Rahat uyu Meleğim
Ağrı'da aile içi şiddet nedeniyle hayatını yitiren Melek için jet dava! 4 müebbet istemi! Rahşan Gülşan yazdı
Erzurum Güncel- Pazar sabahı cep telefonumun ekranında bir Ankara numarası belirdiğinde iki ihtimal vardı kafamda. Ya, dünkü Cumhuriyet yazım için Mehmet Ali Şahin‘den fırçalı bir telefon konuşması geliyordu ya da Bakan Fatma Şahin‘in sitemlerine maruz kalacaktım. Arayan ikinci isimdi. Fatma Şahin lafa bayramımı kutlayarak başladı. Ancak asıl arama nedeni olan konuya geçmeden önce, benim inatla takip ettiğim bir konuda bana bir müjde vereceğini söyleyince ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Çünkü müjdenin Ağrı’da ailesinin zulmü sonucu önce akli dengesini sonra hayatını kaybeden Melek ile ilgili olduğunu anlamıştım. Ve uzun zamandır beklediğim müjde, bakanın ağzından geldi: “Ağrı Savcısı Adli Tıp raporunu beklemekten vazgeçip davayı açtı. Ve Melek’in kendi babası, kayınvalidesi, kayınpederi ve kocası hakkında müebbet cezası istedi...” Telefonda bir bakanla konuşuyor olduğuma aldırmadan sevinç çığlığı atıverdim. Fatma Şahin de çok sevinçliydi. Karşılıklı sevinç paylaşımında bulunduk. İlk duruşma kasım ayında olacakmış ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı müdahil olarak bulunacakmış davada. “Peki araya sizin girmenize rağmen Adli Tıp raporu neden bu kadar gecikti?” soruma yanıtı, bir ülke gerçeğiydi. Adli Tıp Kurumu, kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda artık rapor yazmak konusunda çok çekingen davranıyormuş. Bu nedenle Ankara’daki ekip, İstanbul’daki genel kurula yollamış bulguları. Kurulun karar vermesini istemiş. Bu da raporu geciktirmiş haliyle. Sanırım Adli Tıp, Münevver Karabulut davasında yaşanan delillerin kirlenmesi skandalının ardından böyle bir endişeye kapılmış durumda. Ama koskoca kurumun kendine olan güvenini yitirmiş olması kulağa hiç de güzel gelmiyor. Yine de bu davanın artık açılmış olması ve kızcağızın bu hallere düştüğünü fark bile etmeyen öz babasının da ölümde sorumlu görülmesi hakikaten günümü aydınlattı. Umarım dava süreci daha önce birçok kadına şiddet davasında yaşadığımız hayal kırıklıkları ve adalete olan güvenimizi sarsıcı bir sürece dönüşmez. Bu güzel haberin ardından dün yazdığım boşanmalarda ikna odası yazısıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. Sistemin ikna odası gibi çalışmayacağını ve sancılı boşanma süreçlerinde boşanan çiftin etrafındaki insanların da en az hasarı alması ve çocuklar gibi kendilerini gelecekte de ilgilendirecek konularda bağlantı kurabilmelerini sağlamak amacıyla dostça ayrılabilmeleri için gerekli psikolojik desteği vermeye çalışacaklarını belirtti. Yapacakları işin boşanma psikolojisini yönetmek olacağını söyleyen Şahin, bu projenin henüz pilot aşamasında olduğunu ve 5 ilde uygulandığını söylerken bu çalışmanın zorunlu olmayacağının altını çizdi. Ama bakan hanım konuşurken benim aklım hâlâ Melek‘le ilgili gelen iyi haberdeydi. Sahi, Melek‘in bu dünyada huzur bulmayan ruhu bu haberle biraz olsun rahatlamış mıdır?
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.