Gidilmedik köy, gezilmedik mahalle, dokunulmadık kimse bırakmıyorlar.
Muhtemelen başka şehirlerde de durum aynıdır.
Lakin AK Parti Erzurum’da, kelimenin tam anlamıyla siyaset dersinde okutulacak çapta iş çıkarıyor.
Hem kurumsal yapısıyla hem de ferdi planda öyle ustaca seçim çalışması yapıyor ki, olursa bu kadar olur.
Eli sıkılmayan, hali hatır sorulmayan, derdi sıkıntısı dinlenmeyen kimse kalmıyor neredeyse…
Hani futbol yorumcuları çok iyi oynayan takımı anlatırken, “sahada basılmadık bir karış alan bırakmadılar” diyorlar ya…
İşte AK Parti de öyle…
Ne adaylar ne de teşkilat mensupları, “Biz zaten Türkiye genelinde olduğu gibi Erzurum’da da birinci partiyiz. Ne gereği var bu kadar koşturmanın?” demiyorlar. Bilakis sanki bunca seçime girmiş bir parti değil de, ilk defa sandıkla buluşacak bir parti heyecanı ve diriliğinde…
Tüm birimleriyle parti teşkilatı, belediye başkanları, eski milletvekilleri ve yeni adaylar tam kadro meydanlarda…
Vatandaşı tanıyorlar, seçmeni biliyorlar.
Ne iklim onların ne de onlar bu siyasi iklimin yabancısı değiller.
“Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” derken, meydanlardan geri bildirim alıyorlar.
Çünkü o kadar çok eseri ve hizmeti var ki; kuru lafa, boş vaade tenezzül etmiyor.
Seçim turisti değiller yani…
Yeri gelmişken hakkını teslim edelim.
MHP de müthiş bir performans sergiliyor. Liste başı ile liste sonundaki aday aynı coşku, aynı inanç ve aynı azimde…
Yine yeri gelmişken hakkını teslim edelim:
Muharrem İnce’nin Memleket Parti de asla yabana atılmamalı…
Hedefe kilitlenmiş kararlı, cesur ve donanımlı kadrosu var.
Siyasete, ilkeli yeni bir biçim kazandırıyorlar.
Dönelim AK Parti’ye…
Seçim stardı verildikten buyana adeta 7/24 esasına dayalı siyaset yapıyor.
Kimse yorgun düşmüyor, yılgınlığa kapılmıyor. Çünkü seçime ve meydanlara karşı idmanlılar.
Biliyorlar ki seçim kazanmanın yolu, ne algı operasyonlarından, ne siyaset mühendisliğinden ne de dış güçlerin arka çıkmasından geçmiyor.
Seçim kazanmanın yolu, seçmenin gönlünden geçiyor.
Seçimden seçime değil, her daim hangi parti vatandaşla aynı dili konuşup, gönül tellerine dokunuyorsa seçim sabahı da güneş ona doğuyor.
Yirmi yılda yapılan ondan fazla seçimin neticesine bakıldığında, AK Parti’nin niye seçimlerin ordinaryüs profesörü olduğunu anlamak mümkün.
Her seçim, AK Parti için bir sonraki seçimin provası…
Kaç günden beri yakından takip etmeye çalışıyorum.
AK Parti asla işi şansa ya da tesadüflere bırakmıyor.
Çünkü parti kurmayları da tabandaki mensupları da biliyor ki şans, piyangoda geçerlidir.
Siyasette cari olan gerçeklerdir.
Karayazı’dan Pazaryolu’na, Şenkaya’dan Aşkale’ye, Pasinler’den Olur’a…
Her nereye bakarsanız bakın, AK Parti hiçbir yerde misafir değil, ev sahibi…
Bu sebeptendir ki 14 Mayıs, AK Parti’nin korkulu rüyası filan değil.
Değil… Çünkü:
Kimsenin arsasına gecekondu kurmadı ki, 15 Mayıs’ta yıkılacağından korksun.
Batı da artık kabul ediyor:
Seçim kazanmak, AK Parti’nin alamet-i farikası.