Erzurum Güncel- Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, AK Parti tarafından kamuoyunun nabzını ölçmek için yaptırılan anketlerden bazı sonuçlar paylaştı. Buna göre sosyal medyanın kendi sınırları içinde gelişip, orada kapanan konuların ülke genelinde bilinirlilik oranı yüzde 15’i geçmiyor. Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına destek ise yüzde 70.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet, 'Son anketlere göre çanlar kimin için çalıyor?' başlığıyla yayımlanan yazısında AK Parti'nin kamuoyunun nabzını ölçmek için yaptırdığı kamuoyu araştırmalarından çıkan bazı sonuçları aktardı.
Sözlerinin başında bunları paylaşan Acet, şu bilgileri verdi:
"Sosyal medyanın kendi sınırları içinde gelişip, orada kapanan konuların ülke genelinde bilinirlilik oranı yüzde 15’i geçmiyor.
Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına destek yüzde 70.
CHP seçmeninin yüzde 45’i, İYİ Parti seçmeninin yüzde 55’i bu karara olumlu bakıyor.
Dış politikada Doğu Akdeniz ve Libya’da atılan adımlara gelen destek yüzde 65. Karabağ’daki Ermenistan işgaline karşı başlatılan operasyonu olumlu bulanların oranı ise yüzde 90’la rekor düzeyde."
'Demek ki Libya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’deki ‘somut’ kazanımlar, toplum tarafından yakından takip ediliyor'
Acet, yazısının devamında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ile yaptıkları görüşmeden bazı notlar aktardı.
"Partinin anket çalışmalarını yürüten Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın verdiği bilgiye göre toplum, en fazla iktidarın dış politikada attığı adımları destekliyor" diyen Acet, başka anketlerde de bunun görülebildiğini söyledi. Acet, şunları kaydetti:
"Örneğin geçenlerde burada sonuçlarını paylaştığım Konsensüs’ün aralık ayı araştırmasında da, dış politikada atılan adımlara verilen desteğin iktidar icraatları bağlamında birinci sırada yer aldığı sonucuna ulaşılmıştı.
Oysa 4.5 sene önce özellikle Suriye’deki gelişmeler nedeniyle iktidar icraatları bağlamında ‘olumlu bulma’ oranları dış politika ile ilgili konularda en alt seviyelerde yer buluyordu.
Demek ki, yürütülen askeri operasyonlarda elde edilen başarılar, Libya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’deki ‘somut’ kazanımlar, toplum tarafından yakından takip ediliyor ve hak ettiği karşılığı buluyor.
'CHP'den ayrılanların oy kapasitesi AK Parti'den ayrılanlarınkinden daha fazla'
Hamza Dağ, 7-8 ayrı araştırmanın ‘ortak yönlerinden’ bahisle, 'Sonuçlar 24 Haziran’daki tablo ile üç aşağı beş yukarı hata payı içinde hemen hemen aynı duruyor' diye konuşuyor.
Hamza Dağ, pek konuşulmayan ilginç bir durumdan söz ediyor, yapılan kamuoyu araştırmalarında CHP ile köprüleri atanların oy oranlarının Türkiye’nin ikinci partisinin değişimini sağlayabileceğini söylüyor:
'CHP’den ayrılanların yaptıkları ve yapmakta olacakları şeyler var, biz bunları görüyoruz anketlerde. Türkiye’deki ikinci partinin değişimini sağlayacak bir sonuç söz konusu. Gerginliğin bir sebebi de bu.'
Burada kastedilenler Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül gibi CHP’den ayrılarak kendi partilerini kurmak için harekete geçen isimler.
İnce’nin yapılan araştırmalarda yüzde 6 civarında bir oy oranına ulaşabileceği, bu oyların büyük bölümünün de CHP seçmeninden oluşacağı çeşitli zamanlarda yapılan anketlerde bir veri olarak karşımıza çıkıyordu zaten.
Diğer yandan son zamanlarda yapılan anketlerde, CHP’den İYİ Parti’ye doğru küçük çaplı da olsa bir yönelim olduğuna dair sonuçlara ulaşılıyor.
Kabaca iki puanlık bir oyun CHP’den İYİ Parti’ye geçtiği yönünde bulgular var.
Bu böyle iken CHP oylarının taksimini bir de Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül için yaptığınız takdirde sıkıntılı bir durumun olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.
'Açıklama yapmıyor diye Kemal Bey’in anketlere ilgisiz olduğu düşünülmesin'
'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak.'
Hamza Dağ, Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönmelerdeki sinirli halini bu duruma bağlıyor.
'AK Parti’ye oy veren öğretmene öğretmen demem' diyen, çiftçilere 'Bir daha AK Parti’ye oy verirseniz iki elim yakanızda olacak' diye çıkışan, iktidarla muhalefet arasındaki ayrımdan söz ederken kendilerini ‘ahlâklılar’, öbür tarafı ise ‘ahlâksızlar’ diye ayıran sözleri kastediliyor burada tabii.
2019’un Temmuz ayında, yani İstanbul seçimlerinin ardından bambaşka bir atmosfer vardı o çevrelerde hâlbuki.
Üç vakte kadar iktidar yıkılacak, iktidar olma sırası kendilerine gelecekti.
Gelinen nokta itibarıyla AK Parti’den ayrılanların oluşturacağı sinerjiye umut bağlarken, kendi içinden ayrılanların gerçek bir rakip olarak ortaya çıkması, sinirleri germiş olabilir.
Açıklama yapmıyor diye Kemal Bey’in anketlere ilgisiz olduğu düşünülmesin.
Belki de konuşunca ağzı yandığı için böyle davranıyordur.
2015 Haziran seçimlerine gidilirken uçakta yaptığımız sohbette 'Anketlerde artık yüzde 35’leri görüyoruz. Hedefimiz yüzde 40' demişti.
Bu sözleri üzerine 'Bir önceki seçimde yüzde 26 oy almıştınız. Şimdi aynı oran ya da altında kalırsanız görevi bırakır mısınız' diye sorduğumda 'Elbette' karşılığını vermişti.
Çok enteresan bir şekilde o seçimde CHP’nin oyu yüzde 25.98 olarak çıkmıştı.
Bir gıdım daha yukarda olsa, Kılıçaroğlu’nun o sözlerinin bir ‘bağlayıcılığı’ olmamış olacaktı.
Öyle de olsa, CHP’deki son 10 yılda görülen kadrolaşma biçimi, Kılıçdaroğlu’nun yenilgilere rağmen koltuğunu kaybetmesinin önüne geçti.
Ama bir seçim daha kaybederse o kadrolaşma da bir işe yaramayabilir.
Gerilimin bir nedeni de bu olabilir mi?"