Erzurum Güncel - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen ve büyük bölümünün Meclis'te onaylandığı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümüne İlişkin Yasa Tasarısı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.Ustalık dönemine girerken çok önemli bir adım attıklarını, bu çerçevede Çevre ve Şehircilik Bakanlığını kurduklarını ifade eden Erdoğan, 'Şimdi gideceğiz gerekirse evleri yıkayacağız. Bunun yetkisini aldık mı aldık. Yasal düzenlemeleri buna göre, kentsel dönüşüm değişimle beraber yaptık, yapıyoruz, yapacağız" dedi.Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onun için diyoruz ki bizim işimizi, tüm milletime sesleniyorum, kolaylaştırın. Biz sizleri sokakta bırakmayız ama işimizi kolaylaştırın. Çünkü biz sizin yavrularınızın ayaklarının toprağa, çime değeceği parklar yapabilelim.' (ntvmsnbc)AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin dünyada 2011 yılını Çin’den sonra büyümede ikinci olarak tamamlayan ülke olduğunu belirterek, ”Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2011 yılının tamamında 772,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türk Lirası cinsinden milli gelirimiz 1 trilyon 295 milyar Türk Lirası oldu. Böylece gerek dolar cinsinden gerekse Türk Lirası cinsinden Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu da elde etmiş olduk. Görüldüğü gibi laf değil, netice. Çünkü siyaset netice alma sanatıdır, laf üretme sanatı değildir” dedi.Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Yerel Yönetimler ve Aile Sempozyumu’na katıldı. Yerel Yönetimler Başkanlığı’nın düzenlediği sempozyumda konuşan Erdoğan, başta yurt dışından gelenler olmak üzere sempozyuma katılanlara teşekkür etti ve aile projeleri üreten belediye başkanlarını da kutladı.Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2011 yılı son dönemine ilişkin büyüme rakamlarını açıkladığını hatırlatan Erdoğan, Türkiye ekonomisinin 2011 yılının son çeyreğinde yüzde 5,2 oranında büyüme kaydettiğini, böylece ekonominin 2011 yılının tamamında yüzde 8,5 oranında büyümüş olduğunu ifade etti.Erdoğan, şöyle devam etti:”Bu şu demektir; dünyada Çin’den sonra Türkiye 2011 yılını büyümede ikinci olarak tamamlayan ülke oldu. Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2011 yılının tamamında 772,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türk Lirası cinsinden milli gelirimiz 1 trilyon 295 milyar Türk Lirası oldu. Böylece gerek dolar cinsinden gerekse Türk Lirası cinsinden Cumhuriyet tarihimizin yeni bir rekorunu da elde etmiş olduk. Görüldüğü gibi laf değil, netice. Çünkü siyaset netice alma sanatıdır, laf üretme sanatı değildir.2002 yılında Hükümeti devraldığımızda Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 230 milyar dolardı. Şu anda Gayri Safi Yurtiçi Hasılayı 2002 yılına göre üç kattan fazla artırmış olduk. Kişi başına milli gelirimiz de 2002 yılında 3 bin 492 dolardı. Bu da bugün 10 bin 444 dolara ulaşmış oldu. Bunun da şöyle bir güzel özelliği var, birileri nüfuslarını düşürerek ’benim kişi başına düşen milli gelirim arttı’ der. Bizim nüfusumuz azalmadı, tam aksine hem nüfusumuz arttı hem de nüfusumuzun artışına oranla aynı şekilde kişi başına milli gelirimiz de görüldüğü gibi o da arttı. Başarı bu. Başarı diğerinde olduğu gibi ters orantılı değil, doğru orantılı olacak. O da çıkacak, o da çıkacak. Bizde nüfusu da arttı, kişi başına milli gelir de arttı. Biz bunu başardık. Bundan dolayı ayrıca mutluyuz.”Türkiye nüfusunun 75 milyona ulaştığını belirten Erdoğan, daha da artmasını istediklerini söyledi. Erdoğan, ”Ne diyoruz; en az üç kişi... Üç çocuk sahibi olacağız. Bütün çocuklarımıza bunu hep tavsiye edeceğiz. En az üç çocuk. Bunu başarmamız lazım. Hiç korkmayın kim ne derse desin, her doğacak olan, her doğan rızkıyla beraber geliyor. Diğerleri sadece muhasebat tutanaklarında kendilerini aldatırlar. Bazıları çok oynadı onların üzerinde ama kendilerini yine de kurtaramadılar. İşte Avrupa’da şu anda bunun örneklerini görüyoruz” diye konuştu.Türkiye