Erzurum Güncel- Akşener, yüz ifadesinin neden asık olduğunu ve AK Parti'nin yıllar önceki teklifini açıkladı. Hakkında çıkan iddialarla ilgili konuşan Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmediğini belirtti. Masadaki gerginliğe değinen İYİ Parti lideri "Ayağa kalkan oldu mu?" sorusunu da yanıtladı.
Türkiye seçim virajına girdi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça siyaset gündeminde de sıcak gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Altılı Masa'dan kalkması gündem olmuştu. Daha sonra Altılı Masa'ya tekrar dahil olan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını destekleyen Meral Akşener, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
Meral Akşener'in canlı yayında yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
ADAY AÇIKLANIRKEN YÜZ İFADESİ NEDEN ÖYLEYDİ?
Benim üzerimde palto varken, Temel Bey'in yaptığı konuşma ve Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşmada baktığınızda tuhaf bir ışık gelmiş. İki ayrı fotoğraf var orada. Hepimiz dizilmişiz. Orada ben mutsuz değildim. İmza atmışım ben. Bu dünyada hiç kimse bana zorla bir şey yaptıramaz. Bir gece evvel hiç uyumadım. Müzakere sebebiyle insanlar gitti geldi evime. İmamoğlu ve Yavaş gece 02.15 gibi evime geldiler. Dolayısıyla sıfır uykuydum. Biraz hareketleriniz ağırlaşıyor uykusuzluk olunca. O masada bir müzakere oldu, bir mutabakat sağlandı. Ve o iki metnin altına biz imza attık. Dolayısıyla bununla ilgili bir mutsuzluk söz konusu değil.
'HERKES BANA MASADAN KALKTI DİYOR, MASA KALKTI'
Müzakereye kapalı bir ortam olmuştu. Siz bir teklif ortaya koyuyorsunuz, diğer 5 kişi tek bir konuda karar almış ve geri gitmiyor. Siz de bunun tartışmasını arz ediyorsunuz. Dolayısıyla, bana herkes masadan kalktı diyor ama, masa kalktı, masada oturmaya devam ettim. Her birimizin hayata bakışı, gördüğümüz problemlere çözüm arayışımız, beğendiğimiz, temsil ettiğimiz kitle farklı. Türkiye'nin büyük bir sosyal ve siyasal alanını temsil etmesi en önemlisi o masanın. Öncelikle farklılıklara saygı duymayı öğreniyorsunuz.
ERSAN ŞEN'E ADAYLIK TEKLİF EDECEK MİYDİ?
Herkesin cumhurbaşkanı adaylığına hakkı vardır. Ben 2018'de bazı şeyler yaşadım. Oradan bir ders çıkardım. O dersin neticesinde seçime 1.5 yıl kala aday olmadığımı ilan ettim. Hiç de pişman olmadım. Ersan Hoca'yı da çok severim. Aracılığınızla teşekkür edeyim. O gün Ersan Hoca, bizimle ilgili çok kolay değildi o sözleri söyleyebilmek. Ben de kendisine ulaştım, görüşmek istedim. Kendisini evimde ağırlamak istedim. Adaylık teklif etmeyecektim, fikirlerini alacaktım. Ersan Hoca bize tırnak içinde kıyak geçti.
SON AÇIKLAMASINDA NEDEN SERTTİ?
Konuşmam sertti. Sert olmalıydı. Ben ne düşünüyorsam, o metni kendim yazdım. Ben tarihçiyim, sosyal bilimciyim. 28 yıldık aktif politika yapıyorum. Bildiğim bir şey var, net olmak. Sert olarak algılanabilir. Aslında çok netti. Aşırı netlikler genel olarak sinir bozar. Çeşitli şekilde tariflersiniz onu. Oradan çıkan sonuç şu; 'hayır, biz beşimiz böyle düşünüyoruz, senin önerilerin herhangi bir takdire uygun değil' gibi bir tutum alınırsa o zaman net olursunuz. Ben kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim. Şu anda sayın Kılıçdaroğlu aday. Ama popülaritesi çok yüksek, milletin hadi dediği 2 büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bugün itibarıyla net söyleyeyim 13. Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu olacak.
İMAMOĞLU VE YAVAŞ'LA NE KONUŞTU?
İmamoğlu ve Yavaş geldi, bazı seçenekler öne sürdüler. Bu iki arkadaşımızın popülaritesi benden fazla. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın mutlaka o süreçte aktif olması gerekiyor. Belediye başkanı görevi üzerinden yardım etmek başka, bu işin içinde bu kampanyada ve sonrasında taşın altına ellerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. Üçümüz uzlaştık önce. Sonra gittiler. Saat sanıyorum 9.30'du, Kemal Bey beni aradı. 'İki arkadaşımız sizi ziyaret edecekler bilginiz olsun' dedi. Bunun üzerine ben de dedim ki, 'Dün iki belediye başkanımız geldiler, bir konuşma yaptık. Şöyle şöyle konuştuk, size iletilmek üzere de bir yazı haline döktük. Bu bilgiler size geldi mi?' dedim. 'Evet' dedi. 9.30'da tekrar geldiler, yeni baştan el sıkıştık.
