Erzurum Güncel- O, NASA'nın ilk Türk bilim insanı! Erzurum'dan NASA'ya uzanan hikayesini okuduğunuzda, bu Dadaş kadınını tanıma fırsatı bulduğunuz için göğsünüz kabaracak. Erzurumlu Doçent Doktor Neva Çiftçioğlu Banes, canlılarda kireçlenmeye neden olan nanobakterileri keşfetti. Buluşu NASA'da yankılandı. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'da görev alan ilk Türk bilim insanı olan Banes, NASA'daki hikayesini anlattı.
O, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın ilk Türk bilim insanı...Neva Çiftçioğlu Banes, canlılarda kireçlenmeye neden olan nanobakterileri keşfetti. Keşfin ardından araştırmalarına devam etmesi için NASA’ya çağrıldı. Banes, Ankara ATO Congresium’da (Kongresyum) düzenlenen “Uyanış” adlı fuarda keşfini anlattı. Banes, nanobakterilerin boyutlarının bakterilerden daha küçük olduğu için steril ürünlerde dahi var olduğunu ancak fark edilemediğini söyledi. Bu buluş NASA’nın dikkatini çekti ve NASA Mars yüzeyinde yaptığı araştırmalarda nanobakteriye benzer oluşumları bulması için Banes’i Amerika’ya davet etti. Doçent Doktor Neva Çiftçioğlu bilimin önemine de değindi. Bilimin çocuklara anlatılması gerektiğini vurguladı.
18 yıl Nasa’da Mars’ta hayat arayan ekipte önemli işlere imza attıktan sonra 2009’da Nasa’dan geldiğinde Türkiye’de iş bulamamasını da şöyle anlatıyor:
Dr. Neva Çiftçioğlu, “370 gündür Türkiye’deyim. Bütün üniversiteleri, özel sektörü dolaştım. Çok büyük devlet büyüklerimize ulaştım ve iş bulamadım” dedi. Bir büyüğümüzle görüştüğünde alkdığı yanıtı ise şöyle anlatıyor. “Patentlerimi, 200’ü aşkın bilimsel yayınımı anlattım. Ama, ‘Bak evladım. Bir pırlanta bulursun, yüzük, kolye yaparsın. O pırlanta kaldırım taşı büyüklüğünde ise hiçbir yere sığmazsın. Sen geri dön’ yanıtını aldım.
Peki dışardan bakılınca kimdir Neva Çiftçioğlu?
Doç.Dr. Neva Çiftçioğlu gerçek bir Türk hanımefendisi. Finlandiya’da doçentlik ünvanını alan ilk yabancı. Kendisi kireçlenmenin müsebbibi olan ve nanobakteri adı verilen mikrobu bulmuş. Bu buluşu nedeniyle dünyanın her yerinden davetler, ödüller almış. Bilim dünyasında ona “Türklüğünden vazgeç, daha çok parla” diye akıl verenlere o inatla “asla” demeye devam ediyor. Türk olması büyük sorun olmuş. Finlandiya’da Türk olduğu hiç anılmamış. Vatandaşlık başvurusu bile yapmamış ama, onu hep Finli gibi tanıtmışlar dünyaya. Mesela NASA’ya gittiğinde, “NASA’ya giren ilk Finli” diye başlık atmış bir gazete. 1996 da başarılı bilim insanlarının bulunduğu bir törene çağrılmış ; bu törende Türk bayrağının altına gittiğinde onu oradan alıp Finlandiya bayrağının altına almışlar. Çok ağırına gitmiş bu…
1996 yılında Finlandiya Hükûmeti onu buluşunu bilim dünyasına açıklamak üzere ABD’ye göndermiş. New York’ta bulunan dünyanın dört büyük laboratuarından biri olan Cold Spring Harbor Laboratories’e gitmiş. Meğerse Amerikalılar da o dönemde aynı bakteriyi Mars gezegeninde bulmuşlar. Bunun üzerine birlikte Astrobiyoloji Enstitüsü’nü kurmuşlar. Bulduğu bakteriyle ilgili olarak ABD’de kurulan büyük bir firmanın da sahiplerinden biriymiş. Firmanın CEO’su “senin Türk olmandan yoruldum” diyerek kendisine ABD vatandaşlığına geçmesini önermiş. Yanıtı kısa ve öz : ASLA ! Ve ekliyor : Ben milliyetçi olduğumu bilmezdim, ama dışarıda kalınca insan ülkesinde kızdığı şeyleri bile özler hale geliyor…Şaşırıyorlar Amerikalılar. Sana hiç kimse sahip çıkmıyor, sen neden Türk olmakta ısrar ediyorsun ? diye soruyorlar kendisine.
