Akşener canlı yayında açıkladı: Seçimi kaybedersek tüm sorumluluk bana aittir

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener canlı yayında yaptığı açıklamada yerel seçim ile ilgili konuştu. Akşener, Ankara ve İstanbul’da aday çıkartmaları ile ilgili blöf yapmadıklarını belirterek, seçimi kaybetmeleri durumunda tüm sorumluluğun kendisinde

Erzurum Güncel- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener canlı yayında yaptığı açıklamada yerel seçim ile ilgili konuştu. Akşener, Ankara ve İstanbul’da aday çıkartmaları ile ilgili blöf yapmadıklarını belirterek, seçimi kaybetmeleri durumunda tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu söyledi.


 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV ekranlarında İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı.

Programa, 2023 seçim sonuçlarını değerlendirerek başlayan Akşener; ‘’2023 benim gözümde ve birçok insanın gözünde, eminim izleyicilerimizin gözünde bu ucube sistemden kurtulacağımız bir seçimdi. Yani 2019’dan beri bütün çabamız; her bir bireyin, her bir siyasetçinin, muhalefette yer alan siyasi partilerin mensuplarının her birinin amacı 2023 seçimlerini kazanmaktı ve bu sistemi değiştirmekti. Maalesef başaramadık onu biz. Dolayısıyla onun getirdiği bir yani ilk etapta bir büyük sarsıntı insan psikolojik olarak geçiriyor. Yani bütün insanlar geçirdi. Elbette bizler de aynı şekilde hani ne olduya baktık.’’ diye konuştu.

‘’İYİ PARTİ OLARAK ELBETTE BİZ DE SORUMLUYUZ’’

Seçimlerin ardından 3 ay boyunca partisiyle birlikte seçim sonuçlarını değerlendirdiklerini ifade eden Akşener; ‘’Yapılan geri bildirimlerin neticesinde geldiğimiz nokta, anladığımız şu. Biz maalesef benim ‘kazanacak aday’ dediğim ama onun üzerine de böyle büyük bir linç yediğim, üzerime çullanıldığı bir sistemi başaramadık. Yani kazanacak aday meselesini başaramadık. İki; bu kutuplaşma, kutuplaştırma sistemini esasında yani insanları getirdiği noktada iğrenç bir durum oluşmuş. Bütün propagandalar değerler üzerinden yapılıyor. Oculuk buculuk üzerinden yapılıyor. Milletimizin dertlerini; ‘Şu dertler var, bunları nasıl çözeceğiz?’ üzerinden hiçbir planın, projenin tartışılmadığı ve bu sistemin yani ‘Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni değiştireceğiz biz.’ üzerinden yol yürünmediği elbette bizim de siyasi parti olarak, İYİ Parti olarak elbette biz de bunun sorumlusuyuz orada bir kenara çekilme yok. Sonuç itibarıyla maalesef başaramadık.’’ dedi.

‘’MÜLAKATLARIN CIVIĞI ÇIKTI.’’

Seçimlerden önce iktidar tarafından verilen mülakatların kaldırılması vaadinin yerine getirilmemesini değerlendiren Akşener; ‘’Mülakatların cıvığı çıktı. Cıvık, kayrılmanın önde olduğu bir sistem. Dolayısıyla bütün siyasi partiler seçime girerken hem ittifaklar hem de ittifakların içindeki siyasi partiler mülakat sistemini kaldıracağımızı söyledik sayın Erdoğan da dâhil. Ama sayın Erdoğan'ın kurmuş olduğu bu sistem yani bu Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi maalesef yani bu kayrılma üzerine oturan ve tek adamın 2 dudağı arasına her şeyin sıkıştırıldığı ve tekrar maalesef 3 seçimdir onaylanan ve bundan sonra da yani dediğim dedik çaldığım düdük noktasına gidilen bir konu.’’ diye konuştu.

