Erzurum Güncel- Başbakan Binali Yıldırım, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İhracatçılar Meclisi 25. Olağan Genel Kurulu ve 2017 İhracat Şampiyonları Ödül Töreni'nde gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Binali Yıldırım, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İhracatçılar Meclisi 25. Olağan Genel Kurulu ve 2017 İhracat Şampiyonları Ödül Töreni'ndeki konuşmasında, Türkiye'de yönetim sisteminin değiştiğini anımsattı.
16 Nisan'da millettin bir karar verdiğini ve 24 Haziran'da da bu kararın arkasında olduğunu gösterdiğini vurgulayan Yıldırım, "94 yıllık parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi gerçekleştirdi ve yeni sistemin kurucu cumhurbaşkanı olarak da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı seçti." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 2023'e giden yolda yeni bir döneme başladığına işaret eden Yıldırım, yeni dönemin hayırlı ve uğurlu olmasını diledi. Yıldırım, Türkiye'nin 15 yıldır "güven" ve "istikrar" sayesinde kazandığını ifade ederek, millete de güven tazelediği için teşekkür etti. Yeni sistemde başbakanlık olmadığını hatırlatan Yıldırım, "Bizim koltuk elde kaldı." şeklinde espri yaptı.
"BİZ DÜKKANI KAPATTIK"
Yıldırım, Türkiye'nin potansiyelini harekete geçirmek için her türlü altyapısı, insan kaynağı ve mukayeseli üstünlüğü olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Petrolümüz, doğalgazımız yok şimdilik ama mukayeseli üstünlük insandır, genç beyinlerdir. Türkiye'nin geleceği gençleridir. Gençlerimizi en iyi şekilde yetiştirmek, onları donanımlı hale getirmek, dünyayı okuyan, dünyadaki gelişmeleri ıskalamayan gençlik lazım. Bunun için altyapı gerekiyordu. Altyapıya çok yatırım yaptık. Eğitimde kayda değer yatırım yaptık. Bütçeyi 11 milyar liradan 134 milyar liraya çıkardık. Önce okul olacak yol olacak, geniş bant internet olacak, okullarda akıllı tahta olacak sınıflar olacak, 50 kişilik sınıflardan 20 kişilik sınıflara indireceksiniz, öğretmeniniz olacak. Ondan sonra da kaliteye yöneleceksiniz. Şimdi zaman, kalite zamanı; içeriği ve kaliteyi dünya gelişmelerine uygun şekilde yapma zamanıdır."
Bugün sınava giren öğrencilere başarılar dileyen Yıldırım, "Gençlerimiz bizim geleceğimiz, geleceğimize çok büyük yatırım yapmamız lazım. Taşa, toprağa, binaya, fabrikaya yapılan yatırımın ömrü bellidir, 50 senedir, 100 senedir ama insana yapılan yatırım ülkenin kaderidir, nesilden nesle devam edecek yatırımdır. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmamamız ve bu yatırıma hız vererek devam etmemiz lazım." diye konuştu.
Yıldırım, TİM'de görev devir teslim olacağını hatırlatarak, adaylara "Gayet güzel demokratik bir yarış oluyor, aynen bizim yaptığımız gibi. Geçen hafta da biz bu heyecanı yaşadık. Biz rahatladık, yarın siz de rahatlarsınız. Kazansanız 3 saat sürüyor sevinci, kaybetseniz 1 günde atıyorsunuz. Onun için kazananın stresi daha çok. 3 saat keyfini yaşarsınız ondan sonra 'Ne yapacağız?' diye düşünürsünüz. Kaybeden 1 gün üzülür, ondan sonra 'Allah, dünya varmış.' der. Hiç endişe etmeye gerek yok, biriniz kazanacaksınız. Ama kazanamayan benim koltuğu gelip alabilir. Bir fark var; siz sadece dükkanı devrediyorsunuz, biz dükkanı kapattık." dedi.
"DÜNYANIN MERKEZİNDE OLMAK DÜNYAYA NE KADAR AÇILABİLDİĞİNİZE BAĞLI"
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin potansiyelini yansıtmadığını belirterek, "Geldiğimiz noktayı küçümsemek istemiyorum ama Türkiye'nin doğal kaynakları, insan kaynakları, elindeki imkanlar, jeopolitik konumu dikkate alındığında, olmamız gereken yer bu değil." dedi.
AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye'nin dünyadaki havacılıktan aldığı pay binde 45 iken, yüzde 2'ye çıktığını kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:
"Nasıl yaptık? Serbestleşmeyle... Rahatlattık, 'Herkes yapsın' dedik. Bu sefer tekel olan havayolu şirketinin de yolcusu arttı, yeni girenlerin de arttı. Türkiye, dünyada havacılıkta bir marka oldu. Biz durup dururken aklımıza esti 'En büyük havalimanını yapalım.' demedik. Ülkemizin bulunduğu konum ve havacılıkta katettiğimiz mesafe bize bu kararı verdirdi. Doğru bir karar olduğu da şimdi anlaşılıyor. Çünkü 70'li yıllarda havacılığın merkezi Amerika kıtasıydı, 80'li yıllarda Avrupa'nın batısına geldi, 90'lı yıllarda merkezi Avrupa'ya geldi, 2000'li yıllarda artık doğu Avrupa ve Asya'ya doğru hareket etti. Bu geçişlerde en önemli stratejik konum Türkiye'nin konumudur. Biz bunu gördük ve bu havalimanını yapmaya karar verdik. İnşallah 29 Ekim'de de birinci fazın açılışını yapacağız. Birinci faz bile dünyadaki büyükler arasında yerini alıyor. Tamamen bittiğinde 200 milyona çıkmış olacak. Büyük bir eser, büyük bir yatırım. Türkiye neden önemli bir ülke? Çok basit, Türkiye'nin etrafında 3,5 saat uçuşla 50'den fazla ülkeye gidiyorsunuz. Bu 50'den fazla ülkede 1 yıllık dönen gelir, 30 trilyon dolar. 30 trilyon dolarlık bir pazara el uzatma mesafesinde bulunan bir ülkeden bahsediyoruz. Avustralya da 'Ben dünyanın merkeziyim.' diyor. İstediği kadar desin, ülke içinde 8 saatte bir noktadan bir noktaya zor gidiyorsunuz. Dünyanın merkezinde olmak dünyaya ne kadar açılabildiğinize bağlı."
"TEKRAR EDİYORUM YETERLİ DEĞİL"
Yıldırım, stratejik konumun Türkiye'ye önemli sorumluluklar yüklerken, mukayeseli üstünlük de sağladığına işaret ederek, katılımcılara şöyle seslendi:
"Enerji, ulaşım koridorlarının, kültürlerin geçiş noktasındayız. Birçok stratejik özelliğimiz var. Bu stratejik özelliklerimizi ülkemizin katma değerine dönüştürmek için de ihtiyacımız olan istikrar ve güvendir. İstikrar ve güveni de vatandaş verdi. Bundan sonra görev bize, sizlere düşüyor. Devlet, özel sektör ayrı diye bir şey yok. Biz, bir bütünüz, birlikte Türkiyeyiz. Biz 1 birim yatırım yapıyoruz, siz 9 birim yatırım yapıyorsunuz. Özel sektör yatırımı, devlet yatırımının 9 katına çıkmış. 2003'te bu 4 katıydı. Şu anda kalkınmanın kaldıracı özel sektördür. Biz bunun bilincindeyiz. Bizim yapmamız gereken, sizin önünüzdeki taşları kaldırmak, yolunuzu açmaktır. Bundan sonra bizim yapacağımız iş güvenliktir, adalettir. Onun dışındaki her işi artık Türkiye'de yapacak birikim, altyapı, imkan var. Ve denetlemek, ülkenin refahının adil paylaşımını sağlamak. İhracatımız artıyor ama daha çok artması lazım, tekrar ediyorum yeterli değil. İthalatımız da artıyor, daha çok artıyor ama bu seneden itibaren yavaş yavaş denge kurulmaya çalışılacak. İhracatımızı artırdığımız zaman cari açığımız azalacak, dolayısıyla ekonomimizdeki iyileşme çok daha belirgin hale gelecek."