Sağsöz, maskeleri düşürüyor....
Bir çok şaibeli işle gündeme gelen Murat Ertaş, yine yandaşlarının yanında yer aldı. Ama Erzurum'da yazılmayanları yazan gazeteci Onur Sağsöz'den, gerekli cevabı aldı...
Erzurum Güncel- İşte yine çok konuşulacak o yazı...
BAK MURAT HOCA GERÇEKTEN ÇOK BASİT!
Sabah gazeteci arkadaşım Orkun Çizmeli aradı.
Dünkü yazımı ve arkasından gelen sosyal medya paylaşımları üzerinde konuştuk.
Toplumun her kesimi takdir ve dua ediyordu.
Hele İtalya’da yaşayan bir Erzurumlunun heyecanına ortak olmak çok keyifliydi.
Belli ki, memleket hasreti iliklerine işlemiş, telefonda ağlamaklı sesiyle, “Allah razı olsun, var olun” diyordu.
İstanbul, Bursa, İzmir her yerden aradı Erzurumlular, teşekkür mesajları gönderdiler.
Sağ olsunlar güne moralle başlamıştım.
Ta ki, Orkun’un dikkatimi çekmesiyle Murat Ertaş hocanın paylaşımını görene kadar!
Üzüldüm.
Bir öğretmenin hele ki, Erzurum ile ilgili kitaplar yazmış birinin bu yaklaşımı üzücüydü.
Kendimi suçladım!
O kadar yazdım, fotoğraflarla gösterdim anlatamadım her halde dedim!
Anlayanlar anladı da ‘anlamayan’lar için çok ama çok basit örnekle durumu yeniden izah edeyim dedim!
Bak şimdi Murat hoca... Gerçekten çok basit.
Senin evine geliyorum. Gelmeden önce de kıramayacağın erk sahibi, nüfuzlu birini de arıyorum çünkü evde bir takım planlarım var ve en güzel tarafı senin bundan haberin yok!
Kapıda karşılıyorsun beni. İzzet, ikram on numara.
Bakıyorum ki, biri mutfakta diğeri salonda iki televizyon, ‘hoca sende fazla var biri benim’ deyip alıp gidiyorum.
Arada nüfuzlu biri var ya, ‘gık’ da diyemiyorsun. Arkamdan öylece baka kalıyorsun ben televizyonunu götürürken!
Şöyle de yapıyorum. Televizyonunu kendi evime getirip, herkesin görebileceği şekilde pirinç tabela üzerine aynen şunu yazıyorum.
“Bu televizyon Murat Ertaş’ın ‘envanterinden çıkarılmamak şartıyla’ evinden buraya getirildi. Artık ne zaman geri veririm Allah bilir. Şimdi oturun izleyin”
“Amaaann götür ne olacak, ben de bir tane daha var” dersen sorun yok.
Hoca inanmıyorum... İnanmak istemiyorum gerçekten bu durum seni rahatsız etmez mi?
Gerçi etmemiş ki, o paylaşımı yapmış bir de altına, “Konu bana sorulunca söylediğimdir” diye yazmışsın.
Bence sus hocam ve bu konuda ağzını açma. Soran olacağını sanmıyorum ama olursa, ‘bilmiyorum’ falan de, geçiştir. Sonuçta her şeyi bilecek halin yok!
Bir gazeteci olarak çatlak sesi her zaman sevmişimdir ama seninkisi çatlak falan değil, ses bile değil... Seninkisi... Tarifi yok be hoca.
Neyse umarım yukarıda verdiğim bu örnekle olayı anlamana yardımcı olmuşumdur.
Bak yeniden oku inan çok basit!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.