Atatürk Üniversesinde konuştu!..

Erzurum'a gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Şu anda tam güne karşı gazetelere ilan verenler, aslında bu işten iyi para kazananlardır. Gazetelere ilan verenler, 112 servis doktorları, hastanelerde acil servislerde nöbet tutan pratisyenler değildir'' dedi.

Akdağ, bazı ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Erzurum'da, Vali Sebahattin Öztürk'ü makamında ziyaret etti. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Akdağ, sağlık alanındaki güncel konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Akdağ, Erzurum'un da içinde bulunduğu Kuzey Doğu Anadolu Bölgesi'nin tüm cumhuriyet tarihi boyunca gösterilen çabalara rağmen, Türkiye'nin sosyo ekonomik açıdan en geri kalmış bölgesi konumunda olduğunu belirterek, hükümetlerinin bu durumun önüne geçmek için çalıştığını söyledi. ''Eğitim, sağlık, milli gelir, ulaşım, iş gibi hususlar açısından böyle bir durum söz konusuydu. Aradaki açığı kapattık, kapatıyoruz'' diyen Akdağ, şunları kaydetti: ''Daha kapatmamız gereken açıklar da var. Bakın sağlıkla ilgili bir şey söyleyeyim. Iğdır ve Kars'ta yıllardır yarım bekleyen iki hastaneyi tamamladık. Ardahan'da şu anda modern bir hastane inşaatı sürüyor. Gümüşhane Kelkit'te mükemmel bir hastane yaptık. Tunceli'de yeni bir hastane yapıyoruz. Van'da büyük bir bölge kampüsü inşa etmeye başladık. Hakkari ve Yüksekova'da Türkiye'nin en güzel iki hastanesini yaptık. Böyle iki güzel hastane de Şırnak ve Cizre'de yaptık. Bütün bunlar aslında bizim demokratik açılım dediğimiz, milli birlik projesi dediğimiz çalışmalarımızın birer ürünüdür. Tabii ki bunları tesadüfen yapmadık. Yıllarca bu bölgelerde hizmet çok aksamıştı. Biz açığı kapatmak üzere gayret ediyoruz. Bizim nazarımızda ülkemizin yedi bölgesinde, her şehrimizin önemi çok büyüktür. Nerede bir eksiklik varsa, onları elbette tamamlamaya devam edeceğiz.'' -TAM GÜN YASA TASARISI- Bakan Akdağ, TBMM'de Tam Gün Yasa Tasarısı'nın 8 maddesinin kabul edildiğini ve önümüzdeki hafta görüşmelerin tamamlanmasını planladıklarını belirtti. ''Tam Gün Kanunu vatandaşın hizmet almak için muayenehaneye gitmesi zaruretini tamamen ortadan kaldıracak bir kanundur'' diyen Akdağ, şöyle devam etti: ''Tam Gün Kanunu, üniversite hastanelerine gittiğimizde bizim önümüzde ancak para verirsen bir hocaya muayene olabilirsin, ancak para verirsen bir hocaya tıbbi işlem yaptırabilirsin şeklinde çıkarılan bir sistem engelinin, çarpık bir sisteminin tedavi edilmesi yasa tasarısıdır. Tam Gün Kanunu, bir özel hastaneden sigortanızla hizmet alırken, malum belli bir ilave ücret ödeyerek, bu hizmeti alabiliyorsunuz. Ama bunu by pass ederek, yandan dolanarak, vatandaşı önce muayenehaneye götürüp, sonra da bir özel hastaneye getirip, tedavi etmeyi önleyecek yasa tasarısıdır.'' Bakan Akdağ, tam gün düzenlemesinin vatandaşın işini kolaylaştırmak için yapıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Aslında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde hekimlerimizin yüzde 20'sinin muayenehanesi var. Örneğin şu anda Erzurum'da 300 hekimden, 10'unun muayenehanesi var. Ama bazı şehirlerimizde bu oran biraz daha artıyor. Vatandaşa burada bu hizmeti alman için muayenehaneye gelmen lazım, ya da para vermen lazım denmesine razı olamayız. Yani bugüne kadar zaten bu hususta ciddi bir mücadele yürüttük. Bunu taçlandırıyoruz artık. Tarihe gömüyoruz artık bu işi.'' Muayenehaneciliğin