Erzurum Güncel- İşte Hakan'ın dikkat çeken o yazısı;
"SİZ bakmayın “Yetmez Ama Evet” tayfasının gazlamalarına.
*
Eğer Abdullah Gül...
CHP, İYİ Parti ve Saadet’in ortak “çatı adayı” olarak çıksaydı...
-
CHP’nin tabanı mobilize edilemezdi, daha kötüsü CHP örgütleri asla çalışmazdı.
-
İYİ Parti tabanında heyecan olmazdı ve daha kötüsü İYİ Parti örgütleri çalışmazdı.
-
Belki Saadet’ten oy alabilirdi ama Saadet’in oyu kaç ki?
- Belki AK Parti’nin bazı küskünlerinden oy alabilirdi ama onlar da yetmezdi.
Kısacası muhalefet açısından...
Sonuç tam bir hüsran olurdu.
*
Bazılarının “Ekmeleddin vakası” olarak nitelendirdikleri vaka, aslında Ekmeleddin Bey’in şahsıyla ilgili olmaktan daha çok...
“Çatı aday” denilen yöntemle ilgiliydi.
*
“Ekmeleddin Bey vakası”ndan alınması gereken ders şuydu:
Bir yöntem olarak “çatı aday” yöntemi...
-
Tutmadı!
-
Tutmuyor!
-
Tutmaz!
-
Tutmayacak!
Abdullah Gül’ü “çatı aday” olarak gazlayan ve bugüne kadar siyasi hiçbir öngörüleri tutmamış olan “Yetmez Ama Evet” tayfası, başarısızlıkla sonuçlanmış bir yöntemi yeniden devreye sokmaya çalıştılar.
Ama Meral Akşener’in “ben adaylıkta ısrar ediyorum” demesi...
Heveslerini kursaklarında bıraktı.
*
İşin özü şu:
Eğer Abdullah Gül, muhalefetin çatı adayı olsaydı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından işler çok ama çok daha kolay olurdu.
İlk turda yüzde 55’le garanti seçilirdi.
Muhalefet, “çatı aday” formülünü hayata geçirmeyerek kazanır mı, kazanmaz mı bilmem.
Ama bildiğim bir şey var:
“Çatı aday” formülüne göre daha avantajlı durumda.
*
Benim merak ettiğim konu şu:
Durum böyle olduğu halde...
Erdoğan ve AK Parti kurmayları, neden “Keşke Abdullah Gül çatı aday olsa, bu bizim işimize gelir” demediler?
Hatta ve hatta...
Neden Abdullah Gül’ün çatı aday olarak çıkmaması için çabaladılar?
*
İşin bu kısmını gerçekten anlamış değilim."