'BAŞBAKAN YARDIMCILIĞI TEKLİFİNİ KABUL ETMEDİM'
Bu ülkede Tayyip Bey'le benim kapı arkasından görüşmeme ne gerek var. Ben o partinin başlangıçta kurucusuyum. Yürünecek yolu beğenmediğim için ayrıldım. Ben hep ilkeler üzerinden ayrıldım. AK Parti iktidara gelinceye kadar ağzımı açmadım. İktidar olduktan sonra 2007'den beri benim kadar eleştirmiş başka bir kişi yok. Ancak ailesi, çoluğu, çocuğu kişiliği benim ağzımdan çıkmaz. Ama onun eylemlerine manevi anlamda mermi atarım. Sayın Davutoğlu'nun başbakanlığı döneminde bana başbakan yardımcılığı teklif edilmiş, kabul etmemişim.
'MAAŞIMIN DIŞINDA HİÇBİR GELİRİM OLMADI'
Eğer ben Tayyip Erdoğan'ın çevresinden ve veya başka bir şekilde bir Allah'ın kulundan bu tarz bir konuyla ilgili 1 lira, 5 lira adını ne koyarsanız, almışsam, ispat etmesi çok zor ama, dünyanın en şerefsiz insanıyım. İstanbul'da oturduğum ev belli. 5 dönem milletvekilliği yapmışım. Eşimin babası, İzmit'in ekonomik durumu iyi bir aileydi. Biz o mallarının üstüne bir şey koyamamışız. Maaşımın dışında hiçbir gelirim olmadı benim.
'TAYYİP BEY'E DE AYIP'
Her şeyim açıktır. Bugüne kadar Tayyip Bey benimle konuşmak için hiçbir şey yapmadı. Benim de Tayyip Bey'le gizli saklı hiçbir görüşmem olmadı. Hatta deprem zamanında nasıl görüşme yaptığımı televizyondan anlattım. Bugünün dijital dünyasında gizli bir şey olabilir mi? Olsa söylerim. Böyle bir karar verdim derim, peşimden gelen olur, gelmeyen olur. Tayyip Bey'e de ayıp! En ufak bir görüşme inanın yok. Sanki ben göz kırpıyorum, Tayyip Bey koşuyor, böyle bir durum yok. Hatta en sert kavgayı ikimiz yapıyoruz. Rize'de başıma neler geldi benim. 31 Mart'ta 'tutuklattıracağım seni, dokunulmazlığın da yok' dedi. Hala hakkımda ifademin alınmadığı, hatta duyduğumuz PKK muhbirinin olduğu iddia edilen FETÖ'cülükle ilgili isnadın mahkemesi var, ama bana bilgi veren yok. Bu ülkede en çirkin şey biri PKK'cı, iki FETÖ'cü deniyor. Bu eğer korkutmak içinse, demoklesin kılıcı ise ben o demoklesin kılıcı ile kendi boğazımı keserim.
'ERDOĞAN'IN SON DÖNEMİ'
Parlamenter sistemi konuştuğumuz son seçim bu. Eğer bu seçimi alamazsak Türkiye ölmeyecek ama bir daha parlamenter sistem konuşularak bir seçime girmeyecek. Korkum şudur, özellikle AK Parti'ye oy verenlere sesleniyorum. Erdoğan'ın son dönemi. Partisinde iki damadın dışında görünür anlamda kimse yok. Parlamenter sisteme geçmek için çıktığınız yola hukuk hakim. Denetleme mekanizmaları hakim. Hukuk dışılıktan elbet hesap soracak. Kim soracak? Hukuk soracak. Tarafsız yargı soracak. Tayyip Bey'in maalesef kavramsal bilgisi eksik. Pratik yanı çok kuvvetli. Ama velakin 100 sayfa tarih, sosyoloji, felsefe, mantık, sosyal bilimlerden bir şeyler okumuş, yanındakiler özet çıkarmış olsaydı bugün Türkiye başka olurdu.
MUHARREM İNCE İÇİN NE DÜŞÜNÜYOR?
CHP ile ilişki biçimini bilemem. Ama ben Hüseyin Baş üzerinden bir deneme yaptım. Deneme de şuydu. Sayın Hüseyin Baş'ın bir talebi oldu. Ben de kendisine teklifin nedir dinleyeyim, masaya ileteyim dedim. Masada olmayı arzu etti. Masadan bu genişlemenin doğru olmayacağına ilişkin bir anlayış çıktı. Hüseyin Baş'la ilgili değil. Genel olarak büyümeye karşı çıkıldı. Muharrem Bey'le 2018'de bir tarafıyla rakip, bir taraftan saygı içerisinde götürdüğümüz yarış inanılmazdı. Ben kendisinden razıyım. Şu anda pozisyonu Cumhurbaşkanı adayı olabilir. Partisinin ittifak durumu var mı, yok mu onu bilmiyorum.
