1. HABERLER

  2. DOĞU ANADOLU

  3. Prof. Dr. Sönmez içini döktü!
Prof. Dr. Sönmez içini döktü!

Prof. Dr. Sönmez içini döktü!

Prof. Dr. Bingür Sönmez’i hemen hemen herkes tanır. Nede olmasa dünya çapında bir cerrah. Prof. Dr. Sönmez, önceki gün yazarımız M. Talat Uzunyaylalı’ya bir mektup gönderdi. Bu mektup birilerini çok kızdıracağa benziyor. İşte Yazarımız Uzuny

A+A-

Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazı... Prof. Dr. Bingür Sönmez’in cevabı ve Alaattin Karaca’nın katkısı Daha önce bu köşede “Sarıkamış Şehitlerini Yılda Kaç Kez Anmalıyız” başlıklı bir yazı yayınlamıştık. Bu yazımızı, “Sarıkamış Haber Gazetesi” www.gazeteguncel.com’dan alıp yayınlamış. Sarıkamış Dayanışma Gurubu Başkanı sıfatıyla Prof. Dr. Bingür Sönmez Bey’de yazımızla ilgili uzun bir mektup yazmış. Ayrıca kendi yazdığı, “Ateşe Dönen Dünya SARIKAMIŞ” adlı kitabı ile Maurıce Larcher’in “Büyük Dünya Savaşlarında Türk Cepheleri-1 KAFKAS HAREKÂTI” ve Prof. Dr. Ali Berat Alptekin - Prof. Dr. Abdurrahman Güzel’in hazırladığı, “Geçmişten Günümüze Âşıkların Dilinde SARIKAMIŞ” isimli kitapları imzalayarak göndermiş. Yine bu yazıyla ilgili dağcılığın ünlü ismi Alaattin Karaca Bey de katkıda bulunmuş. Yapılanlara ışık tutması ve sorunları ortaya koyması bakımından her iki yazı ilgili ilginç ayrıntılar içeriyor. Sönmez ve Karaca’ya katkıları için teşekkür ediyor ve bir yorum yapmadan yazılarıyla sizleri baş başa bırakıyorum. Önce Bingür Sönmez Hoca’nın mektubu: “Gazetenizde 20 Temmuz 2010 tarihinde yazmış olduğunuz ‘Sarıkamış Şehitlerini Yılda Kaç Kez Anmalıyız’ isimli yazınız için teşekkür ediyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi, 1914-1915 Sarıkamış şehitlerinin resmi anılması özgün tarihi olması nedeni ile 22 Aralık - 02 Ocak tarihleri arasında olmalıdır. Bunun dışında yazın yapılanlar (bizim bu yıl yaptığımız gibi) yeni şehitliklerin ve anıtların ziyarete açılması (Bu yıl Narman'da 2500 şehidin bulunduğu bir şehitlik, Oltu, Kosor Boğazı ve Ersinek köylerine birer anıt açılışı yaptık) veya kışın ulaşılamayan (Allahuekber Zirvesi gibi) şehitliklerin ziyareti için yapılan aktivitelerdir. Bildiğiniz gibi Konya ve Hacı Bektaş'a yılda 3-5 milyon (inanç turizmi), Çanakkale'ye yılda bir buçuk milyon (şehitlik turizmi) turist gelmektedir. Sarıkamış'a da özellikle dedelerini Kafkas Cephesinde kaybetmiş torunlardan yılda 10-15 000 turist gelse ve şehitliklerimizi dedelerini anmak için ziyaret etseler kime ne yorgunluk verir anlamış değilim. Bu akımı sağlamanın tek yolu da basında bu tür ziyaret haberlerini canlı tutmaktan geçmektedir. Benim kişisel olarak bu konuda yaptığım çalışmalar ortadadır. Bu yıl bizimle gelen 120 misafirimiz içinde 3 emekli general, bir konsolos, bir aktif, 3 emekli üniversite rektörü, 6 profesör, 10 doktor, televizyon belgeseli yapan uzmanlar, büyük gazetelerin üst düzey yöneticileri, çok önemli iş adamları ve mesleğinde zirve olan yöneticilerin bulunduğunu bilmenizi isterim. Arzu ederseniz isim listesini hemen takdim edebilirim. Kış aktiviteleri Kızılçubuk'tan Sarıkamış'a yapılan yürüyüş ile özdeşleşmiş olup gençlere yöneliktir. Yazın getirdiğimiz misafirlerin yaş gurubu bu kış aktivitelerine katılıp dağ yürüyüşü yapmaya uygun değildir. Yaz aktivitelerindeki amacımız bu yaş gurubundaki insanlara Sarıkamış şehitlerinin heyecanını yaşatarak yöreye ilgiyi artırmaktır. Ayrıca bu insanların kışın kayak turizmi için aileleri veya dostları ile tekrar geleceklerini düşünebiliyor musunuz? Benim ve arkadaşlarımın tüm bu hizmetleri yaparken ne kadar masraf ettiğimiz malumunuzdur. Ayrıca bu hizmetleri yaparken karşılaştığımız bazı sorunları sizinle paylaşmak isterim: Bazı sorumsuz hemşerilerimiz tarafından gurubumuz üzerine araba sürülmesini