Erzurum Güncel- Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
911 kilometre uzunluğunda sınırımız olan Suriye, 350 kilometre sınırımız olan Irakihmal edilemeyecek boyuttaki 2 ülkedir. Doğası gereği, Irak, Suriye ve İran'daki her hadisenin ülkemize yansımaları olmaktadır. Sınırlarımızın diğer yakasında yaşanan doğal afetlerden bile Türkiye az ya da çok etkilenmektedir. Merkez üssü Halepçe'nin güneybatısı olan bir deprem meydana gelmiştir. Şu ana kadar yapılan açıklamalardan sayıları 400'ü aşan insanın hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır. Tablo vahim, yıkım ileri boyuttadır. Komşuluk hukukunun gereği ne ise o yapılmalıdır. Türkiye hazır olduğunu samimiyetle dile getirmiş, enkazın kaldırılması ile ilgili duyarlılığını göstermiştir. Türk Kızılayı harekete geçmiş, AFAD hazırlıklarını yapmıştır.
İstanbul'da yaşanacak muhtemel büyük depremle ilgili uyarıcı ifadeler uzun süredir gündemdedir. Depremle yaşamasını öğrenmek zorundayız. Feci akıbetleri bugünden yorumlayıp mutlaka önlem almak mecburiyetindeyiz. Deprem değil, tedbirsizlik ölümlere yol açmaktadır. İmar çalışmaları, kentlerin yeniden inşası konularında da özen gösterilmesi tartışmasız önemdedir. Irak'ın kuzeyindeki depremden şiddetli yıkım ve can kayıplarından dolayı son derece üzgünüz. Hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
TERÖRLE MÜCADELE
Türkiye'nin sırtını yere getirmek için zemin yoklayan pek çok husumet odağı vardır. Kaostan nemalanan, krizden çıkar sağlayan karanlık çevreler ülkemizin bekasını sakatlamak maksadı ile pusudadır. Bunların değirmenine su taşıyan, 5. kol faaliyeti ile değirmenine su taşıyan mihraklar ortaya çıkmıştır. Bölücüler arkasına baka baka yaşamakta, rahat nefes alamamakta, kimisi kafese, kimisi kodese girmekten kurtulamamaktadır. Terörle mücadele korkusuzca, kararlı bir şekilde hainleri hedef almaktadır. TSK, sınır ötesi ve vatan topraklarında teröristlere göz açtırmamaktadır. En son terörist teslim alınıncaya, en son kanlı silah kırılıncaya kadar mücadeleden geri dönüş yoktur ve tüm yollar kapalıdır. İnanıyorum ki hainler döktükleri tertemiz şehit kanlarında boğulacaklardır. Bekamıza silah doğrultan, kardeşlik bağlarımıza hançer saplamayı aklından geçiren kim varsa yaktıkları nifak ateşinde yanıp kül olacaklardır.
Toprak ve insan bütünlüğümüze suikasta yeltenene kim olursa olsun kaybetmeye mahkumdur. Millet kenetlenmiş, dev cüssesi ile ayağa kalkmıştır. Al bayrak dalgalandığı müddetçe korkuya yer yoktur.
SİYASETTEKİ "ATATÜRK" TARTIŞMASI
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik artan ilgiden ziyadesiyle mutluluk duyuyorum, devamını temenni ediyorum. Aziz Atatürk'ün siyaset üstü kalması samimi dileğimdir.PKK, HDP ve FETÖ'nün yörüngesine giren CHP'nin Atatürk adını anmaya ne yüzü ne de hakkı kalmıştır. Atatürk hiç kimsenin siyaset dövüşünün, sivri dilinin konusu olmayacaktır. Atatürk'e alaka yükseliyormuş, ne var bunda? Olması gereken bu değil mi? Ne güzel işte bunu polemik malzemesi haline getirmek ahlaki mi? Yüzde 50+1 nelere kadirmiş, Atatürk konusu abartılıyormuş. Bazıları şaşkınlık geçiriyor, kelli felli kalem sahipleri hayretler içindeymiş. İpsiz sapsız değerlendirmeleri buruşturup atınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Atatürk tam bağımsızlıktır. Atatürk, Türk milliyetçisidir. Komünist, köksüz, feslisi fessizi kim varsa kıvranmaktadır. Varsın cehaletlerinin esiri olsunlar. Fazla söze yer ve gerek yoktur. Atatürk ortak kıvancımız, kurtuluşumuzun kutup başı olarak ebediyete kadar eserleri ile eşsiz mirasları ile varolacaktır. Manen yaşayacaktır.
Beyrut ile Riyad arasındaki ilişkiler sürekli geriliyor. Hariri'nin rehin mi, yoksa gönül rızası ile mi Suudi Arabistan'da bulunduğu tam olarak açıklanamıyor. İsrail ile ilgili kuşkular Suudi Arabistan'ı tümden kavramış, tutuklamalar, cinayetler, küresel senaryolar son günlerde herkesin gündemindedir.
SUUDİ ARABİSTAN'DA YAŞANAN GELİŞMELER
Beyrut ile Riyad arasındaki ilişkiler sürekli geriliyor. Hariri'nin rehin mi, yoksa gönül rızası ile mi Suudi Arabistan'da bulunduğu tam olarak açıklanamıyor. İsrail ile ilgili kuşkular Suudi Arabistan'ı tümden kavramış, tutuklamalar, cinayetler, küresel senaryolar son günlerde herkesin gündemindedir. Bizim ilgilendiğimiz hanedanlar arasındaki kavga değildir. İnancımız, kutsal mabet ve mirasların bulunduğu Suudi Arabistan'ın dünyevi iktidar çatışmalarına kapılması esef vericidir.