‘’EĞİTİMDE BİR VASATLIK HÂKİM.’’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liyakatli insanlardan hoşlanmadığını söyleyen Akşener, Türkiye’deki eğitim sistemini şu sözlerle değerlendirdi:

‘’Sayın Erdoğan sayılı bütün üniversitelerimizi vasatlaştırdı. En son Boğaziçi direndi. Boğaziçi’nde de aynı şey yapılmaya çalışılıyor. Benzer bir şey Orta Doğu için oldu. Yani dünya çapında ilk 500’ün içinde olan üniversitelerimizi yerle bir etmek üzere bir bakış açısı bu. Hani İbrahim Tatlıses'in zamanında dediği bir şey var; ‘Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık?’ diye. Yani bu bir anlayış. Muhtemelen mesela bazı seçimler oldu hep muhafazakâr kesimin içinde tercihler oldu. O tercihlerin içinde bir mavi kan ortaya çıksın diye yapılan bir tercihler zinciri vardır. Vakıflar yoluyla, oranın zenginleri yoluyla, varlıkları yoluyla. Muhtemelen orada sayın Erdoğan seçilmedi hiçbir zaman. Valilik verildi ama bir yerlerde ‘Al buyur kardeşim sen de git oralarda oku’ denmedi. Bir vasatlık eğitimde hâkim. Böyle vasat bir sistemi yürütmek daha kolay.’’

‘’MÜLAKATLARIN KALKMASI LAZIM’’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mülakatların kaldırılmasına dair; ‘’Ben seçim vaatleri içinde böyle bir söz verdiysem siz duymadınız mı? Türkiye duydu.’’ sözlerine ilişkin konuşan Akşener; ‘’Elbette ki verdi. Mülakatın kalkması lazım. Çünkü anlaşıldı ki istismara açık bir alan. Yani bu bir de kutuplaştırma sistemi. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden ortaya çıkan kutuplaşma; oculuk, buluculuk üzerinden aşırı bir düşmanlaştırma hâli. Netice itibariyle seninki benimki diye bir kavramı kaçınılmaz ettiği için mülakatın kalkması lazım. Biz kazansaydık da kalkması gerekiyordu. Çünkü yılların getirdiği bu kayırmanın, bu liyakatsizliğin, o benden olma hâlinin yani ‘Benim adayımsa neyse ne, oraya konsun.’ denmenin, liyakati sıfır saymanın neticesinde karşı tarafta da bir birikme var. Sayın Erdoğan’ın tutmadığı, tutmak istemediği anladığım kadarıyla vaatlerden birisi bu her zamanki gibi.’’ diye konuştu.

‘’FAİZİ ARTIRAN DA DÜŞÜREN DE AYNI ZİHNİYET’’

Türkiye’deki ekonomik sorunlara dair konuşan Akşener; ‘’Bakın dün %30 faiz arttırıldı. Yani 500 baz puan ‘alkış bravo’ denerek kabul edildi. Ondan evvel de faizi düşürmek çok önemli bir durumdu. Orada da bravo bravoydu. Şimdi her ikisini de yapan aynı zihniyet. Her iki adımda da herhangi bir program yoktu. Bugün de yok. Şimdi yani bunlar yapılırken kredi kartlarınızdaki, kredi kartlarımızdaki faiz arttırıldı. Şu anda dar gelirli, orta sınıf kredi kartlarıyla yaşıyor. Hem miktarı düşürüldü hem de faiz artırıldı. Yani bir sosyal devlet anlayışı içerisinde fakiri fukarayı ezdirmediğimiz, emekliyi ezdirmedikleri bir program yok.’’ dedi.

‘’EMEKLİ MAAŞLARININ EN DÜŞÜĞÜ ASGARİ ÜCRET KADAR OLMALIDIR.’’

Tiksin borç kavramına dikkat çeken ve KOİ’lerin vergi aflarının gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Akşener; ‘’Bu vergi afları devam ederken 7.500 TL maaş alan bir emeklinin geçinmesi mümkün değil. Emekli maaşlarının en düşüğü asgari ücret kadar olmalıdır. Asgari ücret arttırılmalıdır. Her arttırıldığında 2 ay geçtikten sonra açlık sınırının altına düşüyor.’’ diyerek Ankara’da 30 bin lira maaş alan bir ailenin bu ekonomik koşullarda geçinemeyeceğinin altını çizdi.

‘’MAZOT GEÇEN SENE 17 LİRAYDI, BUGÜN 40 LİRA.’’

