35'inden sonra maratoncu oldu

“1 Mart'ta Runatolia'da (Runtalya) koşacağım. Nike'ın 2 tane özel koşusu var. Bir de Çanakkale, Gelibolu'da 'Barış için koşuyorum' koşusuna katılacağım.“

Erzurum Güncel- Erzurum Palandöken'de kayak tatilinde yakaladığım Ece Vahapoğlu ile karlar üzerinde bembeyaz bir röportaj yaptık. Ece'nin 35 yaşından sonra maratoncu olması ve hayatındaki değişiklikler ise ana konumuzdu.
çok geziyorsun ve iş tempon çok yoğun bu seni yormuyor mu? Nasıl dayanıyorsun?
Yormuyor. Genelde algı yorulduğum yönünde ama benim enerjim çok yüksek. Ben genelde sevdiğim şeyleri yapmaya çalışıyorum ve insan sevdiği şeyleri yapınca yorulmuyor. Hatta boş kaldığımı hissettiğim an bile bir seyahat oluşturuyorum hemen. İşim gereği seyahat ediyorum ama onun haricinde de tatil için sevdiğim yerlere seyahat ediyorum. İçimden geldiği gibi yaşamaya başladım. Ve yormuyor beni.
Birçok yer gezip gördünüz sizi en etkileyen ne oldu?
Son bir kaç senedir kendi dünyamı çok dinliyorum. Kişisel, ruhsal gelişim kitapları okuduğum ve seminerlerine katıldığım için artık ana daha çok odaklanabiliyorum. Dolayısıyla İstanbul'un herhangi bir mahallesine gitsem bile keyif alıyorum. Kaldı ki Türkiye'nin pek çok şehrini geziyorum. Dünyanın pek çok yerine gidiyorum. Gittiğim her yerden bu sene zevk aldım. Ama son zamanlarda beni en çok etkileyen yer Nepal oldu… Katmandu'dan değil, Himalayalar'dan etkilendim. Kendi içimden de buraya geri geleceğim diye söz verdim. Nitekim de dualarım kabul oldu ve Nepal'de bir teklif aldım, Everest Maratonu'nda ülkemizin iyi niyet elçisi olmak için. Bunun dışında Avrupa'yı çok seviyorum. Paris ve Londra. İtalya'da da Toskana bölgesini çok seviyorum. 
Daraldığın bir yer var mı?
Son bir senedir ruhum hiç daralmıyor. Bunun mekânlara bağlı olduğunu düşünmüyorum artık. 
Sosyal medyayı çok aktif kullanıyorsun, bu seni yormuyor mu? Yaptığın işleri sürekli paylaşmak hasetlik oluşturmuyor mu?
Genelde olmuyor çünkü paylaşımlarımı çok samimi yapıyorum. Yorulma konusunda şöyle kendime fazladan bir iş çıkıyor çünkü aktif gazetecilik yapmadığım bir dönemdeyim. Ama boş fotoğraf da paylaşmıyorum. Mutlaka altında bir paragraf ya felsefi bir yorum, ya hayata dair bir mesaj, ya da bilgilendirici bir mesaj yazıyorum. Sağlıklı yaşam, kültür, seyahat veya beslenmeyle igili paylaşımlar yapıyorum. Ama tabii ki bu paylaşımlar araştırma gerektiriyor vakit alıyor ve biraz sosyal medya hayatıma çok girmiş durumda, dengelemeye çalışıyorum. 
Neden hayatını paylaşmayı çok seviyorsun, kitap, sosyal medya, blog yazıları?
Ben huzuru buldukça bu enerji ve coşkuyu herkesle paylaşmak istiyorum. Her an her zaman bütünün bir parçası olduğumu hatırlıyorum ve birliği hissetmeye çabalıyorum. 
En fazla ne kadar uzak kaldınız son 1 sene içinde sosyal medyadan? Kaç gün?
Himalayalar'da… çekmiyordu zaten. Gün değil, 8 saat sürdü en fazla. Annem hemen mesaj atmış zaten “Kızım indin mi dağdan?” diye. Ya da şarj biterse uzak kalıyorum. Ya da çeşme'de transformal nefes workshop'una gitmiştim 5 gün, orada sadece akşamları odama döndüğümde baktım. 
Nasıl tepkiler alıyorsun paylaşımlarına?
Genelde bu paylaşımlarımdan çok motive olanlar mesaj atıyor. Belki çok nadir, yemek ya da otomobil paylaştığımda biraz fakir edebiyatı tarzı yaklaşımlar oluyor. Onu da gereksiz buluyorum. “Yiyen var yemeyen var.” diyorlar, ama bu yorumu birkaç milyarlık akıllı telefonundan yapıyorlar. Sonuçta yemek paylaşırken de burada bu varmış demek için, bilgilendirmek için paylaşıyorum. Hava atmak için paylaşanlar da olabilir tabi ama ben samimiyet varsa sorun yok diye düşünüyorum. 
Spor hayatınızda ne kadar süredir var? Sporla ilgili kitap yazma fikri nereden çıktı?
Zaten 10 senedir yoğun olarak spor yapıyorum. Tenis oynuyorum, at biniyorum, yazları yüzüyorum, kışları kayak yapıyorum. 3 sene önce de gittiğim spor salonunda Amerikalı bir antrenör ile tanışıp onunla 60 günde ideal vücut isminde bir proje kitabı çıkardık. O kitabı çıkartmadan önce de Herkes için Spor Federasyonu'ndan eğitmenlik sertifikası aldım. Dolayısıyla o belgeden sonra beslenmeyle ilgili de kendimi geliştirdim. Sonra da ruhsal olarak geliştirdim. Bunlarla ilgilil de sırasıyla kitaplarım çıktı. 
Peki maraton koşmak, bu kadar ciddiye alıp koşuya bu kadar emek harcaman nasıl gelişti?
Koşmaya 35 yaşında başladım ama düzenli spor yaptığım ve sağlıklı beslendiğim için metabolizma yaşım 28. Yoga ve transformal nefes yaptığım için koşuda gerekli olan nefes alıp vermeyi doğru uyguluyorum sanırım. Geçen sene Vodafone Haliç Yarı Maratonu'na davet edildim. Yarıştan 10 gün önceydi davet. 10 günde hazırlandım ve 3 antremanla yarışa girdim. Yarışta çok keyif aldım. İlk 10 kilometrede iman gücüyle koştum, çok teknik de bilmiyordum ve yaş kategorisinde 1., kadınlarda 4. oldum. Sonra çok ciddiye aldım bu işi. Haftada iki kez sabah 5'de, zifiri karanlıkta uyanıp, saat 6-7 arası Bebek'ten İstinye'ye gidip gelerek sahilde 10 km koşuyorum. Haftasonları Belgrad Ormanı'nda koşuyorum.Yurtiçi ve yurtdışında yarışlara katılıyorum. İlk yarı maratonumu Adana'da koştum. Daha geçen sene “10 km nasıl çıkar” derken şimdi 21 km'yi rahat koşmak heyecan verici. 
35 yaşından sonra maratonlarda ne işin var koşucu mu olacaksın diyen olmadı mı?
Hayır, çünkü dünyada da genel eğilim aslında bu sporda 30 yaşından sonra başlanılması. Koşu için öncesinde biraz fit olmanız, kondisyonunuzun temeli olması yeterli. Bana koşuda yardımcı olan diyafram nefesimin açık olması. Koşu sporu öyle bir şey ki aslında istediğiniz yaşta başlayabilirsiniz. 


