Erzurum GGazeteci Ahmet Hakan, Tarafsız Bölge programına konuk ettiği CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'na Tevfik Göksu'nun yaptığı bir açıklama ile ilgili "Bu iddialara neden yanıt vermediniz?" diye sordu.
Soru sonrası programda gergin anlar yaşandı.
İşte Ekrem İmamoğlu ve Ahmet Hakan arasındaki o konuşma:
Ekrem İmamoğlu: Uydurma bir yerel gazete, bana diyorlar ki "Niye cevap vermiyorsun?" Niye cevap vereceğim? Yunansa yunandır, Rumsa Rumdur, bu ülkede Rum var mı? Var, Yunanlı var mı? Var. İşte ne biliyim Ermeni vatandaşımız var mı? Var. Herkes var. Benim de secerem belli yani. İmamoğlu ailesini kime sorsan Trabzon’da tanırlar. Seceresinin nereden geldiğini, ben şimdi oturup da seceremi mi anlatacağım? Kime? Aklı kıt bir belediye başkanına, “aklı kıt”, “cahil”, iftira atıyor ya. Kim derse ona “aklı kıt” derim, kim derse bakın.
Ahmet Hakan: Diyor ki, 'Bir Yunan medyasında bir haber çıkmış, Ekrem İmamoğlu İstanbul’u fetheden Yunanlı' diye, Ekrem İmamoğlu nereli? Trabzonlu, e niye cevap vermiyor bu habere? Ben Trabzonluyum kardeşim bana nasıl böyle bir şey dersin” diye.
Ekrem İmamoğlu: Öyle demiyor. Siz anladınız onu diyor böyle göz işareti yapıyor.
Ahmet Hakan: Öyle bir şey demiyor.
Ekrem İmamoğlu: Siz anladınız ne demek istediğimi diyor böyle göz işareti yapıyor. İyi izleyin o zaman.
Ahmet Hakan: Ben izledim, 80 defa izledim.
Ekrem İmamoğlu: Yapma Ahmet Bey.
Ahmet Hakan: Beraber izleriz.
Ekrem İmamoğlu: Zevkle zevkle. Ahmet Bey bakın. Eğer belediye başkanını savunacaksan çağır onu onunla da konuşurum. Binali Yıldırım'ı çağır onunla da konuşurum.
Ahmet Hakan: İzlediğim şeyi anlatıyorum size ben ne yapayım yani.
Ekrem İmamoğlu: Trabzonluları lekeliyorsun, Ekrem İmamoğlu'nu lekeliyorsun. Buradan bir politika yaratmaya çalışıyorsun. Ahmet Bey savunmayın lütfen. Devam ederseniz başka bir konuya girersiniz. Diyorsunuz ki; Ben olsam söylemem. O kısmından bir ünlem işareti koyalım kapatalım.
İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Evlerde yapılan iftar programları için: Aile bunu onaylamıyorsa gitmemek lazım tabi. Böyle bir gelenek gelişti kimseyi yadırgamıyorum bu anlamda. Sokak iftarı bir nebze masum ama bir noktadan sonra siyasileşiyor. Son 15 yılda 8 seçim yaşayan bir ülkeyiz Ramazan'a gelmeme ihtimali ortadan kalktı. Beylikdüzü Belediye Başkanlığım döneminde sadece Kadir Gecesi'nde bir iftar programımız olsun dedik ve evlere yemek götürelim, 60-70 evde iftar açalım dedik aynı anda. Binali Bey bunları yanlış anlamış.
"YSK'NIN KARARINA ŞAŞIRMADIM"
YSK'nın kararı şaşırtmadı. YSK'nın seçimi iptal edeceğini düşünmemi istedi birçok kesim. Rakibimiz, karşıt görüş. Ben İstanbul'a hizmet etmek istedim. 24 saatin hiçbir evresinde seçeneği gündemime almadım. İşime baktım. Türkiye'nin demokrasi süreci adına bir temenni. ‘Bunu yapamazlar' zihnimin bir köşesinde var. Beni bu alana çekmek isteyeceklerini düşündüm. İşime baktım. Şaşırmadım. Benim bir analizim var elbette sürece dair. Demokrasi adına öfke duydum. Öfkem dışa dönük değildir. Umutsuz olmadım hayatımda. Açtığı sayfanın farkındaydım.
Bu bir basit olay değil. Türkiye tarihinde seçim sürecinde yaşanmış en kritik olaylardan birisi. İddialı olmak istemiyorum, belki de birinci olay. AK Partili hemşehrilerimin anlaması gerekiyordu. Benim anlatmam gerekiyor. AK Partiye oy vermiş hemşehrilerime de anlatmam gerek. Yarın sizin de başınıza gelebilir. 'Seçimi kaybettik, biz bir daha seçim yapalım' diyerek gerekçe yarattılar.
