ASLI DAĞARCIKOĞLUaslid@stargazete.com Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte yeni bir grip salgını tehlikesi daha kapımızı çalmaya hazırlanıyor. Öyle ki dünya genelinde her yıl 250-500 bin dolayında insan mevsimsel gripten hayatını kaybediyor. Son yıllarda kuş gribi gibi pek çok farklı türün ortaya çıkması ve ölümcül sonuçlar doğurması aslında durumun vehametini de gözler önüne seriyor. Nisan ayından itibaren dünyanın pek çok yerinde görülmeye başlanan domuz gribi salgını ise grip türlerinin en son örneğiydi. Amerika kıtasından Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya hızla yayılmaya başlayan domuz gribi Türkiye’de de görülmeye başlandı. Hatta geçtiğimiz günlerde Özel Bilkent Ankara Laboratuar İlköğretim Okulu’ndaki üç öğrencide H1N1, yani domuz gribi virüsüne rastlanması ve virüsün yayılarak onlarca kişinin karantinaya alınması bunun en son göstergesiydi. Hem mevsimsel grip hem de domuz gribi salgının aynı anda hayatımıza girmesi bu virüslerden korunma yollarını da gündeme getirdi ve hiç şüphesiz en çok tartışma aşı uygulamasıyla ilgili yapılmaya başlandı. Yıllardır uygulanan grip aşısı ve bu yıl ilk kez Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen kişilere yapılacak olan domuz gribi aşısıyla ilgili birtakım spekülasyonların gündeme gelmesi halk arasında kafa karışıklığı yarattı. Öyle ki domuz gribi aşısının Müslümanlar için caiz olmadığı, grip aşısı olan kişilerin domuz gribine yakalanma olasılığının yüksek olduğu ya da bu aşıların Türkiye’de yaşanan grip salgınına uygun olmadığı şeklinde birtakım söylentiler de yayıldı. RİSK GRUPLARI ÖNCELİKLİKafa karışıklığı yaratan tüm bilgilere yanıt geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile birlikte açıklama yapan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ulusal Pandemi İzleme Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın’dan geldi. Gribin sürekli kendini değiştiren bir virüs olduğunu söyleyen Akın, domuz gribinin tanınmadığını belirtiyor: “Hedef Türkiye’de hiç ölüm olmamasını sağlamak. Kişisel korunma yöntemleri ile ilgili eğitim çalışmaları başlayacak. Özel durumlarda ne yapılacağına dair önlemlerimiz var. Bir de aşıyla önlem alacağız. Risk gruplarına Sağlık Bakanlığı tarafından aşı yapılacak. Bu gruplarda öncelikle çocuklar, gençler, şişmanlar ve diyabet, kalp, böbrek rahatsızlığı gibi hastalığı olan kişiler var. Bir de sağlık personelleri, itfaiye, polis, güvenlik güçleri, askeri birlikler gibi toplumda varlığını sürdürmesi gereken sektördeki kişiler bulunuyor. Aşı tek başına kurtarıcı değil, önlemlerin birlikte uygulanması gerekiyor.”Grip salgınları gündeme geldikçe aşılarla ilgili söylentiler de artıyor. Spekülasyonların yersiz bir tartışma yarattığını belirten Akın “Grip aşısının domuz gribi olma olasılığını artırdığına yönelik bir söylenti çıktı. Oysa domuz gribi aşısı gripten korumaz ya da grip aşısı domuz gribinden korumaz. Hastalık belirtileri aynı ama mikrop çok farklı. Dolayısıyla farklı aşılara ihtiyaç var” diyor ve ekliyor: “Domuz gribi aşısının Müslümanlar için caiz olmadığı söylentileri de var. Oysa hayat kurtarmak için binlerce aşı kullanıyoruz ve bu da onlardan biri. Cümlede ‘domuz’ var diye ‘Bu aşıyı olmayacağım’ demek cahilce.” Yan etkisi nadir görülüyor büyütülmesine gerek yok Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy domuz gribi aşısının ölümcül yan etkileri olduğuna yönelik spekülasyonlara şöyle yanıt veriyor: “Altı ay ve altındakilere, yumurta alerjisi ve ateşli hastalığı olanlara aşı yapılmaz. Grip aşısının birtakım yan etkileri gözleniyor. Ama bu yan etkiler büyütülecek ya da aşıdan uzak durmamıza yol açacak etkiler değil. Ama 1976’da görülen Guillain-Barre Sendromu denilen yan etki hatırlanır hep. Bacaklarda tutmama, kas güçsüzlüğü şeklinde kendini gösteriyor. Sadece grip aşısı olanlara özgü bir tablo değil. Bu birtakım aşılamalar ya da geçirilmiş enfeksiyonlardan sonra çok nadir görülebilen komplikasyon. Bunu abartıp aşı olmaktan vazgeçmek için bir vesile yapmamak lazım.” Aşının içeriği bizdeki H1N1 virüsü ile uyuşuyor Ulusal Grip Referans Laboratuarı Sorumlusu Prof. Dr. Selim Badur aşıların Türkiye’deki grip mikrobuna uyumlu olmadığı tartışmalarını çok yersiz bulduğunu anlatıyor: “Mevsimsel grip virüsü 2003’ten beri İstanbul Tıp Fakültesi Viroloji Laboratuarı’nda inceleniyor. O tarihten beri her yıl ülkemizdeki virüsler ile aşı içeriğinin uyumlu olduğu görüldü. Domuz gribi aşısındaki virüs tipinin ülkemizde var olan H1N1 virüsü ile örtüştüğü gösterilmiştir. Dolayısıyla domuz gribi aşısı nerede üretilirmiş olursa olsun ülkemizde görülen domuz gribi virüne uygundur.” Mevsimsel gripte ölüm oranı çok daha yüksek Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ise halk arasında domuz gribinin daha tehlikeli olduğuna yönelik bir görüşün hakim olduğunu ancak sanılanın aksine daha hafif seyirli bir hastalık olduğunu savunuyor: “Normal gribin ölüme yol açma oranı yüzde 1 iken domuz gribinden ölüm oranı binde birin çok altında. Aşı yapılması demek bu kişiler grip olmayacak veya gripten ölmeyecek anlamına gelmez. Senelerden beri yapılmakta olan grip aşısının bile etkinliği kesin değilken kısa sürede birkaç bin insanda denenen domuz gribi aşısının etkili olup olmayacağını söylemek mümkün değil.”