karşısında olmadıklarını ancak devletin hastanesinde ve üniversitesinde bunun olmayacağını ifade eden Akdağ, şunları söyledi: ''Biz vatandaşımızın bu anlamda yanında olmaya devam edeceğiz. Şimdi bir meslek örgütü bu kanuna karşı olduğunu söylüyor ve eylem yapacağını söylüyor. Gerçi bir eylem falan da yapamıyorlar. Çünkü doktorlar bu işlere itibar etmiyor. Etraflarında ne kadar yandaşları varsa, toplayıp çıkıyorlar meydana. Değerli basınımıza şunu özellikle ifade ediyorum. Bu çeşit eylemlerde lütfen gidip 'siz doktor musunuz?' diye sorun. Çünkü 10 kişiden en çok ikisi belki doktor çıkacaktır. Böyle doktor eylemi olur mu? Bu eylemlere tevessül edenler, kanuna karşı çıkanlar halktan yana olmadığını, muayenehanede vatandaştan para alarak kazancını devam ettirmek isteyen muayenehaneci hekimlerden yana olduklarını açıkça ortaya koymuşlardır. Bence yol yakınken bundan vazgeçmeleri gerekir.'' Bakan Akdağ, hükümetlerine karşı ideolojik karşıtlıkların da bu tartışmalara yol açtığını savunarak, şöyle devam etti: ''Neyin karşısındalar? Doktorların halklarına bir bakalım isterseniz. Bu kanun doktorlara ve sağlık çalışanlarına ne getiriyor. Doktorların sabit aylık gelirleri artıyor. Bunun mu karşısındalar? Kanundan sonraki her çalışma yılı için doktorların emekliliklerinde alacakları para artıyor. Buna mı karşılar? Çok açık ifade ediyorum bunlar halkın derdinden haberi olmayan sırça köşk kahramanlarıdır. Ben bunları Türk halkına şikayet ediyorum. Bu kanunun halka rağmen 'halkçıyım' diyenler karşı çıkıyor. Bunu garipsiyorum. İlgili meslek örgütü tarihi bir hata yapıyor. Şu anda tam güne karşı gazetelere ilan verenler aslında bu işten iyi para kazananlardır. Gazetelere ilan verenler 112 servis doktorları hastanelerde acil servislerde nöbet tutan pratisyenler değildir. Uzman hekimlerimizin büyük kısmı bu yasayı bekliyor.'' -DOMUZ GRİBİ- Akdağ, son olarak domuz gribinden dolayı Türkiye'de 600'ün üzerinde vatandaşın hayatını kaybettiğini belirterek, ''Hastalık hızını kaybetti. Yani yapacağı hasarı yaptı şimdiye kadar. Ama düşük şiddetli olarak yine devam ediyor. Daha bir müddet devam edeceğini de bilim adamlarımız öngörüyorlar'' diye konuştu. Hastalık nedeniyle 36 hamilenin hayatını kaybettiğine değinen Akdağ, şunları kaydetti: ''Geçen sene zatürreden hayatını kaybeden hamilelerin sayısı iki idi. Bu sene 38 hamilemiz hayatını kaybetti. Bunun 36'sı domuz gribi olduğu için hayatını kaybetti. Tabii bu hamilelerimiz aşılanmış olsalar, korunmaları için büyük imkana sahip olacaklardı. Bir de bu hususta piyasaya çıkıp iki milyar lira harcama yapılmadığını söyleyen milletvekilleri, bunların içinde bakanlık yapmış bir arkadaşımız da var. Değerli arkadaşlar bu iş için harcanan para 168 milyon liradır. İşin içinde 12 kat çarpıtma var. Bu kadar insafsızlık var. Böyle çarpıtmalar yapılıyor.'' Akdağ ayrıca, vatandaşın el yıkama konusunda önemli bir hassasiyet kazandığını ifade ederek, ''Bunun devam ettirilmesi lazımdır. Sadece domuz gribi için değil benzeri birçok hastalıktan korunmak için elleri yıkamak önemlidir'' dedi.