Akşener konuşmasına şu sözlerle devam etti:

‘’Devlet okulları çökmüş durumda. Ne olacak? Bir özel okula verecek. Özel okullar İstanbul’da çok daha pahalı. Ankara'da özel okulların ilkokuldan itibaren başladığında en düşüğü 100.000 TL. Böyle bir sistemde bu aile bu çocuğu nasıl okutacak? Aynı zamanda fırsat eşitliğini ortadan kaldırıyor. Aynı zamanda servise nasıl ödeyecek? Şu anda domates üreticiden 4 liradan çıkıp geliyor. Biz 25 liraya alıyoruz. Yani gıdanın içinde de bir apayrı bir dünya var. Bunları görmek yerine mazot geçen sene 17 liraydı, bugün 40 TL. Bunun tamamı gıdaya, ulaşıma her şeye yansıyor.’’

Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine ilişkin konuşan Akşener; ‘’Ben kendisinin bilgisine, tutumuna saygı duyarım. Ama kendisinin elinin kolunun bağlı olduğunu görüyorum ben şu anda. Ve bir program yok orta yerde. Mesela tercihi fakirin fukaranın yanında olmalıydı. Zenginden alıp, sistemi oradan düzeltip burayı ayağa kaldırmak olmalıydı. Dış dünyadan sıcak para gelmesi yerine, yatırıma para gelmeliydi. Ne var ne yok hiç anlaşılmıyor. Bilgilendirmeleri, haberdar etmeleri gerekiyordu.’’ dedi.

‘’KALBİM AĞRIYOR.’’

Geçtiğimiz hafta partisini bazı ailelerin aradığını ve çocuklarının okul masraflarını karşılayamadıklarını söylediğini anlatan Akşener; ‘’Bizim partimize 136 ailenin mensubu anneler müracaat ettiler, telefon açtılar. Çocuklarının defter, kalem ve kitapların alınması için. Ankara'da lise sona kadar olan sistemde 12.000 liralık bir harcama lazım. Bunu alamadıkları için bizden bunu talep ettiler. Hiçbiri üyemiz, hiçbiri partilimiz değil. Sonra bir sonraki 2 gün içerisinde 260’a çıktı bu. Bir yere koyun yazık günah. Çocuklar aç. O çocuklarda bodurluk başladı. Biz derin yoksulluk çalıştık. Sosyal devlet işte bugünün çerçevesinde gitti. Sosyal bakış açısı, sosyal adalet gitti. İşte bütün bu sistemi değiştirmediğimiz için benim kalbim ağrıyor.’’ diye konuştu.

‘’BLÖF YAPMIYORUZ!’’

İYİ Parti’nin 81 ilde aday çıkarmasının bazı çevrelerce blöf olarak nitelendirilmesine ilişkin konuşan Akşener; ‘’Hayır blöf yapmıyoruz birincisi bu. İkincisi biz her seçimden sonra olduğu gibi 2023 seçimlerinden sonra oturduk hem milletimizle hem partililerimize konuştuk. Aldığımız bilgiler ışığında, tepkiler ışığında, talepler ışığında genel idare kurulumuzda bir karar çıktı. Yani ben çıkarmadım yalnız ben de aynı fikirdeyim. O karar 81 ilde ve ilçelerde kendi adaylarımızla seçime girmek.’’ diye konuştu.

‘’2018’DEKİ SEÇİME BİZ YALNIZ GİRECEKTİK.’’

2018’de CHP’den İYİ Parti’ye geçici bir süreliğine geçen 15 milletvekili sebebiyle seçime iş birliği içerisinde girdiklerini ifade eden Akşener; ‘’Harika bir şeydi normal şartlarda. Demokrasiye dair çok önemli bir tutumdu. O önemli tutum bizim ayrıca da kuruluş ayarlarımızdan, kuruluş sebebimizden, kurulma amacımızdan bu tarafa doğru kaymamıza da sebep oldu. 2018’deki seçime biz yalnız girecektik ama bu 15 milletvekili vesilesiyle biz ittifak içerisine girmiş olduk. Şimdi böyle bir çerçevede yola çıkıldı. Bunu biz ‘Ne kadar güzel bir iş yaptık.’ diye anlatmak yerine her kafası kızanın; ‘Biz olmasaydık İYİ Parti olmazdı.’ diline çevrildi. O kadar başımıza kakıldı ki bizim her çıkan arkadaş televizyonlara işte röportaj verenler zaman zaman bize kızdıkça biz Ömer Seyfettin'in diyet hikâyesine döndü bu iş. Gelinen noktada demokrasiye dair alınan tutum gitti. CHP'nin mensupları yaptılar yöneticilerin bir kısmı da dahil. Sonuç itibariyle bunu bir demokrasi eylemi olarak ortaya koyamadık.’’ diye konuştu.

