Erzurum Güncel- 27 Mayıs’ türü bir darbeyi işaret eden Belge’nin, sıcak gündemi değerlendirdiği söyleşisindeki bazı görüşleri şöyle: ‘CEMAAT’ NEDEN ŞEFFAF DEĞİL? * Türkiye her şeyin baştan saydam olduğu, burjuva demokrasinin kurumlarıyla çalışabildiği bir ülke olsaydı, burada bir adamın kalkıp "Aman kendimizi belli etmeden birtakım devlet görevlerine gelelim" gibi bir strateji kurmasına gerek kalmazdı. İngiltere'de, Fransa'da görüyor musunuz böyle bir şey? Gülen hareketinin bir benzeri gelecek ve Fransız ordusu da Ağustos ayında 35 kişiyi atacak vs. Bu Türkiye’nin demokratik yapısının sakatlıklarından doğan bir örgütlenme biçimi. Gülen, bir tür ebedi doğru olarak “Böyle yapmalıdır” demiyor, "Bu şartlarda ancak böyle var olabiliriz" diyor. GÜLEN HAREKETİ BİR STK DEĞİL, İKTİDAR STRATEJİSİ VAR * Tabii böyle diyor diye de Gülen hareketini bir sivil toplum kurumu olarak görmek de pek mümkün değil. Orada uzun vadeli, sabırlı bir iktidar stratejisi var. Engels, Kapital baskılarından birine yazdığı bir önsözde “Sosyalizmin dünyaya egemen olması Hristiyanlık gibi olacak” der. Roma'da insanlar Hristiyanlığı benimsemişti, sonra Konstantin kalkıp “Tamam, dini yasak yok. Herkes inandığına inanmakta serbesttir” dediğinde anlaşıldı ki herkes Hristiyan olmuş.KÖTÜ ŞEYLER OLACAĞINI HİSSEDİYORUM* Ben pek işin içinden çıkamıyorum. Kötü şeyler olacağını ben de hissediyorum. (AK Parti – Cemaat kavgasından söz ediyor) Ancak bu şeylerin tahrip derecesi hakkında tahminde bulunamıyorum. Bunun başlıca nedeni AKP'nin kendi iradesini ve geleceğini Tayyip Erdoğan'ın eline teslim etmesi. Bir kısmı AKP kökenli olmayan birkaç milletvekili istifa etti, birkaç kişi daha istifa edecektir diye tahmin ediyorum. Ama sonuç olarak gövde Erdoğan diyor. Bu hepsinin aynı fikirde olduğu anlamına gelmiyor muhtemelen, çünkü en belirgini Bülent Arınç’ınki olmak üzere aynı fikirde olmadıklarına dair yeterince sinyal gördük. Ama sonunda itirazlar Erdoğan'ın önüne geliyor ve ortalık sütliman oluyor. Ama Erdoğan'ın davranışlarının rasyonel olduğu kanısında değilim.27 MAYIS TİPİ DARBE OLABİLİR *Ben eminim, binbaşıdır, albaydır, şu an aralarında “Bunları bir şey yapıp devirmek lazım, yoksa memleket batacak” diye konuşan subaylar mutlaka vardır. Bunların arasından bir adım daha atarak “O halde sen, ben ne yapalım” diyenler de çıkar. Bir şey bildiğimden söylemiyorum bunları, tamamen sosyoloji çerçevesinde düşünerek yürüttüğüm “Bir kurum üç gün içinde ne kadar değişir” sorusundan yola çıkarak konuşuyorum. 27 Mayıs’tan sonraki olaylarda bizim asker hiyerarşi içinde davranmayı seçmişti, ama 27 Mayıs hiyerarşiye de karşıydı. Çünkü üst rütbeliler siyasi iktidara karşı bir şey yapmayı düşünmüyorlardı. Şimdi tekrar 27 Mayıs’a dönüş olabilir. Böyle bir ihtimal "yok” denilip, silinip atılacak şey değil. Endişe verici ölçüde benzerlikler var. Erdoğan'ın ordunun tümüne hakim olduğu yanılsamasına kapılmaması lazım.2010’LU YILLARDA BİR DARBE… * Başarılı olmaz, bir yıllık bir iktidar bile biçemem. Mesele ipleri ellerinde tuttukları süre içinde ne kadar zararlı iş yapmaya vakitleri olacak… Bir adamı öldürmek bir tetiğe basmak kadar vakit istiyor. Dolayısıyla üç ay da kalsalar, epey adam öldürecek vakitleri olacak. Ortalığı perişan edebilirler. Başka türlü de orada duramazlar zaten. Onun için bu olabilecek en kötü şey. Vatan