“Kebap da yerim baklava da...”
Hep mi fit yemekler yersiniz, kebap yemez misiniz mesela?
Gittiğim yerlere özgü yemekleri mutlaka yerim. Mesela Urfa'da ciğer, Antep'de baklava, Erzurum'da yarın dönüşe geçerken çağ Kebabı yiyeceğim mesela. Evde bir çekmecem çeşit çeşit çikolata oranlı bitter çikolata dolu, her gün az da olsa yiyorum. 
Yeni projeler var mı ?
Yazı hayatına dönmeye niyetim var. Bahar aylarında yeni kitap çıkacak zaten sağlıklı yaşam ile ilgili ama dergilerde ve belki bir gazetede sağlıklı yaşam üzerine yazılar yazacağım. Koşu devam edecek, yarışlarım var katılmam gereken. 1 Mart'ta Runatolia'da (Runtalya) koşacağım. Yine Haliç Yarı Maratonu var. Nike'ın 2 tane özel koşusu var. Bozcaada Koşusu'na katılacağım. Bir de çanakkale, Gelibolu'da “Barış için koşuyorum” koşusuna katılacağım. 
Peki aile, eş özlemi var mı?
Ne kadar sosyal, hareketli, spor yapan ve seyahat eden görünsem de evimde inanılmaz huzur buluyorum. Seçilmiş yalnızlığımdan çok mutluyum ama karşıma ruh ikizim denilen o erkek çıkarsa, hiç düşünmeden ertesi günü evlenebilirim. Ama doğru kişi olmazsa da bu seçilmiş yalnızlığımdan çok memnunum. 
Ya çocuk?
çocuk düşünüyorum. Bir kaç sene içinde çocuk sahibi olmak istiyorum. Güzel bir aile içinde anne ve babası ile büyüyecek çocukları olsun istiyorum.  
İdeal eş adayın senden daha güçlü biri mi, yoksa seni destekleyecek seni ön plana çıkaracak biri mi?
Eskiden beri benden daha güçlü olmasını istedim. Şimdiki yeni bakış açımla sanırım beni mutlu edecek ve benim mutlu edeceğim, yani doğru enerjinin buluşması yeterli gibi duruyor. 