Demokrasi için yoluma da devam ediyorum. İptal kararının akşamında bu işin ne kadar yanlış olduğunu, demokrasiye aykırı olduğunu hissettirmem gerekiyordu. 13 bin 700 küsur civarında farkımız var. Çok basit. Sayıyı net söyleyeyim. YSK'nın ilk açıkladığı veri 27 bin 899. Aradaki fark.
"KİM ÇALDI?"
Seçimin gecesi Sayın Binali Yıldırım 3 bin 700 oyla kazandım dedi. Ben de dedim ki, "Biz seçimi yaptığımız hesaba göre, son düzeltmelere göre değişebilir, 17 bin civarında farkla kazandık" dedim. Rakibimiz 18 bin oyla yanıldı, ben 3 bin oyla yanıldım. Çaldılar diyorlar ya! Biz 250 oy aldığımız sandıkta 0 oy yazılmış. Bakanın açıklaması var kıyameti koparmayalım da ne yapalım diyorlar. 4234 nolu sandıkta 145 oy aldık 0 yazılmış. Bilgisayara girerken 0 giriliyor. Bizim itirazlarımız oldu, AK Parti'nin itirazları oldu. 20 bine düştü. 13 seçim gördüm. Her seçimde olur. İnsani hata da kabul edebiliriz, abur cubur şeyler de olabilir. Bu 20 bine inerken her iki partinin de oyu yükseldi. İptal oylar, geçersiz oylar sayıldı. İptal oyların tekrar sayılması YSK tarihinde görülmüş şey değil. Altına yazıldı, üstüne yazıldı kabul edildi. O bilgisayar başındaki insanların hatası. 1 kişi karar vermiyor kurul karar veriyor geçerli mi geçersiz mi diye. Her sandıkta bu böyle. Sayısal baktığımızda Binali beye de bana da haksızlık yapılmış. Neyi aradığınızı anlamaya çalışıyorum. 11 bin öbür tarafta, 16-17 bin oy diğer tarafta var. Bana da ona da haksızlık yapılmış. Kim çaldı?
"31 MART ÖNCESİ BAŞKA, SONRASI BAŞKA BİR BİNALİ YILDIRIM"
AK Parti bir belge hazırlamış ‘Neden yenileniyor? İstanbul seçimlerinin yenileme kararının nedenleri?' Tarattırdım arkadaşlara okuyun dedim. Tek bir kelime çaldılar yok. Cumhurbaşkanı çaldılar dedi. Rakibimiz 31 Mart öncesi bir başka Binali Yıldırım. Sonrasında başka. Ben hiçbir şey çalmadım. Sadece gönül çaldım.
"RAMAZAN AYINDA İFTİRA ATIYORLAR"
Siz basın mensubusunuz. Basına hizmet eden birisiniz. Sayın Yıldırım, cumhurbaşkanı, bakanlar çaldılar derken siz kimi anladınız? Seçim sürecinin her aşamasındaydım. Çaldılar, kim? Gayet tabi sinirleniyorum. Niye Ramazan ayında iftira atıyor. Yalan söylemek, iftira atmak büyük günah. Geçersiz oylar da sayıldıktan sonra sonuçta hiçbir değişiklik yok. Gerekçelere bakar mısınız Allah aşkına? Maddi hata dediğiniz şey her zaman olur. Beylikdüzü'nde genel seçimlerden birinde, 2015 olabilir, ilçe başkanımız hatayı düzeltenlerden biriydi. Ben de belediye başkanıydım. Rakibimizin oyunu yanlış yazdınız dediler. Ne benim bir oyum rakibime, ne de rakibimin 1 oyu bana gelsin. Derdim bu.
Onlar itiraz ettiler tümü sayılsın diye. YSK kabul etmedi. YSK'nın buna gerekçe üretmesi lazım. Geçersiz oylar sayıldıktan sonra gerekçe olması lazım. 57 sandık seçtim dedi. Sayın dedi. 57 sandık sayıldı. Yaklaşık 21-22 bin oy yapar. 12 oy bize fazla çıktı orada da. Minimum hatalarla yürüyor.
"TÜM SEÇİMLERİ YENİLEYELİM DEDİM"
Hepsini yenileyelim dedim mi dedim. Sandıktan daha evla. 25 seçimin sonucunu etkilemiyormuş. Zamanında itiraz etmediniz, ettik. Gidelim 39 ilçede bir daha seçim yapalım. Millet karar versin. 25 ilçede seçime etki edecek sayıda sorun yok. O ilçelerde, muhtarda, ilçe belediye başkanında, meclis üyelerinde sorun yok. Büyükşehir belediye başkanına gelince sorun başlıyor.
