Ağyürekler beni ifadeye çağırttı!

Şener, çeteler ve tefecilerle mücadelesini sürdürüyor. Suçladığı kişilerde boş durmuyor. Daha yazımın mürekkebi kurumadan Ağyürekler beni ifadeye çağırttı! Sayın Başsavcı Bölükbaşı, lütfen talebimi dikkate alınız!

Erzurum Güncel- Görüşmek için önce Başsavcı Bölükbaşı’nı aradım, kendisi izindeymiş. Ben de Başsavcı vekiliyle görüşmek istedim. Fakat Başsavcı vekili de misafirleri olduğu gerekçesiyle telefonda benimle görüşmedi, ama nezakette bulunarak yarın için adliyeye davet etti. Oysa benim yarından önce bugün söyleyecek sözlerim vardı. Madem ki halimi bir yetkiliye arzedemedim, o halde sözlü olarak bu dilekçeyi yazıyorum.

Yahu birader, daha yazdığım yazının mürekkebi bile kurumadan, o nasıl bir hızlı yargı sistemidir, o nasıl bir adalet duygusudur ki öyle, 48 saat bile geçmeden tefeci çeteci herifin şikayeti üzerine, kıl payı kalsın derdest edilip nezarete atılacaktım!

Telefonum çaldı, arayan, “…Ben Yenişehir Polis Karakolu’ndan… filancayım” dedi.

“Buyur memur bey kardeşim, yine bir şikâyet mi var hakkımızda?”

“Evet” dedi. Devam etti:

“Sinan Ağyürek senden şikâyetçi, karakola gelip ifade vermek zorundasın”

Vay be…

Hani şu halk otobüsü ortağı olan Osman Deniz’e “Seni PKK’ya veririz” diyen adam…

Hani hakkında örgütlü suç işlemekten dosya bulunan kimse…

Zahir devran dönüyor!

Eyvallah…

Allah selametliğini versin, Mehmet Ağar’ı Aydın’da cezaevinde ziyarete gittiğimizde (Allah rahmet eylesin Kızılay’ın efsane başkanı Mithat Turgutcan’la) sohbetimiz sırasında, Ağar şunu söylemişti:

“Mehmetçiğim, devlet bize gel genel müdür ol derse genel müdür oluruz, devlet bize gel mapusa gir derse, gider mapusa gireriz.”

Bendeniz de aynı görüşteyim. Şöyle ki:

Devlet bizi çağırmışsa elbette gideriz, gitmesine de…

Fakat sevgili dostlar, müsaade buyurun da bir soru sorayım:

Değil mi ki, herkes bu yargı sisteminin çok ağır işlediğinden, mahkemelerin zamanında karar veremediğinden, bu sebeple de geciken adaletin adalet olmadığından söz edip durmuyor mu?

Haksız da değiller hani…

Bilinen bir gerçektir: Türkiye’de adalet vakti zamanında tahakkuk etmiyor.

Bu gerçek tüm çıplaklığıyla ortadayken nasıl oluyor da haklarında tefeci çeteci suçlamasıyla soruşturma bulunan bir ailenin tam da bu suçtan yargılanan bir mensubunun bendeniz için şikâyeti, 48 saat bile dolmadan işleme konuluyor?

Daha dün yazmıştım, kamuoyunda bir algı var, buna göre Ağyürekler öyle güçlü öyle güçlüler ki, hem poliste hem adliyede hem de devletin her kademesinde adamları var!

İstedikleri işi anında kotarabiliyorlar!

Sayın Başsavcı Bölükbaşı, size bir soru soruyorum.

Ben o yazıyı daha iki gün önce yazdım ve üstelik yazımda isim de geçmiyordu. Buna rağmen o zat, nasıl bir hatıra ve etkiye sahip ki avukatının dilekçesi daha karakola ulaşmadan ben derstedilip ifadeye çağrılmak isteniyorum?

Sayın Başsavcı Bölükbaşı, sizinle tanışmıyorum, dolayısıyla hakkınızda hiçbir ön yargım yok.

Lakin Sayın Başsavcı, bu şehirde adalet hakikâten bu kadar hızlı mı işliyor?

Lütfen yanlış anlamayın ben ne ifade vermekten, ne de derdest edilmekten gocunmuyorum, ama sizi temin ederim ki beni yürekten yakan bizzat makamınız tarafından haklarında türlü suçlardan soruşturma yürütülen çetecilerin şikâyeti ile suçlu muamelesi görmekten hicap ediyorum.

Başından beri zaten itirazım tam da bunaydı.

Meğerse bu şehrin Vali’si de Başsavcısı da meseleyi hiç anlamamış…

Canınız sağolsun Sayın Başsavcı…

Eğer hakkımda soruşturma yürüttüğünüz bir çetecinin şikâyeti üzerine beni hemen gözaltına almayacaklarsa, bayramdan sonra ifade vereyim.

Çetecinin ifadesi 48 saat geçmeden işleme konuluyorsa, hiç olmazsa ömrünü bu ülkeye adamış bir gazetecinin talebi de bir hafta geçerli olsun…

Erzurum Haberleri

Erzurumlu Aliye Nine'den acı haber…
Erzurum'da SMA'lı çocukların 'Şerife Öğretmeni'