Mustafa Kemal Atatürk'ün 21 Temmuz 1935 tarihinde Yalova'da tavla oynarken çekilen fotoğrafının renklendirilmiş hali sosyal medyada paylaşıldı. Fotoğrafta tavlanın diğer tarafında oturan oturan isim Atatürk'e Milli Mücadele sürecinde desteğini esirgemeyip hem kişisel hayatında hem de bürokratik işlerde yardımcı olan Salih Bozok'un ta kendisi.
Atatürk'ün her anını kayıt altına alarak onu daha iyi bilip düşüncelerini öğrenmeyi Salih Bozok'a borçluyuz...
Bozok, Atatürk'ün en yakınında yer alan, onun hakkında her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen, ona her durumda destek olan dostuydu. Atatürk ile hem aynı okula gitmeleri hem de aynı mahallede oturmaları sebebiyle bir bağları vardı.
1903 yılında Harp Okulu'ndan mezun olana kadar Mustafa Kemal ile birlikte olan Bozok, daha sonra jandarma sınıfına geçerek orduya katıldı. Bu sırada Mustafa Kemal Harp Akademisi'ne devam etti ve kurmay oldu.
2. Meşrutiyet'in ilanından sonra Selanik'te öğretmen subay olarak göreve başlayan Bozok ile Atatürk'ün yolları burada yeniden kesişti. Atatürk o esnada Selanik'te kolağası olarak görev almaktaydı. İkilinin arasındaki derin dostluk bağı da bu zaman diliminde sıkılaştı.
Atatürk ordu komutanlığından istifa ettiğinde Bozok'u da görevinden istifa etmesi konusunda yüreklendirdi.
Emekli maaşı kendisine yetmeyecek olsa da Bozok Atatürk'ün önerisini dinledi ve askerlikten çekildi. Bu süreçte geçinmek için kömür ve odun sattı.
Atatürk 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM'nin kuruluşuyla Bozok'u yaver olarak yanına aldı.
Milli Mücadele sürecinde aktif bir şekilde rol alan Bozok, aynı zamanda dostu Mustafa Kemal'i de hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Buna Mustafa Kemal'in duygusal hayatı da dahildi.
Bozok'un nikah şahidi olduğu Atatürk'ün Latife Hanım'la evlenmesinde de evliliklerini sürdürmesine de oldukça fazla tanıklığı bulunuyordu.
Birbirleriyle hayatın her alanından paylaşımları olan bu denli derin bir dostluğun ardından Atatürk'ün ölümü yaklaşınca Bozok'un boşluğa apaçık ortadaydı.
10 Kasım günü adım adım yaklaşır ve Mustafa Kemal'in durumu da ağırlaşırken Bozok, 9 Kasım'da defterine "Allah'ım, ya Atatürk'ü kurtar ya da benim canımı al" notunu düştü. Bozok, aslında bu acıyla başa çıkamayacağının sinyallerini veriyordu.
Mustafa Kemal'in ölümünün gelişiyle eşi Pakize'ye bir mektup yazarak vedalaşmaya karar verdi...
Bozok eşine "İşte o gün gelmiştir, ben artık aranızdan çekiliyorum. Senden çok memnun olarak ayrılıyorum. Ben hayatımı Atatürk'ün hayatına bağladım ve ondan sonra yaşamamaya karar verdiğim için hayatıma nihayet verdim. Fazla teessüre mahal yoktur. Ebediyen arz-ı veda ederim sevgili karıcığım, Pakize'm." diye yazdı.
Bozok, Mustafa Kemal'in hayata gözlerini yumduğu dakikalarda elini öperek ona veda ettikten sonra son kalan işini tamamlamak için odayı terk etti.
Bozok'un odadan ayrıldıktan birkaç dakika sonra silah sesleri duyuldu ve insanlar odaya girdiklerinde Bozok'u kanlar içinde buldu. Ancak Bozok'un intihar teşebbüsü başarılı olamamış; kurşun kalbine değil, akciğerini boydan boya deşerek sırtına saplanmıştı.
Operasyonların ardından hayata döndürülen Bozok, kaldığı yerden milletvekillik görevine devam etti.
Ancak bir yanı hep eksikti, hayattan hiç keyif almıyordu. 25 Nisan 1941'de, Mustafa Kemal'in vefatından 3 sene sonra hayata gözlerini yumdu. Çok sevdiği yol arkadaşına kavuştu.