Sayın Başbakan doğruyu söylemiyorsun!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
medyanın özgürce eleştirme hakkının olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğini belirterek, "Recep Bey ’manşetine karıştığımız bir gazete var
mı?’ diyor.
Erzurum Güncel- Bırak manşeti gazeteye doğrudan müdahale ediyorsun sen" dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye Gazeteciler Federasyonunun (TGF) Sheraton Otel’de "Anadolu Medyası Liderlerle Buluşuyor" konulu toplantısındaki konuşmasında, yerel basının önemine değindi. Habercilikte sınırların aşıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bazı Arap ülkelerinde yaşanan olayların nedeninin, orada yaşayanların dünyada olup bitenleri yakından takip etmesinden ve baskıcı rejimlere direnmelerinden kaynaklandığını söyledi. Medya üzerinde baskı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Eğer yaygın basında bu kadar baskı varsa, herhalde yereldeki baskının çok daha fazla olduğunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz" dedi. Kılıçdaroğlu, Elazığ’da belgeleriyle yolsuzlukların üzerine giden "Kalem Gazetesi"nin, darp, baskı ve şiddet sonrası kapatıldığını ileri sürerek, "Eğer tek tek sıramızı beklersek bu olmaz...Medyada kendisine çeki düzen vermek zorunda" ifadelerini kullandı. Kendisinden önceki bir konuşmacının "12 Haziran’dan sonra baskıların kalkacağı sözünü vermesini" istediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede özgürlük yoksa, medyanın özgürce eleştirme hakkı yoksa o ülkede demokrasiden söz edemeyiz, birbirimizi kandırmayalım" dedi. Başbakan’ın "8 yıl boyunca manşetine karıştığımız bir gazete var mı?" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ŞİMDİ AÇIKLAYACAĞIM! "Sayın Başbakan sen doğruyu söylemiyorsun. Şimdi açıklayacağım, kimin kalemiyle bir başka gazetecinin kalemiyle. Fatih Altaylı’yı hepiniz bilirsiniz. Saygın, doğruları yazan güçlü bir kalemdir. Severiz sevmeyiz. Altaylı, 21 Nisan 2007’de Sabah gazetesinden ayrılırken meslektaşlarına bir mektup yazdı. Bütün internet sitelerinde var. Mektupta bütün Sabah Gazetesi çalışanlarına sesleniyor, ’Bazı yazarların yazılarına, fikrim ve onayım dışında müdahale edildi’ diyor. Hangi manşetten bahsediyorsun sen, Hükümetin başında oturan kişi. Yine diyor ki, ’Son olarak yine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yaptığı açıklamaları manşet yaptığımız gün, gece geç saatlerde gazeteye müdahale edildi’ diyor. ’Manşetin değiştirilmesi bana haber verilmeden tayin edildi’ diyor. Diyor ya Recep Bey ’manşetine karıştığımız bir gazete var mı?’ Bırak manşeti gazeteye doğrudan müdahale ediyorsun sen...Şimdi kalkmış milletin gözünün içine baka baka ve bütün bu olayları bile bile ’Biz manşetlere mi müdahale ediyoruz’ deme cüretini gösteriyor. Bari söylüyorsun adam gibi söyle, ’Bu gazetenin manşetlerine dokundum, gücüm var, Başbakanım’ de. Ben de sana saygı duyarım. Milletin gözünün içine baka baka ’biz manşetleri mi değiştirdik?’ dersin, ama kapalı kapılar ardında manşetleri değiştirirsin. Hangi çağda yaşıyoruz." Anayasanın 28. maddesinde "Basın hürdür, sansür edilemez" denildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bence buraya parantez içinde bir şey yazmak lazım. ’Recep Tayyip Erdoğan istisna’ diye" şeklinde konuştu. -"SAYIN FÜHLE DUYSUN BİZİ"- Gazetelerde künyeler olduğunu, buralarda da bazı bilgilerle sahiplerinin adının yazdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "AKP iktidarı ile bir grup gazetede bu isimler kalktı. Künyede isimler yoksa, bu manşetler her zaman değişebilir anlamına gelir. Bir gazetenin patronu hangi gerekçe ile kendisinin ismini künyeden sildirir..." dedi. Avrupa Birliği (AB) yetkililerine seslendiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Başta sayın Fühle duysun bizi. Açsın o gazeteleri künyelerine baksın ve kendi vicdanına sorsun. AKP’ye verdikleri destekler için sorsun. Özgürlük diyorlardı, demokrasi diyorlardı AKP için...Demokrasi diyoruz, hangi demokrasi? Bunun adını AKP bize ileri demokrasi diye satmaya çalışıyor. Hitler döneminden bir farkımız yok. Dolayısıyla bu tehlikelere ortak ses verdiğimiz sürece sorunu çözeriz. AKP bir şey daha yapıyor. Kendi medyasını oluşturuyor. Kimileri ’yandaş medya’ diyor, bana göre ’besleme basın’ desek daha doğru olur. Ama orada çalışan emekçilerden bahsetmiyorum. O manşetleri hazırlayanları teşhir edeceğiz. Hele hele patronu yolsuzluktan aranıyor, yolsuzluktan davası var, bize ahlak dersi vermeye kalkıyor. Sen kimsin de bana ahlak dersi vereceksin?"
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.