Erzurum Güncel- Moskova’dan Kafkasya’ya ve devamında Erzurum’a uzanan yolculuğu süresince yaşadıklarını anlatan Aleksandr Puşkin, savaş ve insanlık konularını tarihsel ve kültürel açıdan çarpıcı bir anlatımla paylaşıyor.
Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin’in ilk kez 1836’da okurla buluşan ve 1937’de Sovyet dönemi Rusyası’nda beyaz perdeye uyarlanan Erzurum Yolculuğu adlı eseri, Türkçede bir kez daha yayınlanıyor.
Türkçeye kazandırılan eser, şairin 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kafkasya üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’na yaptığı yolculuğu konu alıyor.
BİR SÜRGÜN DÖNEMİ
Kafkasya’daki Rus karargâh şehrine vardığında, sürgün döneminde tanıştığı asker arkadaşlarının Erzurum’u istila etmek üzere sefere çıktığını öğrenen şair, izni olmadığı hâlde Osmanlı sınırlarını aşar, Erzurum’a kadar gelir.
Yolculuğu boyunca birtakım eskizler çizer, notlar alır: karşılaştığı Türk askerleri, Erzurum Komutanı Salih Paşa ve eşi, Tatarlar, Tellak Hasan ve Paşa’nın konağı…
Gözlemlerini yalın bir dille paylaşan Puşkin, Ruslar'ın başarısını yeterince övmediği için eleştirilecek ve Erzurum’a yaptığı bu izinsiz yolculuk, Çar I. Nikola’nın Puşkin’i ev hapsiyle tehdit etmesiyle sonuçlanacaktır.
Sayfa: 104
ERZURUM SOKAKLARINDA ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ŞAİR
Daha önce hiç ayak basmadığı toprakları keşfetmek ve bir savaşa tanıklık etmek için Erzurum’a yaptığı yolculuğu boyunca eskizler çizen ve notlar tutan Puşkin, ölümünden bir yıl önce tüm notlarını yayınlamaya karar verir.
Erzurum’un köylerinde dolaşan, Erzurumluların ve tutsaklarını ruh hâllerini kendi gözünden detaylı bir şekilde yansıtan yazar, eserinde Osmanlı ordusunda esir alınan paşalardan biriyle diyaloğuna da şu sözlerle yer veriyor:
"ŞAİR DERVİŞİN KARDEŞİDİR"
"Bir şairle karşılaşmak hayra alamettir. Şair, dervişin kardeşidir. Onun şu dünyada ne yurdu vardır ne de malı mülkü… Biz fâniler şan şöhret, para pul ve iktidar peşinde koşarken o, yeryüzünün hükümranıyla aynı hizada durur, karşısında herkes saygıyla eğilir."
ANADOLU'YA DAİR ÖNGÖRÜLER
19. yüzyıl Anadolusu’nun resmini çeken Puşkin, bu eserle savaşa ve farklı yaşamlara tanıklık etmenin ötesinde sosyal ve tarihsel açıdan Anadolu’ya dair birkaç yüzyıllık öngörülerine yer veriyor.