‘’2018’DE DEMOKRASİ EYLEMİ NETİCESİNDE HERKES KAZANDI’’

2018’de CHP ile yapılan iş birliği sonucunda herkesin kazandığının altını çizen Akşener; ‘’Bu demokrasi eyleminin neticesinde ne oldu? Herkes kazandı. Biz seçime girdik. Doğrudur, belki sokmayacaklardı. Bana göre mücadele etmeliydik bu da doğrudur. Ama böyle bir yol tercih ettik. Milletvekili çıkardık, 21 milletvekili bu sistemden CHP ekstra çıkardı. Biz 4 milletvekili ekstra çıkardık ve Saadet Partisi, Demokrat Parti o sistemin içine girdi. Biz seçime giremiyor olsaydık acaba Saadet Partisi o aşamada o sistemde olur muydu? CHP nasıl bir sistem içine gidecekti? Ve biz girmedik; seçim sonuçları olarak acaba Ak Parti ve Cumhur İttifakı ne kazanacaktı? Bütün hesaplara göre 400’ü bulacakları söyleniyor. Yani Anayasa’yı değiştirecek bir sonuç elde etme imkânları vardı. Yani bu karşılıklı bir Türkiye’ye iyilik. Türkiye'ye iyilik yerine, İYİ Parti'ye iyilik şeklinde konuşuldukça vatandaş nezdinde yapılan bu güzel tutumun karşılığı gitti. Onun için de ben pişmanım, onu söyledim bunu da sizin huzurunuzda tekrar seçmenlerimizle milletimizle paylaşalım.’’ diye konuştu.

‘’KURULUŞ AYARLARIMIZA DÖNÜYORUZ.’’

Ankara ve İstanbul’da İYİ Parti olarak aday çıkarmalarının blöf olmadığının bir kez daha altını çizen Akşener; ‘’Çok ayıp şeyler söyleniyor ama biz alıştık. Bakın bu linçlenmede biz aydınlandık. Millet İttifakı'nı en fazla savunan liderlerden birisi benim. O Millet İttifakı içinde kişisel ve partisel talebi en düşük liderlerden birisi benim. Bu netlikte söyleyeyim. Benim tek bir hedefim vardı, partililerimizin tek bir hedefimiz vardı 2023’te bu tek adam sistemini değiştirebilmek. Ve tekrar hukukun üstünlüğünü, adaleti, demokrasiyi, ekonomide eşitliği, sosyal adaleti, sosyal devleti yeniden inşa edebilme, kayırmayı ortadan kaldırmaktı. Bunu başaramadık. Başaramama sebeplerimizden bir tanesi seçime girmekle ilgili durumumuz. Blöf mlöf yapmıyoruz, biz kuruluş ayarlarımıza dönüyoruz.’’ dedi.

Akşener'e İmamoğlu ve Yavaş sorusu: ''Blöf mü yapıyorsunuz?''

‘’BEN MASAYA MİLLETİN SESİNİ GETİRDİM’’

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını ‘’kazanacak aday’’ olarak önermesine ilişkin Akşener; ‘’Hem Ankara Belediye Başkanının hem İstanbul Belediye Başkanını öneren ben değilim, öneren millet. Milletin sesini ben o masaya getirdim. Hem masa kabul etmedi başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere yani onların genel başkanları olmak üzere hem de masa kabul etmedi hem de bu iki arkadaşımıza çağrı yaptım milletin sesini bu 2 arkadaşımız da reddetti. Esas mesele bu. Ben kimseyi yani kendi kafama göre ‘bu iyi bu kötü’ öyle bir şey anlaşılmasın.’’ diye konuştu.

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarına kırgınlığının olmadığını ifade eden Akşener; ‘’Hiçbir şeyim yok. Çünkü insanlar tercihlerinde hürdür. Ona saygı duymak gerekir. O tercihlerin her zaman bedeli olur.’’ dedi.

‘’HER İKİ TARAFTA DA CEKETİMİ ASSAM SEÇİLİRİM VARMIŞ.’’

