Bilim adam'ının ölüm testi

Öleceğimizi önceden bilip... 'Doktorlar zaten 'senin 6 ay ömrün kalmış' diyebiliyor' Erzurum Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Bölüm Başkanı Doç.Dr.Hasan TÜRKEZ:

Erzurum Güncel- ŞU andaki testlerle ilerleyen yıllarda hangi hastalıklara yakalanacağınız zaten saptanıyor. Hatta doğuştan DNA testleriyle kişinin ilerleyen yaşlarında hangi hastalıklara yakalanacağı da saptanabilir. Tıpta bu etik olarak tartışılan bir konudur. Bireye, '30 yaşında ölüm riskin var' demenin bireye ne faydası olacaktır? Bilim dünyası şu anda insanların ne zaman öleceği değil ölümsüzlüğün keşfi üzerinde çalışıyor. Mesela "C-elegans" isimli solucanda, ölümsüzlük büyük ölçüde gerçekleşti. İnsan gibi komleks bir organizmada bu hala teori aşamasında. Bireye ne zaman öleceğinin söylenebiliyor olması beyin sınırlarını zorlayan bir test olmadığı gibi etik de değil. Zaten ölüm vakalarının başında birinci sırada kalp, ikinci sırada kanser hastalıkları geliyor. Bunların da zaten belirteçleri var. Doktorlar da bu belirteçlere bakıp, 'Senin 6 ay ömrün kalmış' diyebiliyor.KAN örneklerinde 3 protein ve bir organik asitin düzeylerinin birlikte değerlendirilmesinde kısa dönemde (5 yıl içinde) kişilerin yaşamlarını kaybetme riski ile istatistiksel olarak ilişkilendirebildiklerini rapor ediyorlar. Bu ölçümlerin önleyici hekimlikte önemli olabileceğini öneriyorlar. Evet böyle bir katkısı olma potansiyeli vardır. Bu gözlemsel çalışma, bu moleküllerin düzeyi yüksek olan kişilerin bazı önlemler alması açısıdan önemli olabilir. Ancak yüksek değerlerin ortaya çıkış nedenleri ile bir veri sağlamadığı için bu aşamada etki sınırlı kalacaktır, kanısındayım. Bu açıdan daha kapsamlı araştırmalar gerekir.FİNLANDİYA'da yapıldığı söylenen bu test başka merkezler tarafından da bir çok kere yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Genetik biliminin tespit ettiği birtakım genler var. Örneğin bir gen var, eğer o geni taşıyorsanız normal insanlara göre akciğer ya da meme kanseri olma riskiniz 10 kat daha fazla. Ya da bir başka gen var, eğer o geni taşıyorsanız kanama ve pıhtılaşma oranınız normal insanlara göre 80 kat fazla. Yurtdışındaki birçok merkez bu tür araştırmaları para karşılığında da yapıyor ve 800-900 hastalığı tarıyor. Size hangi hastalıklara yakalanma riskiniz olduğunuzu belirtiyor. Elbette bu 'akciğer kanserinden öleceksiniz' , 'kalp krizinden öleceksiniz' anlamını taşımıyor. Ama bu riskleri göz önünde bulundurmak hem kişi hem de hekimler için faydalı olabiliyor. Türkiye'de ise bu tür testler sadece araştırma amaçlı yapılıyor.HER hastalığı genetiğe bağlamak doğru olmaz. Evet, belli başlı hastalıklarda genler etkili olabiliyor. Kalp hastalıkları ve kanserde olduğu gibi. Kimi kanserlere insanlardaki kusurlu genlerin neden olduğu tespit edildi. Ama her kusurlu gene sahip olan kanser olacak diye de bir şey yok. Finlandiya'da yapılan araştırma en fazla insanların ölmüne neden olabilecek hastalıkların risk haritasını çıkartabilir ama 'şu hastalıktan öleceksin, bu hastalıktan öleceksin' diye kesin bir şey söyleyemez. Ancak ölüm riski denilen araştırmanın insanlar için şöyle bir yararı olabilir. Kişi, hangi hastalılara yakalanma riskinin fazla olduğunu görür ve hayatını ona göre şekillendirir. Örneğin kalp damar hastalıklarına yatkın biri, obezse kilo verir; doktor kontrolünde spor yapar.''KANSER ve benzeri ağır hastalıklar herkesin hazırlıklı olması gereken bir şeydir. Ancak şu anda meme kanserinde önceden belirteçler zaten var. BRCA-1 ve BRCA-2 denilen gene bakıldığında, pozitif olanların ömür boyu kanser geliştirme riski yüzde 60 civarında daha yüksek. Biliyoruz ki, kanser olma riski diğer hastalardan çok daha fazladır. Bunları bildiğimiz zaman ne yapacağız? İşte bu henüz net olarak bilinmiyor. Bu durumdaki hastalara ne yapılacak? Angelina Jolie de bu durumdadır. (BRCA1 geninin yüzde 87 meme ve yüzde 50 yumurtalık kanserine yakalanma riskini arttırdığı için 2 memesini de aldırması). Bahsedilen testin benzeri aslında şu an elimizde var. Tartışma konusu asıl hastalara ne denileceği olmalıdır. Bir şekilde bunları düzeltmek için de genetik alanında önemli gelişmeler olacaktır. Böyle bir bilgiyi önceden bilmek, hastanın sağlığıyla ilgili erken tedbir alınabilmesi için yararlı olabilir. Ancak bizim toplumumuzda sürekli bu tür bilgiler, özellikle ağır hastalıklar saklanmaya çalışılır. Yıllar içerisinde ilaç tedavisi ile bunları düzeltmek mümkün hale gelecektir."Habertürk"

Eğitim Haberleri

81 il arasından seçildi... Anadolu'nun önsözü Erzurum