Sakın silmeyin! Artık onların her biri bir kanıt
Hayatımızda önemli bir yere sahip olan akıllı telefonlarımızla birlikte sosyal medya kullanımı da arttı. Günlük yaşantımızda Whatsapp, Facebook ve Twitter'da önemli mesajlaşmalar gerçekleştirilebiliyor.
Erzurum Güncel- Yaşam koşulları değiştikçe ispat araçları da değişir. Kısa mesaj, WhatsApp, Facebook ve Twitter paylaşımları eskiden delil kabul edilmezken, artık bunlar da delil kabul ediliyor.
Milliyet'ten Prof. Dr. Erol Ulusoy'un yazısı:
Arzu edilmez ama, karşınızdakiyle bir hukuki ilişkiye girerken ne kadar dikkat ederseniz edin, bazen sorunlar kaçınılmaz olur. Şu veya bu sebeple, kendimizden veya karşı taraftan, hatta üçüncü kişilerden kaynaklanan nedenlerden dolayı uyuşmazlıklar çıkabilir.
İddiamızı, bize karşı bir şey iddia ediliyorsa savunmamızı delillere dayandırmalı, kanıtlamalıyız.
Bazen yasalarda kimin neyi ispatlayacağı özel olarak düzenlenir. Ama ispat yükü genel kural olarak, Türk Medeni Kanunu 6’ncı maddesinde düzenlenmiş. O da şöyle diyor; “taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Vatandaş diliyle, “iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür.”
İş bununla bitmiyor, bir de hangi iddianın hangi delille, ne tür kanıtlarla ispatlanabileceği meselesi var. Her şey delil olarak kullanılamaz.
ÖNEMLİ BİR İSPAT ARACI
Toplumsal yaşam koşulları ve ilişkileri değiştikçe ispat araçları da değişir ve genişler. Mesela, bir kısa mesaj, WhatsApp mesajı, Twitter veya Facebook paylaşımı eskiden delil olarak kabul edilmezken, artık bunlar da delil olarak kabul edilip, bir iddianın ispatlanmasında kullanılabiliyor. Facebook’ta borç ikrarı geçerli sayılıyor. Özel hukukta en önemli ispat aracı yazılı belgedir. Mesela el yazısı ile yazılmış, altı ıslak imza ile imzalanmış bir mektup da belge niteliğindedir. Ticaret hukukunda ‘teyit mektubu’ diye bir belge dahi vardır.
Alacak borç ilişkilerinin ispatında en önemli delil, belgelerdir. Belge nedir diye sorarsak, cevabını da Hukuk Muhakemeleri Kanunu 199’uncu maddede buluruz; yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belgedir. Yani sadece yazılı olanlar değil, görüntü ve ses kayıtları da belge olarak kabul ediliyor.
Artık Yargıtay ispat aracı olarak elektronik mektupları, e-mailleri de belge olarak kabul etmeye başladı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 6 Haziran 2020 tarihli, 2020/4488 karar sayılı kararına konu olan olayda, Soner Bey tanıdığı bir avukat hanıma vekalet verir. Avukat hanım, Soner Bey’e vekaleten dava açar. Davanın bir aşamasında Soner Bey ‘gördüğü lüzum üzerine’ avukatını vekaletten azleder. Avukat hanım vekalet ücretini ödemediği için Soner Bey’e dava açar. Ortada gerçekten yazılı bir vekalet ücreti sözleşmesi yoktur.
MESAJLARI SİLMEYİN
Ama Yargıtay, Avukat Hanım’ın Soner Bey’e önceden göndermiş olduğu 2 Eylül 2009 tarihli e-mail yazışmasını belge olarak kabul eder. E-mailde avukat hanım Soner Bey’e hitaben, açılacak dava ile ilgili döküm yapmış, dava masrafı olarak 5.800 TL, 2.000 TL bilirkişiden alınan bilgilendirme ücreti ve bakiye 8.000 TL vekalet ücretinin kaldığı belirtilerek bu ücretin ödenmesi istenmiştir. Parantez içerisinde kalan bakiye açıklanırken 10.000 TL olan rakamdan itiraz dilekçesi yazılması sonrasında 2.000 TL ödendiği açıklaması yapmıştır. İşte bu e-mail yazışması belge olarak kabul edilip, avukat hanımın kendisini azleden müvekkili Soner Bey’den vekalet ücreti alacağının varlığını ispat konusunda yararlanılmalıdır.
Kıssadan hisse, aranızda yazılı bir sözleşme olmasa bile, sözleşmenin varlığına işaret eden elektronik ortamlardaki her türlü yazışma, mesaj, beyanları mutlaka saklayın, silmeyin.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.