Başta Amerika olmak üzere, Batı’dan birçok ülkeden finans desteği alan FETÖ, önümüzdeki genel seçimler için HDP ile büsbütün yakınlaştı. Sebebi ise, HDP’ye Anayasa Mahkemesi tarafından sağlanan 539 milyon liralık devasa kaynak…
Türkiye düşmanı ne kadar odak varsa hepsi aynı safta… Millet İttifakı da onların değirmenine ha bire su taşıyor…
Beka meselesi bu değilse, nedir peki?
Ne kadar şer odağı ve Türkiye düşmanı kesim varsa hepsi önümüzdeki genel seçimde, Cumhur İttifakı’nı, özelde de AK Parti’yi devirmek için aynı kavşakta buluştu. “Paraysa para, kumpassa kumpas, komploysa komplo” demek suretiyle, aynı metin üzerine yemin eden ve kendilerine “Şeytanın Evlatları” ismini verenler, ya binlerce kilometre uzaktan ya da okyanus ötesinden mikser olma görevi üstlendi.
Önce yargı darbesi (17-25 Aralık) vasıtasıyla devleti teslim almayı ve yargı üzerinden bütün bir ülkeyi mahkum etmeyi denediler. Aslında bu tarihten çok daha önce de, yeşili ve ağacı bahane ederek Taksim’de uç vermişler ve ileride bu ülkeye nasıl zarar vereceklerini ilan etmişlerdi. Lakin ülkeyi yönetenler ne hikmetse bir türlü dalga dalga yaklaşan yıkımı göremediler! “Aynı secdeye baş koyduğumuz insanlar” dedikleri kişiler eliyle, kıl payı kaldı binlerce yıllık Türk devleti el değiştirecekti. Evet; o meşum tarih 15 Temmuz’du, yani bir ulusun kendi evlatları eliyle yok edilmek istendiği tarih…
Çok şükür ki aynı ulusun başka evlatları, bu ihanet pususuna düşmedi ve onların tüm tuzaklarını boşuna çıkardı. “Su uyur, düşman uyumaz” demiş ya atalarımız… Elbette ki laf olsun diye bu sözü söylememişler. Zira bu sözün zamirinde, asırlara dayanan tecrübeler, yaşanmışlıklar var. Şer cephesinin bütün uzmanları, ileri teknikleri ve yapay zekalarıyla yeniden harekete geçip, Türkiye’nin sathı müdafaası üzerine saldırıya başladı. Bu defa ki yol haritaları seçimler…
Demokratik yollardan bir türlü aşağı indiremedikleri Tayyip Erdoğan’ı ya da Cumhur İttifakı’nı, bu sefer akla hayale sığmayan yollarla ama muhalefetin bile haberi olmadan devirmek istiyorlar. Onlar, Tayyip Erdoğan’dan öylesine nefret ediyorlar ki, O’nun karşısında mücadele edenleri sevme ihtiyacı bile duymadılar, kim olduklarına ve hangi umdeleri savunduklarına bakmadılar… Değil mi ki düşman, Erdoğan ve Cumhur İttifakı… Daha açık ifadeyle yani Türkiye, Türk milleti ve dahi istikbalimiz…
Ne CHP lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne İYİ Parti lideri Meral Akşener’i ne de “Masa”nın öteki ortaklarını “ihanet içerisinde” olmakla suçlamam; haşa bu çok ağır bir itham olur. Ama onlar için derim ki, tekmili birden gaflet içerisindeler. Siyasi ihtirasları yüzünden ülkemize biçilen kefeni göremiyorlar, kazılan mezarlardan haberleri yok. Tek dertleri seçim kazanmak, bu uğurda zaman zaman hatta çoğu zaman maksadını aşan çıkışlar yapsalar da gününün sonunda ülkenin beka meselesinde taviz vermezler. Bilmiyorum; belki de böyle inanmak istiyorum.
Bazı dostlar haklı olarak sitem ederek bana soruyor: “Mehmet Bey, sen yıllardır bu iktidarı savunuyorsun; iyi hoş… Pekii bu iktidarın yalan ve yanlışı yok mu?”
Sevgili dostlar…
Şayet şu içerisinden geçmekte olduğumuz bu yakıcı süreç olmasaydı ya da ülkemiz yeniden bir beka meselesi yaşamasaydı, ben size bu 21 yıllık AK Parti iktidarının bardağı taşıran onlarca yamuğunu, yalanını ve yanlışını sıralardım.
Lakin gün, o gün değil…
“Kahrolası hanede evladı iyal var” demişti ya, şair…
Biz de çok şey biliyoruz…
Çok şeye itiraz ediyoruz; birçok ahlaksız adamın yalanına aldanmayın diyoruz.
Bugün başka bir dönemeçteyiz…
Hakikaten başka şartlar dayatılıyor önümüze…
Ya 1910’lar’da olduğu gibi yeniden müstemleke olmak ya da ayağa kalkıp “Vatan ya da Silistre” demek zamanı…
Millet İttifakı’nın önünde çok ciddi bir sınav var. Ya “… ne pahasına olursa olsun, bu seçimi almak zorundayız, buna mecburuz. Zira bunu bizden Batı istiyor” diyecek…
Yahut da…
“Seçimi elbette ki kazanalım, ama tamamen kendi hür irademiz ve milli dinamiklerimizle” diyecek…
İşte Cumhur İttifakı tam da bu noktada bu rakiplerine meydan okuyor. Lakin aynı kararlılığı Millet İttifakı’nda göremiyoruz. Öyle bir akıl tutulmasına yakalanmış ki Millet İttifak’ı, “…sonuç alalım da gerekirse şeytanla aynı çuvala girelim” diyebiliyor!
Bu ihtiras muhterislerinin unuttukları yegane şey ise şudur:
Milletin feraseti, sağduyusu ve tarihi tecrübesi…
Birkaç tane daha Türkiye olsaydı, haydi birini maceraya atalım derdik, ama başka Türkiye yok ki…