ekonomisindeki büyümeye dikkati çeken Erdoğan, ”Küresel krizin etkilerinin devam ettiği özellikle Avrupa’da sıkıntıların had safhaya ulaştığı bir dönemde Türkiye ekonomisinin hamdolsun bu oranda büyüme kaydetmesi her açıdan son derece sevindirici bir gelişmedir. Bu büyüme oranlarının ülkemize milletimize hayırlı olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Bu muhteşem sonucu elde etmemizde katkısı olan herkesi, 75 milyonunun tamamını yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum” dedi.”Bizim medeniyetimiz insanın şehri şekillendirdiği bir medeniyettir”Erdoğan, eski çağlarda bazı savaşçı kavimlerin şehirlerden korktuğunun ve şehirlere girmediğinin söylendiğini belirterek, bu kavimlerin şehirlerin bir ruhu olduğuna ve içinde yaşayan insanları şekillendirdiğine inandıklarını ve fethettikleri her şehri de adeta taş üstünde taş kalmayacak şekilde yakıp, yıktıklarını anlattı.Şehre düşman olan bu savaşçı kavimlerin, şehre ait izleri yani medeniyeti de ortadan kaldırdığını, geçmişe ait tüm eserleri özellikle kitapları, kütüphaneleri yaktıklarını ifade eden Erdoğan, bunun üzerinde düşünülmesi gereken çok büyük bir yanlış olduğunu vurguladı.Erdoğan, şöyle konuştu:”Nitekim bizim miras olarak devraldığımız medeniyetimiz altını çizerek ifade ediyorum, şehrin insanı değil, insanın şehri şekillendirdiği bir medeniyettir. Elbette ki şehir adı üstünde içinde yaşayanları şehirleştirmiş, medenileştirmiştir. Ama o medenileşme insanı merkeze alan, insan odaklı, insana göre kalıba girmiş bir şehrin şekillenmesidir.Bizim inşa ettiğimiz tarihteki şehirlerimize baktığınızda hep önce insanı görürsünüz. Tarihi Konya’da, Bursa’da, Edirne’de Sivas’ta, İstanbul’da hatta Saraybosna’da, Üsküp’te, Selanik’te, Kudüs’te, Mekke ve Medine’de insanı yutan değil, insanı yücelten, öne çıkaran bir mimari tarzla karşılaşırsınız. Bunu eski Kiev’de de görürsünüz. Orada da yine tarihi Kiev insanı yutmaz, o da insanı yüceltir. Minareler, kubbeler rastgele değil, şehre bir estetik, bir muhabbet kazandırmak kaygısıyla adeta göğe yükselmiştir. Çeşmeler, sebiller su ihtiyacını karşıladığı kadar şehre güzellik katmak amacıyla tasarlanmıştır. Mahalleler, sokaklar, evler hatta burayı özellikle vurgulamak istiyorum evlerin cumbaları hatta o cumbalara konulan çiçekler hep insanı merkeze alan, insanını huzur ve konforunu gözeten bir anlayışla inşa edilmiştir. Ne zaman ki kendi medeniyetimize, kendi tarihimize, kendi mimari anlayışımıza sırt çevrilmiştir işte o zaman hem şehirler bozulmuş hem de şehirde yaşayan insanlar yıpranmaya başlamıştır. Artık insan için değil arabalar için, çocuklar için değil ticaret için, yaşlılar için değil hızlı yaşayanlar için kentler inşa edilirken şehirler bozulmuş, titizlikle korunması gereken pek çok hassasiyet de bu arada kaybedilmiştir.”Geçmişte İstanbul’da evlerin cumbalarına konulan çiçeklerin renginin bile anlam ifade ettiğini, mesaj verdiğini belirten Erdoğan, ”Örneğin evinde hasta olan aile cumbasına sarı çiçek koyuyor, sokaktan geçenlerin gürültü yapmamasını bu yolla rica ediyordu. Burası çok anlamlı. Bugün ise her sokağa araçlar giriyor, motor gürültüsünün üzerine çocuğu, hastayı, yaşlıyı düşünmeden günün ve gecenin her saatinde kornaya basılıyor. İşte eğer şehri insana göre değil araçlara, otomobillere göre dizayn ederseniz o zaman siz şehre değil, şehir size hükmeder. Ben şehir tasavvurumuzun sadece bir nostalji olarak kalmasının hem kendimize hem tarihimize hem kültürümüze ve medeniyetimize bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Elbette geriye dönüş mümkün değildir, elbette o tarihi şehirleri inşa etmek kabil değildir, ancak oradaki anlayışı, felsefeyi, yaklaşımı idame ettirmek, oradaki bakışı, tasavvuru bugüne taşımak en azından bundan sonra şehirleri farklı bir konseptle inşa etmek elbette ki mümkündür. Biz tıpkı kendi tarihimizde, kendi medeniyetimizde olduğu gibi insan merkezli şehirler inşa etmek zorundayız. En azından AK Parti’li belediyeler bunu başarmak durumundadır” diye konuştu.