Önümüzeki yıldan itibaren Türkiye uluslararası büyük spor organizasyonlarına ev sahipliği yapacak, bu organizasyonlar için seçilen maskotlar, logolar peş peşe kamuoyuna tanıtıldı.Bu tasarımlar gösterdi ki, yaratıcılık ve grafik konularında katetemiz gereken daha çok yol var.Çoğu iyi değil çalışmaların, kimi de iyi düşünülmüş ama uygulamada kötü icraatlar olmuş.Benim yaptığı sıralamayı bu yüzden kötünün iyisi diye okumak lazım...1- 2011 Erzurum Üniversitelerarası Kış Oyunları - Çift Başlı KartalErzurum 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Spor Oyunları’nın maskotu Çift Başlı Kartal...Erzurum Çifte Minareli Medrese’nin duvarlarında bulunan figürden yola çıkılarak yaratıldı bu logo...Çift başlı kartalın adı büyük olasılıkla Huma olacak.Kış oyunları sitesinde halen süren oylamada Huma yüzde 44, Dadaş yüzde 29, Selçuk, Dadash Eagle, Karmen gibi diğer isim önerileri de yüzde 1-2 oy almış durumdalar.Dört logo içinde en iyisi denebilir.2- 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası - Ay Kafa’lı Van Kedisi2010 Avrupa Basketbol Şampiyonası için kafası hilal şeklinde tilkiye benzer bir Van kedisi seçildi...Zorlama bir hayvancık oldu...Biraz daha üzerinde çalışılsa iyi bir hale dönüşecek iş, bu haliyle zayıf kaldı.Yine de sempatik haliyle dört logo içinde kanaat notuyla ikinci sıraya çıkmayı hakediyor.3- 2011 Trabzon Gençlik Oyunları - Şapka giymiş hamsi2011 Trabzon Avrupa Gençlik Oyunları’nın maskotu şapkalı hamsi oldu.Karadeniz folklor ekibi kıyafeti giydilmiş maskota, kafaya da balıkçı şapkası yerleştirilmiş.Komik bir hai var görüntüsüyle.Hareketsiz olması, vesikalık fotoğraf çektirmeye gitmiş Temel’i andırıyor.4- 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası - Kurdelalı futbol topuSon olarak dün aday olduğumuz 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası için yapılan logo tanıtıldı.Neyse ki bunda hayvan yok...Dün rengarenk kurdelalar içinde uçan futbol topunu görünce keşke hayvan mı tercih edilseydi demekten kendimizi alamadık.Sıradan, demode, hiçbir özelliği yok.Logoyu çizenler böyle eski model bir futbol topuyla en son ne zaman futbol oynandığını hatırlıyorlar mu acaba?..Yurt dışında evleneceklere bir tavsiyeYurt dışında evlenmek moda mı oldu, yoksa benim çevremdeki insanlar mı bunu tercih etmeye başladı anlamış değilim.Geçen ay bir arkadaşım İtalya’da evlendi...Bu hafta sonu düğün için Atina’daydım...Şubat’ta bu kez Paris’e gideceğim, bu da son olacak herhalde daha da gitmem düğüne...Atina konsolosluğuna sordum; yılda 10’a yakın nikah kıyıyorlamış.Genellikle çifler yalnız geliyormuş, hatta nikah şahidi olmaları için konsolosluk çalışanlarından rica da bulunuyorlamış.Kimseyi davet etmeden böyle bir düğün yapacaksınız diyecek bir şeyim yok...Ama “Ben Roma’da evleniyorum, hadi gelin” demek biraz şımarıklık gibi geliyor bana.Gitsen bir türlü, gitmesen bir türlü...Bir de otelle konsolosluk arası 10’ar Euro transfer parasını bile davetlilerden toplayan çifler var ki, insanı düğün davetine gittiğine gideceğine pişman ediyor.200 Euro otobüs transferini bile verecek paran yoksa yurt dışında evlenmek zorunda değilsin...Paran var da bu kadar cimriysen eşini dostunu davet etmezsin...Yurt dışında evlenmeyi planlayanlara bu da benim bir bir tavsiyem olsun...Ayşe’nin albümü...“Yok ki aramızda sinerji, tutmayınca tutmuyor işte, seninki yaptı bana alerji”...Ne bu böyle çocuk şarkısı gibi sözleri var...Sinerji-alerji benzeşmesi...diye düşünmüştüm Ayşe Özyılmazel’in çıkış şarkısının sözlerini ilk okuduğumda.Şarkıyı ilk olarak 15-20 gün önce bir yurt dışı deyahatimiz sırasında dinletti bana...Bir kez daha anladım, müzikle düzenlemeyle ete kemiğe bürünmemiş şarkı sözleri kağıt üzerinde çok komik durabiliyor.Marifet onu nasıl bestelediğinde, nasıl icra ettiğinde...Şarkıyı dinledikten sonra ilk tepkim “Aaa sen şarkıcı olmuşsun Ayşe” oldu...Kağıt üzerinde komik bulduğum sözler, müzikle çok eğlenceli bir hale dönüşmüştü.Hedef kış gecelerinde club’larda çalınıp, eğlenilecek tarzda bir müzik yapmaksa Ayşe tam 12’den vurmuş hedefi.Bu şarkı tutar, bu şarkı eğlendirir.Albümün tamamını dinlemedim henüz ama yapmak istediği bir şeyi tüm cesaretiyle yaptığı için, kimseye kulak asmadan bildiği yolda yürüdüğü için Ayşe’yi kutluyorum.Bunu herkesten önce bana anlatmalısın Ayşe...Hürriyet röportajını kendi ellerimle yapacağım...Hem de hemen bugün öğleden sonra?..