Erzurum Güncel- Bakan Nabi Avcı, referandum çalışmaları yapmak için geldiği İzmir'deki programına Basmane'nin tarihi mekanlarını gezdi. Avcı, resimlerde gözlüklü bir adamı kendisine benzetti, "Şöyle de yorumlanabilir; buraya 1700 yıl sonra bir bakan gelecek. İnsanlar görünce şaşırmasınlar diye buraya beni çizmişler. Biz eskiden birbirimizi böyle karikatürize ederdik. Onlara benziyor" diye espri yaptı.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Altınpark ve civarını tarih araştırmacısı Orhan Beşikçi ile birlikte gezdi, bölgedeki tarihi mekanlar hakkında bilgi aldı. Beşikçi, Avcı'ya Altınpark'ın şu an Roma dönemini gösterdiğini ancak yapılacak bir kazı ile Helenistik döneme kadar gidilebileceğini anlattı. Tarihi evlerin bakımsızlık nedeniyle yıkılmaya yüz tuttuğunu söyleyen Beşikçi, evlerin etrafına yapılan demir parmaklıkların maliyetinin daha yüksek olduğunu bunun yerine onarım yapılarak bu evlerin ayakta tutulabileceğini söyledi. Tarihi camilerin ve mescitlerin aslına uygun restore edilmediğini anlatan Beşikçi, turistlerin yoğun olarak gezdiği alanda bulunan bu mekanların yeniden restore edilmesini istedi. Gezisi sırasında bir kahvehaneye giren Avcı, buradaki Suriyeli ailelerin çocuklarını sevdi. Şeyh Bedrettin Türbesi'ni ziyaret eden Avcı, esnaf tarafından döktürülen lokmanın tadına baktı. Esnafın yaptırdığı Kültür Bakanlığı logolu pastayı kesen Avcı gezisinin ardından Basmane esnafı ile kahvaltı yaptı.
ESNAFLA KAHVALTI
Kahvaltıda konuşan Bakanı Nabi Avcı, Basmane'de bir hazinenin içinde yaşandığını ve o hazineyi unutturmak için bugüne kadar ne mümkünse yapıldığını belirterek, Kültür ve Turizm Bakanı olarak büyük hüzün duyduğunu dile getirdi. Bakan Avcı, "Yerel yönetimlerle merkezi yönetimlerin uyumlu çalışması halinde başta turizm sektörü, işadamları ve sivil toplu kuruluşları ile birlikte neler yapılabileceğini biliyoruz. Hakikaten yürek parçalayıcı bir manzara ile karşı karşıyayız. Bunun için dinamik hızlı karar veren etkili yönetim modeline ihtiyaç var. Bir an önce bürokrasiye boğmadan buraları tekrar eski o güzel günlerine kavuşturabiliyoruz. Buralar toparlanırsa sadece İzmir'in kalbi değil Türk turizmin en önemli cazibe merkezlerinden biri olur. Tarihi yerler var. Atatürk'ün eşinin doğdu ev, orası bu halde bırakılır mı? Neresinden bakarsanız bakın ihmal akıyor. Camisi, türbesi ile buraların bakanlık nezdinden yapılması gereken planlamalar hazır ama etkili yönetimle buraları toparlarız" dedi.
AGORA KAZI ALANINI GEZDİ
Agora kazı alanını gezen ve yetkililerden çalışmalar hakkında bilgi alan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, şunları söyledi:
"Burada sizlerin de gördüğü gibi İzmir tarihinin değişik katmanlarından örnekler var. Helenistik dönemden, Roma döneminden. Aynı zamanda solda gördüğünüz sarnıç Osmanlı dönemine ait bir yapı. Onun ilerisindeki kazı evi de aynı şekilde son dönem tarihi örneklerinden biri. Burada çok güzel bir kazı çalışması yürüyor. Bizim maalesef elimizdeki özellikle arkeolojik ve tarihi mirasın değerini çok iyi bildiğimiz ve çok iyi tanıttığımız söylenemez. Burada biraz önce benim gördüğüm duvar yazıları, bildiğim kadarıyla dünyada örneği pek az olan türden buluntular. Hem o dönemin gündelik hayatına hem de dini ve kültürel anlayışlarına ışık tutacak duvar yazılar, grafittiler var. Biz sadece o duvar yazılarıyla bile İzmir’e ayrı bir cazibe kazandırabiliriz. Üniversitemizin yaptığı kazılar da bunu gösteriyor. Şimdi yayınlara da başlandı. Newyork Üniversitesi ile birlikte hazırladıkları çalışma da bunun bütün dünyada tanınmasına yardımcı olacak. Biz de bakanlık olarak bu büyük birikimi dünyaya tanıtmak için ayrıca gündemimize alıyoruz"
Bakan Avcı, turizm tanıtma stratejisinde son dönemde radikal bir değişiklik yaptıklarını belirterek, "Artık Türkiye’yi sadece bir deniz, kum, güneş ülkesi olarak değil; evet onlar da var ama onların yanı sıra burada da örneğini gördüğümüz gibi pek çok paha biçilmez tarihi miras alanlarımız var" dedi.
Her türlü turizmde Türkiye’nin dünyaya sunabileceği çok değerli birikimi olduğunu kaydeden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye baştan başa bir açık hava müzesi gibi. İzmir de bunun en önemli bileşenlerinden biri. Dolayısıyla burayı hem daha iyi korumalıyız. Artık buranın korumasını sadece kabristanda yatanlara emanet edemeyiz. Burası eğer ciddi manada korunabilmişse bugüne kadar, bilim adamlarımızın da bana verdiği bilgilerden anlıyorum ki burası kabristan olduğu için büyük ölçüde insanlar burayı pek hoyratça kullanamamışlar. Dolayısıyla bu eserler muhafaza edilebilmiş ama inşallah bundan sonra sadece devlet olarak değil millet, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler olarak da bu eserlerimize hem sahip çıkmalıyız hem de daha fazla tanınması için birlikte gayret göstermeliyiz."
DUVAR RESMİNİ KENDİNE BENZETTİ
Kazı başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy’dan bilgiler alan Bakan Nabi Avcı, gezisi sırasında Roma dönemine ait gladyatörlerin tasvir edildiği duvar resimlerini inceledi. Roma döneminde cepheden yüz tasvirinin ilk örneklerinden olan duvar resmini yorumlayan Avcı, resimlerde gözlüklü bir adamı kendisine benzetti, "Şöyle de yorumlanabilir; buraya 1700 yıl sonra bir bakan gelecek. İnsanlar görünce şaşırmasınlar diye buraya beni çizmişler. Biz eskiden birbirimizi böyle karikatürize ederdik. Onlara benziyor" diye espri yaptı.
Bakan Avcı cep telefonunu çıkartarak, gözlük kullanan bir insana benzeyen resmin fotoğrafını çekti.
BORNOVA’DA KONUŞTU
Referandum çalışmasını Bornova’da sürdüren Bakan Nabi Avcı, Kayadibi Köyü’nde yörüklerle buluştu. Buradaki konuşmasında, hükümet sistemine geçişin ne anlama geldiğini anlatmaya geldiğini kaydeden Avcı, "Bunu bilmeyenlere, duymayanlara, bilmek istemeyenlere ve duymak istemeyenlere nasıl anlatmamız gerektiğini bir kez daha müzakere edelim diye toplandık. İnşallah 16 Nisan Türkiye’nin ayaklarındaki prangadan kurtulduğu ve daha büyük hamleler için güç topladığı bir tarih olacak" dedi.