ÜNİVERSTEDE KONUŞTUSağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye büyük bir ülke olduğunu kendi tarihinde kendi inançlarında var olan büyüklüğünü artık ortaya koyuyor'' dedi. Erzurum'da bulunan Akdağ, Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü Kültür Merkezi'nde, 35 yıl ve daha fazla akademik hizmet veren öğretim üyeleri ile ÖSS'de ilk 5 bine girip Atatürk Üniversitesi'ni tercih eden öğrenciler için düzenlenen plaket ve ödül törenine katıldı.Bakan Akdağ, törende yaptığı konuşmada, Atatürk Üniversitesi'nin hayatında çok önemli bir yeri olduğunu ve politik alanda verdiği hizmetlere bu üniversitede hazırlandığını söyledi.Atatürk Üniversitesi'nin sadece Doğu Anadolu'ya değil tüm yurda ışık saçan bir üniversite olduğunu ifade Akdağ, ''Bugün kabinemizde Atatürk üniversitesi'ne yolu düşmüş birkaç arkadaşımız var. TBMM'deki milletvekili arkadaşlarımızın da önemli bir çoğunluğunun Atatürk Üniversitesi'nde yetiştiğini biliyoruz. Burada yetişenlerin halka hizmet açısından fikirleri daha da berraklaşıyor. İftihar ettiğim eğitim müessesindeyiz'' diye konuştu.'Türkiye artık eski Türkiye değil'' diyen Akdağ, şunları kaydetti:''Ekonomisiyle, dış politikasıyla, eğitim hizmetleriyle sağlık hizmetleriyle, sosyal hizmetler alanıyla, altyapı itibarıyla, komşuları nezdindeki itibarıyla artık Türkiye, gerçekten eski Türkiye değil. Türkiye, büyük bir ülke olduğunu kendi tarihinde, kendi inançlarında var olan büyüklüğünü artık ortaya koyuyor. Büyük ülke olmanın iyi tarafı nedir? Eğer büyüklüğü vatandaşınıza refah olarak aktarıyorsanız, vatandaşın özgürlüklerinin gelişmesine aktarıyorsanız, insanlar daha daha rahat ve huzur içinde yaşıyorsa o zaman büyük ülke olmanın önemi çok büyük. Büyük ülke olup bunu vatandaşa yansıtamayan ülkeler var. Biz büyük ülke olmak derken sosyal devlet olma ilkesini yaşayan bir ülke olmayı kastediyoruz.''-''BİLİME VE TEKNOLOJİYE ÖNEM VERİYORUZ''-AK Parti hükümeti döneminde bilime ve teknolojiye ayrılan kaynaklara da dikkati çeken Bakan Akdağ, ''Hükümetimiz bilime ve teknolojiye çok büyük önem veriyor'' dedi.TÜBİTAK'a AR-GE için son beş yılda ayrılan kaynağın, 40 yılda ayrılan kaynaktan fazla olduğunun altını çizen Akdağ, şöyle devam etti:''AR-GE harcamalarını hükümetimiz üç kat artırdı. Bilimsel yayın sayısı 10 bin 309'dan 22 bin 700'e ulaştı. Bundan daha önemlisi yerli patent başvuruları 5.5 kat, uluslararası patent başvuruları da 4.5 kat arttı. Üniversiteler bunun için vardır. Sevgili öğrenciler; üniversiteler sizin yetişmeniz için, hayata atılmasınız için, ülkenin gelişmesi için, iş üretilmesine bilimsel destek verip katkıda bulunması için var. Üniversitelerimiz, üzerindeki ölü toprağı artık atmaya başlamıştır. Bu son derece önemlidir. Üniversiteler, hayatla iç içe olmak zorundadır.''Tam Gün Yasa Tasarısı ile ilgili de bilgi veren Bakan Akdağ, sözlerini şöyle tamamladı:''Bu yasa tasarısında araştırma için döner sermayeden ayrılan yüzde 5 oranındaki pay eleştiriliyor. Bu tasarı ile gelir getirici araştırmalarda paranın yüzde 85'ini araştırmacıya verilmesinin önünü açıyoruz. Bu çok önemli bir araştırma reformudur. Yani parayı üniversitelere vermek yerine, oradaki katma değeri oluşturan araştırmacıya para aktarıyorsunuz. Bu çok önemlidir. Ayrıca tıp fakülteleri ile Sağlık Bakanlığı hastaneleri arasında işbirliğinin önünü açtık. Mesela Erzurum'da Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi veya herhangi bir hastane, doğrudan üniversitelerimizin uygulama ve araştırma merkezinden hizmet alabilecek.''Bakan Akdağ, daha sonra Atatürk Üniversitesi'nde 35 yıl ve daha fazla hizmet veren öğretim üyelerine ödülleri ile birlikte plaketlerini verdi.

Eğitim Haberleri

Milli Eğitim Bakanı Tekin: İnandığımız eğitim anlayışının yolunu açmak istiyoruz
81 il arasından seçildi... Anadolu'nun önsözü Erzurum