Erzurum Güncel- Silikozisin pençesindeyken, 10 ay önce DHA muhabirine "Her gün ölüm sırasının geleceğinden korkuyorum"diyen Ramazan Aydar (38) da tedavi gördüğü hastanede yaşam savaşını kaybetti. Aydar'ın ardından Karlıova'da silikozisten ölenlerin sayısı, 17'ye çıktı.
Karlıova ilçe merkezi ve Taşlıçay köyünde otururken, 1994- 2004 yıllarında, İstanbul'da 'merdiven altı' diye tabir edilen kaçak atölyelerde, kum ve hava ile kot taşlama işinde çalışırken, silikozis hastalığına yakalananların durumu, her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Kaçak kot taşlama atölyelerinde, 2004 yılında 800 TL maaşla çalışan işçiler, hastalığı ilk olarak o yıl Karlıova ilçe merkezinde silikozis nedeniyle Kenan Temiz'in hayatını kaybetmesiyle öğrendi. Yaptıkları işin silikozise yol açtığını gören işçiler, 2004'ten itibaren çalışmayı bırakıp, eve döndü; ama hastalık, onların peşini bırakmadı. Son 13 yılda, Karlıova ilçe merkeziyle Taşlıçay köyünde 16 kişi, silikozis nedeniyle yaşamını yitirdi.
Taşlıçay'da, 4 yıldır solunum cihazına bağlı olarak yatalak yaşayan, geçmişte kot taşlama işinde çalışan ve 13 yıldır silikozis hastası olan Ramazan Aydar da Elazığ'da, tedavi gördüğü hastanede yaşam savaşını kaybetti. 6 çocuk babası Aydar'ın cenazesinin, Elazığ'dan Taşlıçay köyüne getirilerek, toprağa verileceği belirtildi. Aydar'ın ardından Karlıova'da silikozisten ölenlerin sayısı, 17'ye çıktı.
Ramazan Aydar, 27 Kasım 2017 tarihinde, silikozis hastalarıyla ilgili haber yapan DHA muhabirine verdiği röportajda, ölüm sırasının kendisine gelmesinden korktuğunu söylemişti. Aydar, kot taşlama işi nedeniyle yakalandığı hastalığı anlatırken, "İstanbul'da kot taşlama işiyle tanıştık. 800 TL maaş alıyorduk; fakat kaçak ve sigortasız çalıştırıldık. O yıllarda sigortalı çalışmanın ne anlama geldiğini ve kot taşlama işinin sağlıksız olduğunu bilmiyorduk. Köyde elektrikler, sık sık kesiliyor. Elektriklerin kesildiği zamanlarda solunum cihazımız, çalışmıyor. Bu yüzden hastaneye gidiyoruz; çünkü bu makineler, bizim nefesimizdir. Çocuklarıma her baktığımda, onlara destek olamayıp, doğru dürüst babalık yapamıyorum. Her gün çocuklarıma baktıkça kahroluyorum; çünkü artık iyileşemeyeceğimi biliyorum. Her gün ölüm sırasının geleceğinden korkuyorum" demişti.