Erzurum Güncel- Ayşegül Yıldız, İbrahim Tatlıses ile 20 yıllık beraberliğinin ardından ilişkisi ve biten evliliği hakkında ilk kez konuştu.
Posta'dan Oya Çınar'ın sorularını yanıtlayan Yıldız, "Tanıştığımızda ben 16, o 46 yaşındaydı. Hiçbir şeyden pişman değilim ama bu kadar yaş farkı doğaya aykırı. Şimdi böyle ilişkilere bakınca baştan “Yürümez” diyorum." dedi...
İşte o açıklamalardan satır başları:
- 36 yaşındayım, nihayet ne istediğimin idrakına vardığım, iyi hissettiğim bir dönemdeyim. Sadece huzur ve sağlık! Birçok tecrübeye erken yaşta vakıf oldum. İyisiyle kötüsüyle değişik sınavlardan geçtim ve hepsini başarıyla atlattım. Mükafatı da kızım Elif Ada oldu. Artık geçmiş tamamen kapandı.
- Bazı insanlar çok kötü ve zannediyorlar ki siz kötülük yapamazsınız. Zeka olarak hepsini katlayıp fırlatıp atacakken hep, “Allah’ım beni kötü insanlara uydurma” diyerek dua etmek zordu. İnsanoğlu yoldan çıkmaya çok müsait. Büyük kötülükler yapabilirdim aslında. Ben her şeyin geri döndüğüne ve Allah’ın adaletinin şaşmayacağına inanıyorum.
NE TAZMİNAT NE NAFAKA İSTEDİM
- “İbrahim Tatlıses’in sevgilisiyim” diye ortada dolaşmak kadar saçma bir durum yok. Başka birinin başarısıyla hava atmak anlamsız. Birçok kişi bunu idrak edemiyor. Ortada öyle dolaşıyor. Karakterle alakalı herhalde.
-16 yaşında İstanbul’da bir konserinde tanıştık. Bursa’da yaşıyordum o zaman. Bir yıl sonra da babamı kaybettim. Çok sonra İbrahim Bey Bursa’ya konsere geldiğinde yeniden denk geldik. “Nerelerdesin? Dizi çekiyorum, İstanbul’a gel” dedi. Ben de, “Ailemden izin alabilirseniz gelmek isterim” dedim. Zaten Bursa’da bir televizyon kanalında program yapıyordum. Yani bu işlere onunla tanıştıktan sonra girmedim. Ailemden izin aldı, İstanbul’a geldim. O zaman da sanıldığı gibi sevgili değildik. İlişkimiz başladığında 20’lerimdeydim.
YUVA YIKAN KADIN DEĞİLİM
-
Sırf insanlar “İbrahim Bey’i kullanarak bir yere geldi” demesinler diye kariyerimi de sildim. Onunla olmak bana avantaj değil dezavantaj oldu. Hayalini kurduğum şeyleri elimin tersiyle ittim. Çok teklif aldım, hepsini geri çevirdim. Kabul etseydim “İbrahim Tatlıses’in torpiliyle buraya geldi” diyeceklerdi. İbrahim Tatlıses adını ne reklam aracı olarak ne de maddi manevi çıkar sağlamak için kullandım. Ne tazminat ne de nafaka istedim. Bir tek Elif Ada’nın nafakasını ödüyor. 20 yıl hayatı paylaştık ama benim tercihimdi. Şimdi, “Sana 20 yılımı verdim. Sen de bana bu kadar para vereceksin” demek benim yapacağım şey değil. Bana zül gelir.
- 'Yuva yıkan kadın' değilim. Hangi yuva? Bir evlilik mi vardı ortada? Diğer tarafa ne anlatıldığından ziyade bana ne söylendiği önemli. Bana hiçbir zaman İbrahim Bey, “Devam eden bir ilişkim var” demedi. Bana hiçbir ilişkisinin olmadığını söyledi. Öyle bir algı yaratmaya çalıştılar. Ona inanmaya çalışmaları da umurumda değil.
DERYA TUNA DUYMASIN!
- Evlilik benim talebim değildi. İlişkimiz boyunca evlilik hesabı yapmadım. Özellikle o dönem evliliği hiç düşünmüyordum. Büyük bir kaza olmuş, karşınızda ölümle mücadele eden bir insan var. Aklımdan bile geçmedi. Hatta, “İyileş, sonra zaten olur” dedim. Ona rağmen İbrahim Bey istediği için evlendik. Hiçbir şey hissetmedim. Önümüzdeki zorlu süreci düşünüyordum. Başkalarının hesaplarıyla benim hesabım hiçbir zaman tutmadı. Hiçbir şey hissetmedim. Önümüzdeki zorlu süreci düşünüyordum. Başkalarının hesaplarıyla benim hesabım hiçbir zaman tutmadı.
- Evlendiğimizde Derya Tuna, “Tekkeyi bekleyen çorbayı içer” demişti... Çünkü onun zihniyeti o! Demek ki o tekkeyi çorba içmek için beklemiş. Karşındakini kendin gibi bilirsin."