Ankara Tıp Fakültesi’nde asistan iken doktorasını bitirmek üzereymiş. Astım hastalığı hakkında bir tez hazırlamış hocalarına sunmuş. Bölüm başkanı olan hocası tezi herkesin gözü önünde çöpe atmış. O çöpe atılan tezi birkaç yıl sonra tıp dünyasının üç büyük bilimsel dergisinden birinde yayınlanmış. Ankara ona doçentliğini vermediği için Finlandiya’da doçentlik ünvanı alan ilk yabancı olmuş.
Finlandiya’da bakteri çalışmaları yaparken Bilkent Üniversitesi Rektörü ve Genetik Bölümüne başvurarak “gelin bunu birlikte yapalım, patenti Türkiye’ye ait olsun” önerisini yapmış. Gelen yazılı yanıtta “siz galiba iş arıyorsunuz” deyip kabul etmemişler. Hacettepe Tıp Fakültesi de “bu bizi aşar” demiş. Hasrete dayanamayıp Türkiye’ye dönmüş ve Başkent Üniversitesi’nde çalışmaya başlamış. Kendisine mikrobiyoloji kliniğinde 9 ay boyunca dışkı tahlili yaptırmışlar. Sonunda Finlandiya’daki profesörü “sen orada ziyan oluyorsun” diyerek isyan etmiş ve Türkiye’ye onu almaya gelmiş.
Bana yurtdışında “Everest’in tepesine bayrak diken kadın” gözüyle bakıyorlar, ama bugüne kadar hiçbir Türk yetkilisinden tebrik almadım. Sadece bir kişi, nasıl oldu bilmiyorum, İskandinav Tıp Ödülünü kazandığım zaman, Ziraat Bankası eski Genel Müdürü bir tebrik kartı gönderdi ; halâ saklarım diyor bu değerli Türk Bilimkadını…Yetişmiş beyin gücünün başka diyarlara göçmek zorunda bırakılmadığı, kendi yağımız, kendi şekerimiz ve kendi unumuz ile kendi helvamızı yapabileceğimiz özlediğimiz o Türkiye çooook uzaklarda olmasa gerek
Ülkesinden uzakta yaşamanın gereğini kimi “Bireysel seçim”, kimi de “İdeallerin peşinden koşmak” olarak özetliyor…
NEVA ÇİFTÇİOĞLU TAM BİR DADAŞ KADINI...
Neva Çiftçioğlu Banes, 1963 yılında Erzurumda doğmuş, astrobiyolog ve NASA'da çalışan Türk bilim insanı'dır. Çiftçioğlu aynı zamanda Nobel Tıp Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk kadınıdır.
Hayatı
1985 yılında Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden mezun olmuştur. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Mikrobiyoloji alanında yüksek lisans ve doktora derecelerini almıştır.[7]
1991 yılında Finlandiya Kuopio Üniversitesi Biyoteknoloji bölümünde çalışmalarına başlamış ve aynı üniversitede doçent unvanını almıştır.[8] Doktor Olavi Kajander ile vücuttaki kireçlenmelere neden olan nanobakteri adını verdikleri yeni bir mikro-organizmayı izole etmeyi başarmıştır.[7] Çifçioğlu ve Kajander ikilisinin hipotezine göre, bilinmeyen insan hastalıklarının yüzde yirmi beşinde olan patalojik kalsifikasyonlar (kireçlenme) nanobakteriler tarafından başlatılıyor.[9][10] Neva Çifçioğlu, dünyanın pek çok üniversitesinden çağrılar alarak oralarda bilimsel çalışmalara katılmıştır. Bugüne kadar on adet uluslararası ödüle layık görülmüştür. Neva Çifçioğlu’nun çalışmaları NASA’nın dikkatini çekmiş ve kendisine yapılan öneri ile bu kurumun Astrobiyoloji Enstitüsü’nde asil üye olarak göreve başlamıştır. 2001 yılında NASA, Johnson Uzay Merkezi’nden gelen teklif üzerine bu bölüme geçmiştir.[7] Halen NASA'da, bilim danışmanı olarak görev yapmakta.[7]
Ödül ve adaylıkları
İskandinav Bilim Ödülü[5]
Nobel Tıp Ödülü adaylığı[5]
Haliç Rotary Kulübü - Bilim Meslek Ödülü[11]
Sinan AYDIN? Radarhaber