Gazete Güncel- Judo Olimpiyat Milli takımında görev yapan Uzman Ayşe Bayraktaroğlu, sporculara psikolojik desteğin çok önemli olduğunu söyledi. Yaklaşık iki senedir Türkiye Judo Federasyonu'nda Olimpik sporcularla çalıştığını belirten Bayraktaroğlu, Erzurum'da oldukça verimli bir ağırlık kampı geçirdiklerini kendisinin de bu süreçte sporculara psikolojik destek sağladığını söyledi.
Teknik kadar zihinsel üstünlük de önemli
Uzman Psikolog Ayşe Bayraktaroğlu, “Bildiğiniz gibi Olimpiyatlar uzun bir yolculuk. Dört senede bir gerçekleşen büyük bir organizasyon ve her sporcu Olimpiyatlarda madalya kazanmak ister. Judo benim şuana kadar çalıştığım en zor branş. Sadece judoya dair teknik taktik bilmek yeterli değil. Sporcuların aynı zamanda kuvvetli, dayanıklı, çevik, esnek, güçlü olmaları da gerekiyor. Tabi bununla da bitmiyor. Fiziksel açıdan olduğu kadar zihinsel olarak da oldukça güçlü olmaları gerekiyor. Judoya hakim olan bilir, minderdeki her bir saniye o maçın sonucunu etkiliyor. Saliselik dikkat dağınıklığı bile bir maçın kaybedilmesine sebep olabiliyor. Temas sporu olduğu için yaralanmaya da çok açık. O yüzden judo zihinsel dayanıklığın en üst seviyede olması gereken bir spor çünkü bir judocu sadece minder içinde değil minder dışında da mücadele içinde. Kendini ileri götürmek için hep en iyisini yapmak zorunda. Bu yüzden ben judocuları olağanüstü insanlar olarak görüyorum ve çok saygı duyuyorum çünkü burada kazanmak cidden kolay değil” dedi.
Asla pes etmeyen bir sporcu grubu
Erzurum’da yaptıkları yüksek irtifa kampında 7 olimpiyat sporcusunun yer aldığını ifade eden Uzman Psikolog Ayşe Bayrataroğlu, asla pes etmeyen bir sporcu grubuna psikolojik bir destek sağladığını ifade etti.
Bayraktaroğlu, “Yedi kişi olarak Olimpiyatlara gidiyoruz. İlk defa judoda bu sayıya ulaştık. Burada hiç pes etmeyen, asla vazgeçmeyen, engelleri birer fırsat olarak gören, kendi potansiyellerinin farkında olan ve her zaman en iyisi için savaşan yedi sporcu görüyoruz” dedi.
Olimpiyat sürecini dağa tırmanmaya benzetiyorum
Bayraktaroğlu, “Ben Olimpiyat sürecini dağa tırmanmaya benzetiyorum. Yol uzun, yüksek ve engebeli. Bazen nefesin kesilir, bazen sonunu göremezsin, bazen neden o yolda olduğunu sorgularsın, önüne taşlar çıkar bazen kayar düşersin, bazen rüzgar eser sendelersin ama hiçbir zaman durmadan küçük küçük hedefler koyarak ve bu hedeflere ulaşmaya kararlı olarak bu yolda kalmaya niyet edersen ve her bir zorluğu kendi gelişimine birer katkı olarak görürsen, işte o zaman zirveye ulaşırsın ve o saatten sonra o zirvenin tadını çıkarmak kalır” diye konuştu.
Kampta ben de adeta bir sporcu gibi çalıştım
Palandöken’de yapılan tırmanma antrenmanları ve teknik çalışmalarda adeta bir sporcu gibi judocularla birlikte çalıştığını belirten Bayraktaroğlu, “Olimpiyatlarda tatamiye çıkacak olan yedi sporcumuzun o zirvede madalyalı olmasına çok az kaldı. Biz de bu sürecin tatlı heyecanını yaşıyoruz. Ben bu süreçte sporcularımızın neler deneyimlediğini daha iyi anlayabilmek için onlarla bazı antrenmanlara katılıyorum. Sadece performans anlamında değil sporcuyu ilgilendiren her alanda psikolojik destek sağlamaya çalışıyorum. Şuan çok keyifli bir atmosfer var çünkü başta federasyon başkanımız olmak üzere, baş antrenörden, yardımcı antrenörlere; fizyoterapistinden, masörüne/masözüne kadar bazen hepimiz sporcularımıza antrenmanlarda eşlik ediyoruz ve her zaman onların yanındayız. Herkes çok motive ve hedefe odaklı. Hepimizin ortak bir hedefinin olması da bizi birbirimize daha sıkı bağlıyor. Çok yoğun bir çalışma temposundayız fakat yolculuğun sonuna da gelmek üzereyiz. Bakalım bizi neler bekliyor hep beraber göreceğiz” şeklinde konuştu.
Nurullah PALA/PUSULA Gazetesi