ve arkasından arabanın açık camından ağza alınmayacak küfür edilmesini (Öğretmen Filiz Arbak'a sorabilirsiniz - Sn. Veysin Temel'in oğlu), bazı siyasiler tarafından atılan ucuz iftiraları (belediye başkanı, milletvekili, bakan olma isteği gibi son derece komik bulduğumuz yorumları), bölge jandarmasının Allahuekber zirvesine çıkmamıza izin verilmemesinin bizim korkaklığımız olduğu gibi söylemleri, konvoyumuz güvenlik nedeni ile Erzurum harekât merkezinden devamlı takip edilip, jandarmanın bizi her sabah otelden alıp akşam otele bırakmalarını Sarıkamış içinde jandarma ile konvoy yapıp hava atmak gibi değerlendiren yöneticileri, benim bu hizmetleri ünlü olmak için yaptığım gibi anlamsız iddiaları da her zaman olgunlukla karşılıyoruz. Yapmak isteğimiz bir şehitlik onarımı için (basit bir çevre duvarı ve kapı yapılması) yerel inşaatçılar tarafından Sarıkamış'ta bir ev yapabilecek para talep edilmesini (Sn Ahmet Günay veya Sacit Özbey'e sorabilirsiniz), Çam Kardan Bayraktepe'ye bizi çıkaran minibüs ekibinin 2 saatlik hizmet için bizden bir günlük yevmiye talep etmesini (TIT turizm bürosundan Sn. Haluk Kurt'a sorabilirsiniz), Allahuekber Zirveye bizi çıkaran minibüs şoförüne makul fiyat verdiği için cep telefonundan küfür eden şoförler kooperatifi başkanını, cağ kebap yiyen 3 arkadaşımdan Hilton'da yemişler gibi hesap alan kebapçıyı veya Pazar günü sizin için özel olarak açtım diyerek 40-50 kişinin yediği cağ kebabı ödediğimiz zaman gün ortası olmasına rağmen ben bu geri kalan döneri kime satacağım diyerek geri kalan dönerin de parasını isteyen esnafı hep olgunluk ile karşılıyoruz. En çok ağırımıza giden Bayrak Tepeye ayda bir bayrak çeken görevlinin para beklemesidir; "Kardeşim bedava bayrak çektirmek istiyorlar" ifadesini ayıplamak yetmez. Bu yıl teleferiğin kablolarını farelerin yediği gibi bir mazeret ile Bayraktepe'ye çıkamayışımız çok anlamlıdır. Eğer yerel katılımcılar ile birlikte 200 civarındaki katılımcı o görkemli bayrak direği altında birer resim çektirip gittikleri yerlerde anlatsaydılar eminim Sarıkamış'ın büyük propagandası olurdu. Bu direğe asılan bağış bayrakları kurumlarında sergilemek istedikleri için sahiplerine geri vermek üzere istediğimiz zaman bunun bayrak kanununa aykırı olduğunu söyleyerek vermek istemeyen, 25.000 TL masraf ederek yaptıracağımız bir anıta Kars Valiliği ve Sarıkamış Dayanışma Grubu yazmak istediğimizi belirtince sadece Valilik yazılmasını isteyen, yeri gelince gazetelere bunun tersi beyanat veren (belgeler mevcuttur) ve Bingür hoca ile iki kez muhalefetimiz oldu, diyen yöneticileri olgunluk ile karşılıyoruz. Aynı yöneticilerin "Nefsi tahrik ettiğimi" (anlamını bilmiyorum), benim yıldız olmak istediğimi belirtmelerini kınıyorum. Siz yaz anma törenlerinin gereksiz olduğunu beyan ediyorsanız bunu yapmayı üstlenen Erzurum Üniversitesi ve Valililiğini de saygı ile karşılamak zorundasınız. Ayrıca bu yöneticilere şehit anma törenlerini davul zurna ile Allahuekber zirvede yapanın bizler değil kendilerinden iki önceki vali olduğunu hatırlatmak da borcumuzdur (haber videoları mevcuttur). Bu örnekleri çoğaltabilirim ama sizi daha fazla üzmek istemiyorum. Ayrıca fiziksel olarak imkânsız olan Sarıkamış Şehitlerini Erzurum'a taşıdığımız konusunu da esefle izliyoruz. Sarıkamışlı hemşerilerim şunu bilsinler ki doğup büyüdüğümüz yerlerde yöremize kazanç getirecek aktiviteler yaparken ne kadar hakaret ve aşağılama görüyorsak, Erzurum'da bunun tam aksine bürokrasinin her seviyesinde, devletin her katında, esnaf ile olan ilişkilerde aşırı bir hizmet, saygı ve hürmet görüyoruz. Tüm bunlara rağmen biz otel konaklamalarımızı, minibüs kiralamalarımızı, alışverişlerimizi hala Sarıkamış'ta yapıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının, gönüllü