3-6 Mart tarihinde masa sürecinde yaşananları anlatan Akşener; Saraçhane’de Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğu gerekçesiyle bazı CHP mensupları tarafından linçlenmesini ve seçimlerden sonra linçin devam etmesine ilişkin; ‘’Aslında Ak Partililerden işittiklerimizin yani onların yaptıklarının aynısını bu tarafın yapmış olduğunu gördük. O kadar enteresan bir şey ki bu linç işi. Mesela her seferinde ben ve arkadaşlarım CHP’nin iç işlerine karıştık. Bir siyasi partinin iç işlerine karışmak benim siyasi terbiyeme asla yakışmaz. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi'nin nerede nesi var bizim bilmemiz mümkün değil. Yani iki tarafın linçinde birbirlerine benzediklerini gördüm. Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü var. ‘Biz ne zaman ölürüz? Savaşı kaybettiğimiz zaman değil, düşmanımıza benzediğimiz zaman.’ Burada düşmanlığı demeyelim rakibimize benzediğimiz zaman. Sonra anladık ki biz herkes bu işten memnunmuş. Her iki tarafta da ceketimi assam seçilirim varmış. Ama bu arada olan millete oluyor.’’ diye konuştu.

Hür ve müstakillik vurgusuyla konuşmasına devam eden Akşener; ‘’Biz şimdi kurulduğumuz andaki psikolojimizle, kurulduğumuz andaki iddiamızla, kurulduğumuz andaki millet odaklı çalışmamızla hür ve müstakil olarak 81 ilde hiçbir pazarlığa girmeden, orası burası deyip blöf yapmadan; hiç yani sadece CHP’den bahsetmiyorum. Hiçbir siyasi partiyle herhangi bir yol yürümenin içine girmeden muhalif kimliğimizle ama millet odaklı, çözüm odaklı, dertleri anlamak anlatmak odaklı; hele yerel seçim buna çok uygun. Yerel seçimde de biz yine suculuk buculuk üzerinden konuşursak millet tekrar çırak çıkar. en azından biz bu görevimizi yerine getireceğiz.’’ dedi.

‘’BÜTÜN SORUMLULUK BANA AİTTİR.’’

Yerel seçimlerde başarılı olacaklarına inandığını belirten Akşener; ‘’Kesinlikle bu seçimlerde başarılı olacağımıza inanıyorum ben. Ama diyelim ki olmadı; çünkü biz milletimize anlatacağız, milletimiz de uygun görmedi. Asla tartışmayacağız ama bir başarısızlık olma hâlinde bütün sorumluluk bana aittir. Ben de gereğini yapacağım.’’ dedi.

‘’ŞU ANDA MİLLET İTTİFAKI DİYE BİR KAVRAM YOK’’

Özgür Özel’in; ‘’Ne biz ne İYİ Parti ne diğer demokratlar, büyükşehirlerin göz göre göre Millet İttifakı’nın elinden gitmesine izin vermez.’’ sözlerine ilişkin Akşener; ‘’Millet İttifakı diye bir kavram yok şu anda. İş birliği kavramı içinde kurulan bu sistemlerin bir tarafın patronajına girme psikolojisini gördüm ben. Bu bütün 2023 sonrasında yaptığımız çalışmalarda. CHP, her yere herkese patronluk yaptı. Şimdi sadece bize değil ki. Mesela sayın Özel'in açıklamasının içinde Manisa'nın 2019’da bize verilmesi sebebiyle günlerce sabaha kadar ağlamış. Keşke beni arayıp söyleseydi. Dolayısıyla ağlayarak İYİ Parti'yle iş birliği yapmış bu arkadaşlar asıl mesele bu.’’ diye konuştu.

‘’MUSTAFA SANDAL’A HENÜZ RESMÎ BİR TEKLİF GÖTÜREMEDİM.’’

Bazı şehirlerde başkan adaylarını açıkladıklarını ve birkaç şehirde daha aday belirleme süreçlerini tamamladıklarını ifade eden Akşener, Mustafa Sandal’ın Beşiktaş Belediye başkanlığı adaylığına ilişkin; ‘’Mustafa Sandal Beyle bizim bir dostluğumuz oluştu zaman içerisinde ve zaman zaman görüşüyoruz. Y.ani istedim doğrusu ama henüz bir şey yapmadık. Herhangi bir anlaşma veya böyle resmî bir konuşma yapmadık. Partiyi ziyaret ettiğinde bu şekilde konuşmadık. Çünkü başka bir konu için gelmişti. Ama bir telefon konuşmasında şu şekilde söyledim ben hani bir nabız yoklamak amaçlı. Çok nazik bir arkadaşımız, çok zarif bir arkadaşımız. Keşke adım atsa. Daha yani çökmedik üzerine. Adım atsa ben Beşiktaş'ı o gerçek bir de yani Beşiktaşlıdır, bakın çok isterim. Ama dediğim gibi resmî bir teklif henüz götüremedim.’’ diye konuştu.

