Şeker hastalarına müjde: Erzurum'da o ameliyat hastalara umut oldu
Toplumda her geçen gün artan Tip 2 diyabet hastalarının yüzünü güldüren yöntem ile şeker hastalığı artık tarihe karışıyor. Erzurum'da Diyabet Cerrahisiyle birlikte yüzde doksan beş başarı elde edildi.
Gazete Güncel- Erzurum’da yaptığı ameliyatlar ve ilklere imza atmasıyla adından sıkça söz ettiren, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müfide Nuran Akçay, şeker hastalarının yeni umudu oldu.
‘Diyabet Cerrahisi’ ile özellikle Tip 2 şeker hastalarına yeni bir umut kapısı açan Prof. Dr. Müfide Nuran Akçay, Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde yaptığı ameliyatlarla hastalara şekerden kurtulma ya da zararlarını en aza indirme imkânı sunuyor.
En önemli faktör obezite
Tip 2 diyabetli hastalarda kan şekerinin kontrolsüz bir hal almasının ardından bu yönteme başvurduklarını kaydeden Akçay, “Hastaların bazen kan şekeri bir türlü ayarlanamaz ve buna bağlı olarak pek çok şikâyet yaşarlar. Gözde, böbrekte ve daha birçok alanda sorunlarla karşılaşmaya başlarlar. Bu hastalara genellikle diyabet cerrahisini öneriyoruz. Bu tip hastaların büyük bir kısmı ise aynı zamanda obezdir. Tip 2 diyabetin birçok sebebi arasında genetik faktörler, sigara, alkol gibi nedenler yatıyor. Ama en önemli nedeni obezitedir. Artık şişmanlık ile tip 2 diyabet arasında pozitif bir ilişki kuruluyor. Bu noktada Bariatrik (Obezite) Cerrahi alanında bir ilke imza atarak 2005 yılında ameliyatlar yapmıştık. Bu alanda yaptığımız ameliyatları da diyabet cerrahisi ile birleştirmek doğru olacaktır. Şeker hastalarımızın büyük bir kısmına baktığımızda, çoğunun şişman olduğunu görebiliyoruz. Diyabet Cerrahisi yapmadığımız fakat bariatrik cerrahi müdahalelerde şeker hastalığının düşmesine fayda sağlıyor” diye konuştu.
Ameliyat yöntemi
Yapılan ameliyatın nasıl gerçekleştiğini aktaran Akçay, “Bu alanda değişik ameliyat şekilleri var. Şeker cerrahisi için yapılan ameliyatlar öncelikle İleal interpozisyon ameliyatı ile başladı. Bu ameliyatta da ince bağırsağın son otuz santimlik kısmı ince bağırsağın ilk kısımlarına taşınıyor. Şu anda yapılan güncel olanlar ise ‘sleeve gastrektomi’ ve ‘transit bipartisyon’ ameliyatları. Bu ameliyatlarda ise önce mide tüp haline getiriliyor. Ardından ise bağırsak ayrı bir yolla mideye bağlanıyor. Böylece mideye alınan gıdalar iki yoldan bağırsağa geçiyor. Üçte biri on iki parmak bağırsağından ince bağırsağa geçiyor, üçte ikisi ise yeni yapılan pasajdan geçiyor. Böylece en az 150 santimlik bağırsak sindirim ve emilim dışında kalıyor” dedi
Önce ilaç sonra ameliyat
18 ve 65 yaş arasındaki pek çok hastaya cerrahi müdahale uyguladıklarını ifade eden Akçay, ameliyatlardaki yüksek başarı oranına vurgu yaparak sözlerine şöyle devam etti: “Yapılan çalışmalar ve gözlemlerimiz gösteriyor ki diyabet cerrahisinde hastalar yüzde 95 oranında bir başarıya ulaşıyor. Fakat bu yöntem her hastaya uygun olmayabiliyor. Hastamızda vücut kitle indeksinin otuzun üzerinde olması gerekiyor. Bunlar büyük ameliyatlar, hastanın bunu kaldırıp kaldıramayacağını değerlendirip ona göre yapıyoruz. Tip 2 hastalarımızda ameliyattan önce bazı kriterlere de dikkat ediyoruz. Özellikle hastanın belli bir süre ilaç tedavisi almış olmasını gözetiyoruz. İlaç, düzenli bir yaşama rağmen hala bir sonuç alınamamışsa diyabet cerrahisini öneriyoruz.”
Dört bir yandan geliyorlar
Ülkenin pek çok noktasından gelen hastaları olduğuna dikkati çeken Akçay, sadece diyabet cerrahisinde değil pek çok alanda hizmet verdiklerini ifade ederek, “Çok uzun yıllar önce başladığımız bariatrik ameliyatlarının yanı sıra tiroit, meme ve endokrin cerrahisi gibi pek çok dalda hastalara hizmet veriyoruz. Sadece Erzurum’da değil, 14 ilde ve Nahçıvan, Azerbaycan bazen de Gürcistan’dan bizlere başvuran hastalarımız oluyor. Bu önemli ameliyatlarda ben ve ekibimde yer alan Doç. Dr. Erdem Karadeniz ve Doç. Dr. Murat Kartal ile yoğun bir emek harcıyoruz. Onlara çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Yüz güldüren sonuçlar alınıyor”
Bu tarz büyük ameliyatların önemli ve çok dikkat gerektirdiğine vurgu yapan Akçay, “Hem obezite cerrahisi hem de diyabet cerrahisi ameliyatları çok masum değil. Çünkü büyük ve zorlu olduklarından dolayı ameliyat esnasında ya da sonrasında komplikasyonlar yaşanabilir. Fakat bu tarz müdahalelerde yüz güldüren sonuçların alındığı ise bir gerçek. Birçok hastamızda başarı oranı çok yüksek, ölüm oranı ise bir o kadar düşük. O yüzden bir insan obez ise ve istenen şartları taşıyorsa bu ameliyatları son çare olarak tavsiye ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
Yeniden doğuyorlar
Hastalardan gelen geri dönütlere de değinen Akçay, “Çoğu hastamız ameliyatın ardından rahat bir nefes aldığını ifade ederek, adeta anne karnından yeniden doğduğunu dile getiriyor. Bu tarz geri dönüşler bizi de mutlu ediyor. Hastalarımızın hepsi hallerinden çok memnun. Bizlerde dahiliyecilerimiz ve endokrinologlarımıza bu tarz hastaları olduğunda bizlere yönlendirmelerini istiyoruz” dedi.
Şeyma TAHİR/ Pusula
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.