insanların Soğanlı ve Allahuekber dağlarını dolaşarak (şu anda Sn. Necati Bölükbaşı ve AKUT ile birlikte bizim yaptığımız gibi) sahipsiz, yıllardır ihmal edilmiş, kaybolmaya yüz tutmuş (çoğu kaybolmuş) toplu mezar olan şehitliklerimizi saptayarak korumaya almalarını diliyorum. Yerel yöneticilerin bu şehitliklerin ziyaret edilmesi için yollar yapmasının köy ve yayların ulaşım ve güvenliği için ne kadar yararlı olacağını düşünebiliyor musunuz? Dilerim Sarıkamış'a sizleri bıktıracak - yoracak kadar ziyaretçi gelsin. Genç kardeşlerimiz rehberlik eğitimi alsınlar ve misafirleri makul bir ücret karşılığında alıp Eski Sarıkamış Şehitliği, Dikenli Tabya Şehitliği, Turnagöl Şehitliği, Divik Yayla Şehitliği, Divik Köyü şehitliği ve Başköy - Beyköy üzerinden Allahuekber’de zirveye çıkarıp en son Hamamlı Şehitliğine ve Allahuekber Şehitleri Anıtını ziyaret ederek Sarıkamış çarşısına götürseler, benim hemşerilerim ve çocukluk arkadaşlarım da onlara benim misafirim oldukları için (bu yıl yaptıkları gibi) birer bardak çay ısmarlasalar ne kadar güzel olur. Bu insanların bu yıl yaptığımız gibi, bir yerel oteli (Çamkar ve öğretmen evi) iki gün tam kapatıp üç öğün yemek yediklerini düşünebiliyor musunuz? Bu yıl kiraladığımız 5 orta boy otobüs, her yıl kiraladığımız 15-20 minibüs, otel paraları ve çarşıda yapılan alışverişlerin yöreye ne kadar sıcak para bıraktığının, yılda böyle 10-15 gurup gelse acaba yöreye ne kadar yorgunluk vermiş olur farkında mısınız? İlkokul mezunu bile olmayan bir İbrahim Tatlıses (yakın arkadaşımdır) Urfa'yı camileri ile evliyaları ile balıklı gölü ve hatta mağaraları ile dünyaya tanıtmış bulunmaktadır. Ben hemşerilerimden hiçbir yardım talep etmeden Sarıkamış'ı dünyaya tanıtmaya çalıştım ve başarabildiğim kadarı ile çok mutluyum. İleri derece yorulmuş ve zaman zaman kırgınlıklar yaşamış olmam nedeni ile bu görevi benden alacak olanlara hemen devretmeye hazır olduğumu bilmenizi rica ediyorum. Sarıkamış halkına siyasilerin düsturu olan "Aç bırak ağlasın - İş verme yalvarsın" politikasını uygulamak için yaptıkları entrikalara itibar etmemelerini tavsiye ediyorum…” Alaattin Karaca’nın yazısı “Sarıkamış Şehitlerini anma tırmanışları ile ilgili yazınızı okudum. Bildiğim kadarıyla 1998 yılında Temmuz ayında Türkiye Dağcılık Federasyonu tarafından Selim Sarıgün köyü rotasından ilk defa Allahuekber şehitlerini anma tırmanışı yapılmıştı. Daha sonraki yıllar yaz ve kış olmak üzere yılda iki defa bu faaliyet Türkiye dağcılık Federasyonu tarafından her yıl tekrarlandı. Sonraki yıllar Erzurum ve Kars illeri arasında sen yaptın ben yaptım şeklinde başlatılan olumsuz davranışlar nedeniyle muhalli basının eleştirilerinde yer almamak uğruna Dağcılık Federasyonu yaz tırmanışlarını yapmamaya karar vererek, her yıl Aralık ayı sonlarında ülke genelinden dağcıların katılımı ile Allahuekber dağına kış tırmanışlarını bu güne kadar aralıksız düzenlediğini biliyorum. Daha da önemlisi Allahuekber şehitlerini anma yürüyüşü olarak Erzurum Palandöken Dağından Başlayıp dağlardan dağ kayakları ile yedi gün yürüyerek Sarıkamış Allahuekber Şehitliğine yüründüğünü de bilmekteyim. Bu faaliyet bildiğim kadarıyla iki defa tekrarlandı. Biraz zaman ayıra bilirseniz bu bilgilere internet aracılığı ile de ulaşabilirsiniz. Ülkemizi bizlere kazandırmak uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimizi anmak, saygı ve şükranlarımızı sunmak hepimizin görevidir. Bunu yaparken ise birileri medya önünde birileri de şehitlerimizin şehit düştüğü dağların doruklarında geceleyerek gerçekleştirirler. Bunları da unutmamak ve bunlara da yer vermek gerekir. Ellerinize sağlık iyi ki yazmışsınız…”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.