Erzurum Güncel- Mersin’in merkez Toroslar ilçesindeki Yumuktepe Höyüğü’nde, İtalya Lecce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Yakın Doğu Prehistorya Uzmanı Prof. Dr. Isabella Caneva başkanlığında bu yıl 23. kez yapılan kazılarda sona gelindi. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden, tarihi M.Ö. 7000’li yıllara kadar giden, kesintisiz olarak 9 bin yıllık yerleşime sahip dünyadaki tek örnek olan Yumuktepe Höyüğü’ndeki kazılar önümüzdeki cuma günü sona erecek. Bu yıl kazılar, kuzeybatıda M.Ö. 7000’li yıllar neolitik dönem, yine kuzeybatıda M.Ö. 5000’li yılları kapsayan kalkolitik dönem ve güneyde Hitit dönemi olmak üzere üç ayrı bölgede yürütüldü. Kazılarda, M.Ö. 4500’lü yıllarda kullanılan inanılmaz bir inşaat tekniği ortaya çıkarılırken, ilk kez neolitik döneme ait olabileceği düşünülen badem çekirdeği de bulundu.“SARAY İÇİN 10-12 BİN KERPİÇ KULLANARAK 1 METRE KALINDIĞINDA PLATFORM YAPMIŞLAR”Yumuktepe’de şu ana kadar gerçekleştirdikleri kazılarla ilgili İHA muhabirine açıklama yapan Kazı Başkanı Prof. Dr. Isabella Caneva, 2,5 aydır yürüttükleri kazıların 9 Ekim Cuma günü sona ereceğini belirtti. Caneva, dönüşümlü olarak 15 kişilik uzman ekip ve 15 işçiyle yürütülen kazılarda çok enteresan sonuçlar aldıklarını, her tabakada her dönem için çok güzel sonuçlar çıktığını dile getirdi.M.Ö. 4500-4600’lü yıllara denk gelen Geç Kalkolitik dönemde geçen yıl o zamana ait bir saray bulduklarını anımsatan Caneva, “Herkes şaşırdı, ‘Bu kadar eski bir zamanda saray olur mu?’ diye. Ama aslında bu yılki yeni çıkan bilgiler ve bulgular buna destek veriyor. Bu yıl sarayın altında çok güzel bir şekilde yapılmış yapay bir platformu ortaya çıkardık. Saray yapmak için düz bir teras oluşturup, çok büyük yapay bir platform yapmışlar. Bu platform kerpiç ile yapılmış. Bu kerpiçler üst üste konularak 1 metre kalındığında bir platform olduğunu gördük. Kerpiçleri yan yana ve üst üste çok iyi bir şekilde dizerek en az 8-9 kat oluşturmuşlar. Bu da bize bu sarayın yüzeyinin çok büyük olduğunu gösteriyor. Burada kullanılan her bir kerpicin boyutu belli, biz saydık, bu kalınlık ile en az 10-12 bin tane kerpiç kullanıldığını düşünüyoruz. Bu inanılmaz bir şey. Çok kocaman bir iş, günümüzde bile çok büyük bir iş bu ama o zamandaki küçük bir köyde çok elit bir yapı olduğunu gösteriyor” dedi.SARAY KALINTILARINDA SERİ ÜRETİM ÇANAKLAR BULUNDU“Kazılardan çıkardığımız kalıntılar, burada bir saray olduğu fikrimizi destekliyor” diyen Caneva, “Kazılarda çok miktarda çanak-çömlek de çıkarıyoruz. Bu çanak-çömlek de bizim burada bir saray olduğu fikrimize destek veriyor. Çünkü çok özel bir çanak bu. Şu ana kadar bu çanaktan yaklaşık 300 tane bulduk, seri üretim yapılmış, hepsi aynı şekilde, aynı hamurdan ve aynı kalite yapılmış, kalitesiz seramikten. Çok sayıda bu şekilde çanak bulduk. Bu da bize bu çanakların normal bir aile evi için değil, daha geniş bir fonksiyon ile yapıldığı fikrini veriyor. Bunun için ‘burada bir saray var’ diyoruz, çünkü normal bir evde 300 çanak bulunmaz. Örneğin sarayda yemek dağıtımı ya da umumi yemekler, yani seremoni olabileceğini düşünüyoruz. Önemli olan bir ev için değil, daha genel bir kullanım için yapılmış olması” diye konuştu.“BU YIL ÜÇ ADET SİLO DAHA BULDUK”Yumuktepe’deki neolitik dönem kazılarını yürüten Arkeobotanik Uzmanı Dr. Burhan Ulaş ise bu yıl neolitik seviyeler açısından 3 farklı alanda çalıştıklarını anlattı. Geçen yıllarda tarım ürünlerinin depolandığı, zemini taş döşemeli, çeperleri çamur duvarlarla yükseltilmiş değişik büyüklükte 6 adet silo elde ettiklerini, bu yılki kazılarda bunlara 3 tane farklı silo daha eklendiğini ifade eden Dr. Ulaş, “O açıdan çalıştığımız alanı tarımsal ürünlerin depolanması amacıyla kullanılan bir alan olarak yorumladık. Bu önemli bir sonuç oldu. Yumuktepe’de de özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yerleşme düzenine benzer bir yerleşme sisteminin olduğunu tespit ettik. Çünkü açtığımız yeni iki açmada neolitik döneme ait konutlar elde ettik. Bu konutlar da yerleşmenin daha çok kuzey tarafına düşüyor. Tepenin yamaç kesiminde ise daha çok tarımsal ürünlerin depolandığı bir alan olduğunu düşünebiliriz” şeklinde konuştu.Bu yıl ayrıca, kırmızı renkte bir taban ve o tabanın üzerinde bir ocak tespit ettikleri bilgisini veren Ulaş, tespit ettikleri diğer bir konutta da zemini taş temellerle yapılmış ve üzerine de yığma kerpiçlerle yükseltilmiş duvarların olduğu bir yapı ortaya çıkardıklarını aktardı. Ulaş, bu yılki kazıların özellikle neolitiğin erken dönemindeki mimari tekniğin anlaşılması açısından oldukça verimli bir sezon olduğunu vurguladı.“İLK KEZ BADEM ÇEKİRDEĞİ BULDUK”Bu yıl da kazılarda neolitik döneme ait tarım ürünleri kalıntıları elde ettiklerini kaydeden Ulaş, “Daha önceki yıllarda biz bu siloların birinde binden fazla mercimek bulmuştuk. Bu yılki siloların birinde ise daha tam çalışmalar netleşmedi ama ilk kez badem çekirdeği bulduk. Bunları silonun hem dış hem iç kısmında bulduk. Onun için gerçekten siloya mı ait, silonun dışında işlenmiş bademler mi, o konuda şu an için net bir şey söyleyemiyoruz. Bu, laboratuarda yapılacak işlemlerden sonra netleşecek. Ama onun dışında bulduğumuz iki tür buğday var. Ayrıca mercimek, fiğ ve arpa bulduk. Bunlar hemen hemen bütün neolitik dönemlerde bulunuyor. Çünkü bunlar o dönem açısından beslenme kültürünü oluşturan bitki türleri. Yine incir ve zeytin çekirdekleri de bulduğumuz bitki türleri” ifadelerini kullandı.