"YILDIRIM'I ŞAŞKINLIKLA DİNLEDİM"
Önce dediler soyadına göre partisi belli oluyor. Sayın Yıldırım anlatıyor. Gelen kişinin tipine bakarak AK Partili olup olmadığına karar veriyor. Ona eksik pusula veriyor. O yüzden AK Parti'nin oyu büyükşehirde düşüyor. Şaşkınlıkla dinledim. Bir daha dinleyeyim dedim.
"EN GÜVENLİ SEÇİM SİSTEMİ DEDİLER"
Bizim oylarımız da düşük yazıldı. Bilinçli de olabilir maddi hata da olabilir. Zihninizi okuyamam. Seçimden önce dedim ki, "Ey bakanlar, bu sürece hizmet eden insanlar, (bir çok iş onlara ait, hükümetsiniz neticede) gidin işinizle uğraşın, insanların sandıkla ilgili şüpheleri var" Seçim sistemi dünyanın en güvenli seçim sistemi dediler. Seçimde haksızlık, yolsuzluk arayan bahane arar dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, 'dünyanın en güvenli sistemi' dedi.
Cumhurbaşkanı sandık görevlilerini bir gece ansızın arayabilirim, yol arkadaşlarıma başarılar diliyorum dedi. AK Parti her sandıktaki görevlilerine de güvenmiyor. "Ben seçimi kaybettim, bir bahane bulmalıyım" üzerinden 8 tane gerekçe üretildi.
Çetele dediğiniz işte imza aranmaz. YSK'da görev yapmış, sandıklarda duran tüm AK Partili kardeşlerim bilir. Çeteleden bahsediyor. Islak imzalı olan sandık tutanakları da YSK'nın sisteminde var. kayıp denilenler YSK'nın sisteminde görülebilir. Bizde de var. Onlar kayıt döküm derken çeteleden bahsediyor. Onda imza aranmaz. Çetele imzalamayız ki, tutanak imzalarız. Benim de aklım almıyor. Sayılırken bir çetele tutulur. Onlar toparlanır. Sandık kurulunun tutanağı tutulur. Kutucuklar doldurulur. Onda imza aranmaz. Tutanakta aranır.
"NEDEN SORUŞTURMA YAPILMADI?"
Tespit ettik dedikleri 123 sandıkta soruşturma niye yapılmadı? Soruşturma yapıldı deniyor ben inanmıyorum o açıklamalara. 15 gün geçti Ahmet Bey. Gerekçe açıklanmadı. Bugün diyorlar ki (sızdırılıyor 200 sayfa): Yazılmış, ekranda görülüyor. 200 sayfa yazılmış, printerları mı yok, mürekkepleri mi yok?"
"ANADOLU AJANSI TOPLUMA, MİLLETE İHANET ETTİ"
Millete '1 oya sıkıntı getirtmeyeceğim' dedim. Getirtmedim. 3 bin oyla kazandım dedi ya açıkladı ya. Hangi veriye, kimin verisine göre açıklamadılar. Açıklamak zorunda kalıyorum dedim. Elimizdeki verilere göre diye. AA toplumu yanıltıyor, yalan söylüyor. Biz belli bir orana başladıktan sonra açıklama yapacaktır. Yüzde 20 ye göre niye açıklama yapayım ben. Soru önergesi verdik. Oradaki insanların benim devlete ödediğim vergiden ceplerine maaş giriyor. AA topluma, millete ihanet etti. Onun için dedim çıkıp açıklamak zorunda kaldım. Ben bunu derken 3 bin 700 oyla kazandım dedi. YSK sabaha karşı sonuç açıkladı. Bizimle benzer sonuç açıkladı. Niye benzer diyorum: Bizim tutanaklarımızla aynı değildi, AK Parti'nin itirazları vardı, bizim itirazlarımız vardı.
Kamu görevlilerini suçluyorlar 123 sandıkta. Bizi arıyorlar. Referandumda vardık, cumhurbaşkanlığı seçiminde vardık. Bu insanlar şimdi FETÖ'cü oldu. Şaibe varsa, kanıt varsa açıklayın. 15 gündür gerekçeli kararı açıklamıyorsunuz. Şimdi sızdırıyorsunuz.
3 gün daha bekleyeceğiz. Yazılsın. 19 gün geçmiş olacak üzerinden. Tekrar soruyorum, soruşturma açıldı mı? Referandum için ne diyeceksiniz, cumhurbaşkanlığı seçimleri için ne diyeceksiniz. Bu insanları çağıran sizsiniz. İş Bankası açıklama yaptı: Siz bizden istediniz, biz de yolladık diye.
Geçersiz oylar sayıldı ve böyle bir fark çıktı. 57 sandık çıktı ve 13 oy İmamoğlu lehine fark çıktı. Sondaj yapıldı. Biz burada gördük olmadığını öyle bir şeyin. Tüm ilçelerde seçim yapılsın dedik. 25 ilçenin sonuçlarına sirayet etmezmiş. 25-30 il sayarım size oyların hiç sayılmadığı. Adam yerine koymadılar."