‘’BİZİM ADAYLARIMIZI DESTEKLEME KONUSUNDA HERKES SERBEST.’’

Kemal Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’ye ittifak teklifinde bulunması ihtimaline ilişkin konuşan Akşener; ‘’Bizim adaylarımızı destekleme konusunda herkes serbest. Biz bu seçimlere rahmetli Elçibey deyimiyle özü başımıza gireceğiz. Kaç kilo ediyoruz göreceğiz. Çünkü yani bir üçüncü yolun açılması lazım. Biz milliyetçi, demokrat, kalkınmacı bir partiyiz. Buna yönelik sürekli proje üreten, dert dinleyen, millet odaklı bir siyasi partiyiz ve bunu maalesef ittifak çatıları içerisinde ortaya koyamadık.’’ diye konuştu.

‘’MİLLET NE DERSE O BAŞ ÜSTÜNE’’

Yerel seçimlerde stratejisi tutmazsa gereğini yapacağını ifade eden Akşener; ‘’Yapacak bir şey yok millet ne derse o baş üstüne. Herkes milleti çok hafife alıyor, seçmeni çok hafife alıyor. Eğer bizim kaybettiğimiz %5 ya da 7 neyse onun nereye gittiğini doğru çözebilirse karşımızda bizi linçleyen arkadaşlar, problemin kendini çözer. Dolayısıyla söylemeye çalıştığım şey şu. O belediye başkanlıkları adaylığı o şehrin kendine dair projelerle alakalıdır.’’ diye konuştu.

‘’ASLA UMUDUN YOK OLMASINA SEBEP OLMAK İSTEMEDİM.’’

Yeniden masaya döndüğü için pişman olmadığının altını çizen Akşener; ‘’Bu 2 arkadaşımız milletin sesini kabul etmeyince ben umutsuzluğun sebebi olmayı istemedim. Yani masaya dönmediğimde Kemal Bey'in adaylığı işte bu 2 arkadaşımızın da verdiği teklifle ikisi Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklar, icracı olacaklar ve sonuç itibariyle yani kazanacak aday bulamadık ama kazanacak formül olarak gördüm. Samimiyetle çok çalıştık ve gördüğüm eksiklikleri, yanlışlıkları yani özelden uyarmaya çalıştım. Asla o umudun yok olmasına sebep olmak istemedim. Kişi olarak bahsediyorum ve ne varsa hani ‘zehir içtim’ dedim ya o zehirleri içe içe yaptık.’’ diye konuştu.

‘’BİRBİRİMİZLE RAKİBİZ ARTIK’’

Bilge Yılmaz’ın; ‘’Seçim Kılıçdaroğlu ve etrafındaki çıkar grupları nedeniyle kaybedildi.’’ sözlerine ilişkin konuşan Akşener; ‘’Sayın Yılmaz, kişisel olarak başından beri de yani bu oylamaların hepsinde ‘geri dönmeyelim bu masadan’ yani adaylık meselesine gelmeden kalkalıma yakın bir arkadaşımızdı. Dolayısıyla bireysel fikri o. O derece yani. Mesela ‘çıkar grubu’ diye bir kavramı ben kullanmam. Asıl mesele ya yük olmuşuz biz bu arkadaşlara. Varlığımız yük olmuş. Dolayısıyla ben şimdi onları serbest bırakıyorum. Biz nasıl hür, bağımsız, müstakil gidiyorsak yani Cumhuriyet Halk Partisi başka bileşenleri olursa onlar da hür ve bağımsız, müstakil olarak gidecekler yani birbirimizle rakibiz artık biz. O defter kapandı.’’ dedi.

‘’MHP İLE KOMŞU OLMAYACAĞIZ.’’