'MİLLETVEKİLİ OLMAYARAK BU İŞİ KAZANACAĞIMIZI İDDİA EDİYORUM'
Partim diyelim ki birinci çıktı. Başbakan partimden başka arkadaş olur. Tayyip Erdoğan olamadı Abdullah Gül oldu ya. Ben fedakarlık ve feragat konusunda uzmanım. Hiç sakıncası yok. Milletvekili adayı olmayarak bu işi kazanacağımızı iddia ediyorum. Ben birinci parti olma konusunda iddialıyım. Sonuçta o gerilim çözüldü, en iyi şekilde çözüldü. O gerilim ortaya çıkmasaydı, cici cici gezseydim ne olacaktı. Birinin 'Münasebetsiz Mehmet Efendi' olması gerekiyor. Bizim bu işi kazanmamız lazım. Kazanmaya dair tartışmamız lazım. Sonra buna gerek yok gibi bir şey ortaya çıkınca, sonra benim iddialı cümlem vardı, Noterler Birliği bana kızmış ama, herkesin birbirini ikna etmeye çalışması lazımdı.
MASADA GERİLİM YAŞANDI MI?
Temel Bey öyle bir şey demedi. O yaş grubu sabır konusunda uzman, geldiği gelenek var. Kemal Bey'i de sabırlı insan olarak tanıyorum. Erkekler birbirine karşı inanılmaz saygılı. Sizin bam diye söylediğiniz söz. Kadınlar daha açık. Kimse ayağa kalkmadı.Ben açık net fikirlerimi söyledim. Bir gerginlik yaşandı. Sayın Davutoğlu ve sayın Babacan devreye girip usulet ve suhuletle pazartesiye bırakılma nedeni öyle oldu. 5 kişi imzaladı, ilan edilsine de gidilebilirdi, sonra hep beraber nefes alalım oldu. Sonra geldim arkadaşlarımla konuştuk. Sonra mutlaka kazanma konusunda sonuç çıktı. Aynı yerde kalabilirlerdi. Orada da ben o vebali alamazdım. Dolayısıyla çok iyi oldu. Meral Akşener adına değil bu, herkes adına çok iyi oldu.
'TÜM DEPREMZEDE KARDEŞLERİMDEN ÖZÜR DİLERİM'
Bu 4 gün için deprem bölgesindeki bütün kardeşlerimizin hakkında konuşmanın biraz perdelenmesi sebebiyle burada pay sahibi olduğuM için bütün kalbimle özür diliyorum. 4 günde onlarla ilgili konuların perdelenmiş olması Türkiye'nin geleceği için önemliydi. Hem Millet İttifakı, hem Cumhurbaşkanı adayımız hem bizler o konuda ciddi çalışacağız.
Mesela Ekrem Başkanın İstanbul'da depremde çalıştayı var. O Hatay'dan, Mansur Başkan, Kahramanmaraş'tan sorumlu. Ben her gün bir ilimize gittim. 72 saat sonra gittim. Kocaeli'den bilgim vardı. Acı şeyler yaşanıyordu. Eski İçişleri Bakanıyım. DYP milletvekiliydim. Akrabalarımdan birisi enkazın altındaydı. Onu bildiğim için 72 saat sonra gittim, her gün gittim. Cumartesiden itibaren tekrar başlıyorum. Sırasıyla deprem bölgesinde son durum nedir diye bakacağım.
'AFAD DARMADUMAN OLMUŞ'
AFAD kavramsal olarak çok iyi kurum. Ama darmaduman olmuş. Kurulmuş bir şey yok. Şimdi İçişleri'ne bağlanmış. Karman çorman bir durum. Bu kurumlarda yönetici ve uzman sayısı azdır. Bakanlığım döneminde sivil savunmanın Türkiye genelinde 6-7 bin personeli ve 35 eğitilmiş kişi vardı. Şimdi bunu lağvetmişsiniz, AFAD'ı kurmuşsunuz, altına eğitilme alanını koymamışsınız. AFAD'ın sahadaki yöneticilerine söyleyecek sözüm yok, çaresiz. 10 kişi ne yapabilir? 10 kişinin her birinin 15 civarında eğittiği ona bağlı sivil olmalıydı. Bütün kurumlar gitmiş, deprem felakete dönmüş. Biz bunun içinden çıkacağız inşallah.
"PARMAK BOYASI KULLANILMASINI İSTİYORUZ"
Yarın itibariyle parmak boyası demeye başlayacağız. Deprem bölgesinde oy kullanmak başka bir de oradan batıya tahliye olanların oy kullanması. Sayın Şenol Sunat arkadaşımız, diğer partilerle de irtibatını sürdürüyor. Sayın İsmail Tatlıoğlu, Musavvat Dervişoğlu ile CHP'ye gittiler. Bir kanun teklifi ve anayasada değişiklikle, oy birliği ile hızlıca düzenleme yapmayı söylediler.
Bunu düzeltmek için teklif yaptık, CHP ve AK Parti'ye ilettik. Keşke oy birliği ile geçirsek. Batıya gelmiş insanların oy kullanması hem de orada kalanlar. Formülümüz şu; diyelim ki Kahramanmaraş'ta Ankara'ya geldiler, Kahramanmaraş için oy kullanacaklar. Aynı yurt dışındaki vatandaşlarımız gibi.