ile arasında bağlantı olmayan doğudaki alanların  bağlantısını nasıl sağlıyor? Kopukluk örgütü endişelendirmiyor mu?

 

CEVAP:  Suriye rejimi Halep’i alınca doğrudan bir yol oluştu. Fırat  Kalkanı Harekatı alanına (güneyinden) paralel bir koridor bu. Yol, Afrin’den  çıkıp (rejim bölgesinden geçip) Halep’in dışından Münbiç’e uzanıyor. Münbiç’ten  de (Fırat'ın doğusuna) Cezire’ye yöneliyor. Güzergahı kullanmak  için rejimden ya  da Rus tarafından onay gerekiyor. Hatta bazen İranlıların.

 

SORU: ABD, YPG'yi koruyan tavrı Afrin için de geçerli mi?

 

CEVAP: ABD, Afrin için hiçbir güvence vermedi. Hatta McGurk ile ilk  görüşmemizde sordum. O zaman daha Afrin ile (doğudaki alanların) hiçbir iletişim  yolu yoktu. Ona Afrin'e desteği sordum. ABD yönetimi olarak Afrin'e destek  vermeyeceklerini söyledi. Bu bizim ilk görüşmemizde oldu. "Afrin'dekiler başka  bir destekçi istiyorsa arasın bulsun" dedi. "Ben de belki Rus tarafı olur" dedim.  O da "Bizim için bir mani" yok dedi.

 

Sonra beni Esed'in amca oğlu Hüseyin Esed aradı. Hımeymin Üssü’nde  bulunan Rus tarafıyla SDG arasında bir hat kurmamı istedi. Durumu Şahin Cilo'ya  açtım. Bu hattın ABD’yi rahatsız edeceğini söyledi. Ama (sözde YPG genel  komutanı) Sipan Hamo, Ruslarla iletişime geçmeyi istedi. Ben de durumu Hüseyin  el-Esed’e aktardım. Ardından Rus tarafıyla iletişim kanalı açıldı. Birçok konuda  Rusya’dan yardım istiyorlardı.

 

  

SORU: Türkiye'nin Afrin'e müdahalesi PKK'yı ne kadar  endişelendiriyordu?

 

CEVAP: Türk kuvvetleri (Afrin'e) müdahale ederse çok hızlı şekilde  kenti ele geçirebilirlerdi. Aslında Afrin'deki durum örgütün dışarıya gösterdiği  gibi değil. Bundan dolayı çok korkuyorlardı. Mesele sadece Afrin’in düşmesi  değildi. Türk güçlerinin kuzey kırsalını kesmesi, tüm (Akdeniz'e çıkış)  projelerinin başarısızlığa uğraması demekti. Çünkü Afrin’i projenin kalbi  sayıyorlardı. Türkiye'nin müdahalesi, pazarladıkları rüyaların sonu olurdu.  Afrin'de, Türk kuvvetlerinin olası müdahalesine karşı orada Rus varlığını  istiyorlardı.

 

Suriye rejimi, Afrin'de Türklerle herhangi bir temas durumunda Suriye  bayrağı çekilmesini istedi. Ama rejim bayrak asılan noktaların kendine devrini  şart koştu. İşte bu talebi Kandil reddetti. Ama en nihayetinde sınır unsurları  korkuyordu. ABD’nin Türkiye’ye Afrin’i ele geçirmemesi için baskı yapacağına  inanıyorlardı. ABD ise şu ana kadar cevap vermedi. ABD başlangıçta kurtarılan  bölgelere destek sağlayacağını söyledi ama Afrin’e destek vermeyeceğini başından  beri ifade etti.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.