ROBOTA VATANDAŞLIK VERİLMESİ
Milyarlarca Müslüman açlık içinde kaybolmuşken, bir avuş şeyhin, emirin doymaz hırslarını nasıl açıklayacağız? Bu nasıl Müslümanlıktır, nasıl İslam anlayışıdır? Ilımlı İslam denilen dayatma nasıl dillendirilmektedir. Neyin ılığı? FETÖ'ye sipariş edilen dinler arası diyalog ve ılımlı İslam projesine şimdi yeni yetme prensler mi taliptir? Bu yolun sonunda hayır, huzur yoktur. Suudi Arabistan, tasarlanan robota dünyada ilk kez vatandaşlık vermekle ne yapmak istemektedir?
IŞİD'le sürdürülen mücadelede önemli mesafeler alınmaktadır. 9 Kasım'da Suriye rejimi Ebu Kemal'i Bağdat'ın desteği ile almıştır. Anlaşıldığı kadarıyla IŞİD, Suriye ve Irak'ta işgal ettikleri alanların büyük bir kısmını kaybetmiştir. YPG, PKK, PYD terör örgütleri doldurmaktadır yerini. Doha'da anti IŞİD koalisyon merkezi varken, ABD'nin, imzalanan memorandumla Amman Gözlem Merkezi'nin kurmasının sonuçlarının nelere neden olacağını zaman gösterecektir. Sayın Cumhurbaşkanı inaniyorum ki muhataplarından bilgi alacak, Türkiye'nin tavrını gösterecektir.
Evimiz hamdolsun düzenlidir, aksini inkar eden varsa geçmişteki günahlarını affettirmek için özeleştiri yapacak cesareti göstermelidir.
BAŞBAKAN YILDIRIM'IN ABD ZİYARETİ
Başbakan Binali Yıldırım'ın düzenlediği ABD ziyaretinin verimli geçtiğinin ifade edilmesi hiç kimseyi rehavete sürüklememelidir. Burada sorumluluğun esas itibarıyla ABD'de olduğunu aklımızdan çıkarmayız. Çürük iple kuyuya inen dibe çakılır. Terör örgütleri ile düşüp kalkandan dost olmaz. Sorunların anlık müdahalelerle, telefonla çözümünde mutabık kalınmıştır. ABD anlık müdahaleyi, telefon diplomasisini bir tarafa bırakmalı, önce terör örgütlerinden elini ayağını çekmeli, sonra FETÖ'nün hain başını elleri kelepçeli şekilde ilk uçakla Türkiye'ye göndermelidir. Klişe ifadeleri geçelim. Suçluların derhal ve ön şartsız iadesini talep ediyoruz. Çok mu şey istiyoruz? Saygı duyulmasını, milletimizin egemenlik haklarına riayet edilmesini şart görüyoruz. ABD, PKK'ya silah vermeyi bıraksın, Türkiye'yi küçük görmekten çok acilen uzaklaşsın.
SEÇİM BARAJI
Geçtiğimiz hafta, dile getirdiğim bazı düşüncelerim hafta boyunca tartışılmıştır. Kuyuya taş atmasam da bazı gafilleri taşı düştükleri çukurdan çıkarmak için adeta çırpınmışlar, seçim barajı kapsamında hikayeler uydurmuşlardır. Bunlara hakikaten de acıyorum. Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez. Biz doğru gördüklerimizi hilesiz, hurdasız haykırmayı sürdüreceğiz. Yüzde 10 barajı ağır dedim, buna itiraz eden çıkmadı. 12 Eylül sonrasında inşa edilen barajla, MHP'nin ve Milli Selamet Partisi'nin silinmesi hedeflenmişti. İttifaklarla barajın aşılması mümkün olmuştur. Yüzde 10 barajı aşılabilir duruma gelmiştir. Artık bu kadar zorlamalar ve dayatmalarla birilerini öldürerek kendini yaşatma yerine hep beraber nasıl yaşarız noktasında bir uzlaşmaya varacak çalışma yapılmalıdır. Bu yüzde 5 mi olur, 6 mı olur, 10 olarak mı kalır? Müfteriler saldırmaya, MHP'yi karalamaya başlamışlardır. Şunu herkes bilsin ki, MHP'nin baraj maraj sorunu asla yoktur. Aziz milletimizin desteği bunun en açık örneğidir. MHP, selin önündeki kütük değil, bizzat selin ta kendisidir. Biz barajdan korktuğumuz için değil, Türkiye'nin 16 Nisan'dan sonra değişen hükümet etme sistemi ile birlikte ortaya çıkan siyasal zaruretten, olası ittifaklarla barajın delinmesinden dolayı düşüncelerimizi paylaştık. MHP, onyıllardır yüzde 10'luk barajın aleyhine kurgulandığını gayet iyi bilmektedir.
"YÜZDE 3-5 CİVARINDA SEYRETTİĞİMİZİ ŞEREFSİZCE İFADE ETTİLER"
Baraj altına kaldığımızdan dolayı söylediğimizi iddia ettiler. Yüzsüzce, hayasızca ifade ettiler. Oy oranımızın yüzde 3, 5 civarında seyrettiğini şerefsizce ifade ettiler. Gökten kemik yağmayacaktır. Bozkurtun beğenmediğini çakallar kapışırmış. Bunların alayının sıraya girmesi de bu yüzdendir. Demokratik sistemlerde meşruiyetin temeli seçimlerdir. Seçim sisteminden beklenen aynı zamanda tüm siyasi akım ve eğilimlerin de parlamentoya yansımasıdır. Temsilde adalet ilkesinin de gereği budur.