MHP tarafından yerel seçimde komşu olalım teklifine ilişkin Akşener; ‘’Sayın Bahçeli ara ara hafif müstehzi bir ifadeyle bazen samimi davet eder. Komşu olmayacağımızı söyledik. Yani gayet nazik bir şekilde söyledik. Fakat kurmaylarının küfürleri ile karşılaştık. Bakın hakaret değil küfürle karşılaştık. İşte yani müthiş bir benzeşme var. Kimisi kurmayları üzerinden küfrettiriyor, kimisi de gazetecimsi insanlar tarafından küfrettiriyor.’’ dedi.

‘’LEVENT GÜLTEKİN’İ MAHKEMEYE VERDİK.’’

Levent Gültekin’in iddialarına ilişkin konuşan Akşener; ‘’Ben sayın Levent Gültekin'i 3 videosundan sonra bununla da ilgili mahkemeye verdik, şimdi onu da vereceğim. Bir sürü yani hakaretamiz sözleri var. Mesela sayın Gültekin'in Hasan Cengiz diye bir adam üzerinden meğer Cumhuriyet Halk Partisi'nde danışman ve odası varmış. Hiç görmedim ben bu kişinin bana 100 milyon dolar verdiğini iddia eden bir videosu oldu. Yani bu bir mail üzerinden kendi demiyor. Ama mail diyor. Biz sonra maili araştırdık bulduk spamların arasında. O mailde 100 milyon doların sayın Kılıçdaroğlu'na Hasan Cengiz tarafından verilmiş iddiası var. Levent bey bunu oradan alıyor yani bu maili alıyor Meral Akşener'e verildi diye anlatıyor. Bu bir iftira. Bu bir iğrenç iftira. Şimdi bundan sonra hukuk üzerinden yol yürüyeceğiz.’’ dedi.

‘’ÜÇÜNCÜ YOLU, MİLLETİMİZLE BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ’’

Ankara ve İstanbul’da adaylar üzerine çalıştıklarını ifade eden Akşener; ‘’Bütün gücümüzle yerel seçimlerde kendi adaylarımızla milletin sesi olmaya gayret edeceğiz. O şehirlerde, o ilçelerde yaşayan insanların dertlerine çözüm üreten iyi belediyecilik anlayışı içerisinde adaylarımızı çıkarıp iddialı bir biçimde milletimizin huzuruna geleceğiz. Onların teveccühünü talep edeceğiz. Bu teveccühü alabileceğimize kalpten inanıyorum. Bir üçüncü yolu, şu yumruk meselesinin dışına insanlarımızı çıkarabileceğimiz ve küfür politikasının ortadan kalktığı; fikirler üzerinden, projeler üzerinden birbirimizle rekabet ettiğimiz bir Türkiye'yi inşallah milletimizle birlikte inşa edeceğiz.’’ diye konuştu.

‘’HAYAL ETTİĞİMİZ SONUCU MİLLETİMİZ VERMİYORSA MİLLETİMİZİ TARTIŞMAYACAĞIZ, SUÇ BİZDEDİR.’’

Akşener, yerel seçimlerde başarılı olamazsa bütün sorumluluğun kendisine ait olduğunun altını çizerek programı şu sözlerle noktaladı:

‘’Meral Akşener olarak söylüyorum. İYİ Parti Genel Başkanlığının dışında. Ben bu ülkeden aldım. Yani öyle bir yolculuk yaptım ki bugün karşınızda ya bir grubu olan bir partinin Genel Başkanı olarak konuşuyorum. Hep milletime ödemeye çalıştım. Doğru anlatabildim, eksik anlatabildim. Onlar başka bir şey. Her attığım adım buna göreydi. Eğer bu iddianın neticesinde hayal ettiğimiz sonucu milletimiz vermiyorsa milletimizi tartışmayacağız, suç bizdedir. O zaman bana düşen şey elbette bir başka arkadaşımıza, daha iyi yapabilecek bir arkadaşımıza bu işi devretmektir. Küfür kafir işlerinden Türkiye'yi çıkarmak için yola çıktık. Bunun neticesinde bunu başaramamışsak sorumlusu benim ve bunu daha iyi başaracak bir arkadaşımıza devre etmektir. Hiç burada bir beis yoktur.’’

Siyaset Haberleri

Özel'den "Erdoğan'ı çıldırtıyor bu" çıkışı
MSB'den teğmenler hakkında yeni açıklama