Erzurum Atatürk Üniversitesindeki huzur ortamını bozmak için ellerinden geleni yapan şer odakları yine harekete geçti. Atatürk Üniversitesi yönetimindeki uyumlu çalışmayı içlerine sindiremeyen bazı çevreler şimdi de başarılı çalışmalarıyla dikkatleri üzerine çeken Prof. Dr. Sebahattin Tüzemen’i hedef seçti. Bazı gazetelere ve internet gruplarına e-posta atan bazı kişiler Prof. Dr. Tüzemen adına istifa açıklaması yapıyorlar.Konuyla ilgili olarak Güncel Haber Ajansı’na bilgi veren Prof. Dr. Tüzemen, durumdan kendisinin de haberdar olduğunu söyledi. Rektör Yardımcısı Tüzemen, “Biz durumu Savcılığa bildirdik. Şimdi bu e-postaları polis inceliyor. En kısa sürede suçlular yakalanacağına inanıyorum” dedi.2009-10-27 09:12:18İşte o istifa E-Postası…From: Mustafa ATASOY To: haber@aksam.com.tr Cc: anka@ankaajansi.com.tr ; emin.toker@iha.com.tr ; haber@avrasya.tv ; habermerkezi@gazeteguncel.com Sent: Friday, October 23, 2009 11:17 PMSubject: Fwd: sanırım zamanı geldibu ne talihsiz bir açıklama şi,mdi----- Orjinal Mesaj -----Kimden: Sebahattin TUZEMEN Tarih: Thursday, October 22, 2009 2:12 pmKonu: sanırım zamanı geldiKime: matasoy@atauni.edu.tr> Sevgili meslektaşlarım,> > Yaklaşık bir yıldır ,rektör yardımcısı olarak görev yapmaktayım, kötü geçen günler, yıpranan sinirlerim, bir yıl önce eski yönetimde ki arkadaşlarıma yapmış olduğum ihanetin baskısı sanırım beni bu noktaya getirdi.> > 2008 yılı Haziran ayında yapılan seçimler öncesinde, mevcut yönetimde bulunan arkadaşlar ile bir karar almıştık.Aramızda tek bir rektör adayı çıkartacak ve hepimiz ekibimizle ona destek olacaktık, Çünkü gerçekten Prof.Dr. Yaşar Sütbeyaz hocamızın rektörlüğünde geçirilen 2 dönem, hem akademik hem de gelişim olarak ve üniversitemizin ilerlemesi anlamında baktığımızda çok ama çok olumluydu. Aynı ekip ruhu ile yeni bir rektör çıkarmanın üniversitemiz için ne kadar olumlu olacağını tüm çalışma arkadaşlarımız ile düşünmekteydik.> > Tüm bunlar yaşanırken, adını vermek istemediğim bir arkadaşım(umarım o da tüm bunları açıklar), beni kırkıncı hocanın dergâhına gelmem konusunda ikna etmeye çalışıyor ve hoca ve çevresindeki insanların benimle görüşmek istediklerini söylüyordu. Açıkçası merakımdan Kırkıncı hocanın Dervişağa camii karşısında bulunan evine görüşmeye gittim. Bana verilen randevu saatinde dergâha gittiğimde adını açıklamak istemediğim Profesör arkadaşımda orada toplantıdaydı. Bana seçimlerde kendi adaylarının rektör olacağını ve benimde ilk dönem iyi bir konuma getirileceğimi ikinci dönem ise rektörlük seçimlerinde desteklenerek kesinlikle rektör olabileceğimi söylediler. İlk dönem için Arkadaşıma dekanlık bana ise rektör yardımcılığı teklifi gelirken, belki o an için konuşmaya bile mecali olmayan Kırkıncı hocanın bu gücü geri çevirme oğul dediğini duydum. Bu söylemlerin devamında seçimler sırasında rektör adayı olmam istendi, bu vesileyle bizim tarafımızdaki oyların bölünmesi planlanmıştı. > > Açıkçası kafam karışmıştı ama söylediklerini harfi harfine yerine getirdim yani rektör adayı oldum, seçim sonrasında da gördümki istedikleri olmuştu. Rektör yardımcılığına getirildikten sonra hayatım hiç görmediğim yönetim şekli ve kişisel olarak alışkın olmadığım muamelelerle karşılaştım. Bir taraftan görevimi değil bana emredilenleri yapmaya çalışıyor diğer taraftan da her geçen gün içimde büyüyen ihanet gerçeğini ve bunun verdiği psikolojik bozukluğu yenmeye çalışıyordum. Kurum içindeki yapılanma akademisyenlerin bilgi beceri seviyesine göre değil , dergâha yakınlıklarına göre yapılıyordu, birkaç sefer yönetimdeki insanlarla bunu paylaşmaya ve tartışmaya çalıştığımda iki cevap aldım, Sayın Rektörümüz; “öncelikle sana bu görev, yap denileni yapman gerektiği için verildi ve sende yapacaksın ve sadakatini göstereceksin” dedi, sonrasında da Sağlık bakanlığını örnek gösterdi. “ Bak Sayın Sağlık Bakanımızda Menzilci, görmüyormusun görev verdiği insanları önce adıyamana gönderiyor” . Bu korkunç söylemler sonrasında İstifa etmeye çalıştığımda ise aba altından sopa gösteriyordu.> > İnsan bazı şeylere zamanla alışır diyordum ki, yaşadığım sıkıntılar, görmek zorunda kaldığım pislikler, dergâhın güçlenmesi adına yapılan ve yapılmaya çalışılan yolsuzluklar, hiçbir akademik kariyeri yada bilgi ve becerisi olmayan insanların getirildiği görevler, en önemlisi de Sayın rektörümüz de dahil olmak üzere hepimizin Mehmet Kırkıncı hocanın kuklası gibi olmamız ve davranmamız… Bu güne değin bunları, çalıştığım hiçbir ekipte hiç görmeyen bir insan olarak beni olancasıyla yıprattı. Yani alışılmıyor.> Sonuç olarak bu gün bu tepkiyi vererek bile , geç kalınmış olsa da satılmışlıktan kurtulacağımı ve onurlu bir davranış içinde bulunmuş olacağımı düşünüyorum.Umarım başta kendilerine ihanet ettiğim arkadaşlarım olmak üzere siz değerli meslektaşlarım beni anlayışla karşılarsınız.> Bu saatten itibaren onurlu bir davranış göstermek adına bana yakışanı yapıp hem görevimden istifa ediyor, hem de çok sevdiğim bu üniversiteden onurumu kurtarmak adına gidiyorum> > sağlıcakla kalın> > Prof.Dr.Sebahattin Tüzemen