Erzurum Güncel- Kürt siyasetçi ve yazar Kemal Burkay, 31 yıldır sürgün yaşadığı İsveç'ten dönme kararı aldı. Bugün İstanbul'a geliyor. Sürgündeki son gününde çarpıcı açıklamalar yaptı. Türkiye'nin, 43 yaşındayken ayrıldığı eski Türkiye olmadığını ifade eden Kemal Burkay, yeni anayasa çalışmaları, demokratik açılım ve Ergenekon davası gibi önemli süreçlere dikkat çekiyor. Kendisinin de artık memleketinde bu süreçlere destek vereceğini ifade ediyor.Öcalan'ın dün avukatları aracılığıyla yaptığı "Bazı Kürt aydını geçinenler benim sırtımdan geçiniyor. Bazırları burada iken her şeylerini biz karşılıyorduk. Bunlar Avrupha'da da bizim sırtımızdan yaşatıyorlar kendilerini hiçbir şey yapımıyorlar ama yine de bana saldırıyorlar" sözlerini Kemal Burkay Radikal Gazetesi'ne şöyle değerlendirdi:"Benim bir kedim bile yok ama Öcalan'ın ordusu var. Meclis'te kendisine yakın bir grup var, yüzün üzerinde belediye var, ben onu da kimseyi de korkutabilecek güce sahip değilim."'DEMOKRATİK AÇILIM' Burkay Zaman Gazetesi'ne verdiği söyleşide ise dönüş kararını şu sözlerle açıkladı:"Türkiye'ye dönme fikri bende açılım süreci ile birlikte doğdu. Elbette daha önce de düşünüyordum ama koşulları uygun görmüyordum. Başbakan Sayın Erdoğan, benim de ismimi vererek bazı kişilerin yurtdışından dönmelerinin önünde bir engel olmadığını söyledi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da telefon açtı bana.Seçimler olmasaydı nisan veya mayıs aylarında dönecektim. Seçimler araya girince, ona yönelik spekülasyonları da düşünerek erteledim.Kürt hareketi 60'lı ve 70'li yıllardan başlayarak demokratik ve barışçı bir şekilde gelişiyordu. Ne yazık ki sistem sola karşı olduğu gibi Kürt hareketine de sert yaklaştı. O kadar sert olmasaydı, yani demokratik, barışçı bir şekilde örgütlenerek devam etseydi büyük bir ihtimalle bu şiddet sarmalını yaşamazdık. 30-40 yıldan bu yana ülkeyi perişan eden, ülkenin kaynaklarını tüketen on binlerce can kaybına yol açan bu süreci yaşamayabilirdik."BDP, ERGENEKON DAVASINI DESTEKLEMEDİBurkay, BDP'yi ise şu sözlerle eleştirdi:"Geldiğimiz aşamada değişimden ve özgürlüklerden yana olan kesimlerin bu değişim sürecine destek vermesi gerekiyor. Eski önyargılardan kurtulmalıyız. Ekmeğinin daha da büyümesini isteyen kitleler, baskı gören Kürtler, inanç özgürlüğünü her bakımdan isteyen Aleviler, belli durumlarda birçok engelle karşılaşan İslami kesimler... Bütün bu toplumsal kesimlerin sürece destek vermesi gerekir.Kürtlerin bir kesimi 'devletten ve hükümetten gelecek her şey Kürtlerin zararınadır' diye düşünüyor. Daha çok politize olan ve iddia sahibi olan Kürtleri kastediyorum tabii. PKK çevresi, BDP falan... Ben bunu çok yanlış buldum. Bir Ergenekon davasını bile desteklemediler. Halbuki bu dava Türkiye için bir şans. Çetelerden kurtulmak için bir fırsat. Alevi kesimi örneğin, AK Parti'nin İslamcı bir gelenekten geldiğini söyleyerek destek vermediler. 'Bunlar İslamcı, Sünni' diye düşündüler. O halde bizim için tehlikeli olabilir önyargısıyla yaklaştılar. Böylesi önyargılarla olmaz. Birtakım liberal aydınlar daha sağlıklı yaklaşabildiler. Değişimden yana olan herkesin el ele vermesi lazım. Bu sol olur, emekçiler olur, işçi kesimi olur, Kürtler ve Aleviler, Müslüman inancı ağır basanlar olur herkes el ele vermeli."