“öteki için başı kapalı gezdim”
öteki kitabının baskısı yurtdışında sürüyor mu? Sırada neresi var?
çin ve İngiltere'de 6 ay içinde baskıya girecek. Devam ediyor.... öteki'yi yazdığım zaman ile şimdiki Türkiye arasında çok fark var. çünkü o zaman muhafazakâr ve modern diye ötekileştirilen iki kesimin birbirleriyle karşılaştığı anlarda gerginlik unsurları vardı. Birbirlerinin mahallerinde birbirlerini istemiyorlardı. Ama artık herkes birbirine daha çok alıştı gibime geliyor.
Kitabı nasıl yazdın? Nasıl araştırdın farklı hayatları?
Aylarca başı kapalı kızı yazmak için gizli bir şekilde başı kapalı gezdim. Bebek'te, Etiler'de, çeşitli AVM'lerde dolaştım, Fatih'e gittim, çarşamba'da dolaştım. İran'a gittim. çeşitli türbeleri gezdim, bazı cemaatlerde zikir törenlerine katıldım. Olabildiğince çok içinden yazmaya çalıştım.  




İLK KİTABINI 23 YAŞINDA çIKARDI
8 Mart 1978'de İstanbul'da doğan Ece Vahapoğlu, İşletme okuduğu The American University of Rome'u 2000 yılında birincilikle bitirdi. Fransa IEHEI'de AB ve Uluslararası İlişkiler yüksek lisansı yaptı. çok satanlar listelerinde yer alan altı kişisel gelişim kitabı ve bir romanı var. Sağlıklı Yaşam ve Spor üzerine üç kitabı var. İlk kitabı 23 yaşındayken yayınlandı. öTEKİ adlı romanı beş dile çevrildi. çeşitli TV kanallarında sunuculuk ve çeşitli gazetelerde yazarlık yaptı. Spor, eğitim, sağlık ve kültür alanında sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan sertifikalı Wellness Eğitmeni olarak Herkes İçin Spor Federasyonu Proje Başkan Vekili görevini yürütüyor. Ulusal ve uluslararası pek çok etkinlikte moderatör sunuculuk yapıyor. Türkçe, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca sunuculuk yapıyor. 
BURCU çETİNKAYA-TüRKİYE GAZETESİ
Fotoğraflar: 

Ahmet Akbuğa (İHA)

Yaşam Haberleri

New Balance 530 Kadın Ayakkabı Kalite ve Dayanıklılık
Vasküler Demans Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Milyonları etkileyecek senaryo!
Uzmanlar uyandı: Çay 'için' yanmayın
Şehit Aybüke öğretmenin hikayesi